2. Bölüm

17 11 4
                                    

Ağustos ayı bitmiş eylül'ün 2. Haftasına girmiştik okulun başlamasına 1 gün kalmıştı yeni bir okula ailemden uzak bir şehirde başlıyacağım için heyecanlıydım bu yüzden yola çıkmadan önce epey erken saatte uyandım saat sabah 6'ydı    ve yola çıkmama 4 saat vardı evdekiler daha uyanmamıştı biraz dışarı çıkıp dolaşmak istedim sokakta kimse yoktu her yer çok sessizdi  yazdan kalan hafif sıcak hava sabah soğuğu olsa bile kendini biraz belli ediyordu ve sonbaharın başlamak üzere olduğunun belirtisi olan usul usul rüzgar esintisi de saçlarımın arasında dolanıyordu kulağıma kulaklığımı takıp yürümeye devam ettim güneş biraz daha belli etmeye başlamıştı kendini yürürken 1 saat geçti  birkaç dükkanın açılmasıyla ve işe giden insanların araçlarının sesiyle şehirdeki sessizlik yavaş yavaş bozuluyordu benim yola çıkmama 3 saat kalmıştı eve gidip hazırlanmam ve kahvaltı yapmam gerekiyordu çünkü biraz daha sokakta oyalanırsam uçağa yetişemiycektim eve doğru yürüdüm evdekilerin uyanmış olma ihtimalini düşünüp evin köşesindeki fırından ekmek aldım böylelikle nereye gittiğimi sorduklarında sabahtan evden çıktığımı öğrenmiycekler ve onlar uyanmadan bir kaç dakika önce çıkıp ekmek almaya gittiğimi sanıcaklardı eve girdim tam tahmin ettiğim gibi evdekiler uyanmıştı annem kahvaltı hazırlamaya babam da her zaman yaptığı gibi gazete okumaya başlamıştı annem beni ve elimdeki ekmekleri görünce -bende ekmek almak için birini göndercektim iyi yapmışsın dedi Daha fazla soru sormadan tebessüm edip ekmeği bırakıp odama geçtim yanıma almayı unuttuğum bişey varmı diye son kontrollerimi yaptım sonra da siyah pantalonumu ve haki (asker yeşili) rengi tişörtümü giydim saçımı at kuyruğu bağlayıp üzerime de belki soğuk olur diye biraz ince olan bir hırka giyip odadan çıktım kahvaltıya inerken annemin sesini duydum -2 buçuk saatimiz kaldı uçağa geç kalıcaksın dedi bende -tamam annecim geliyorum üzerimi giyindim dedim babam ve benden 2 yaş küçük olan kız kardeşim kahvaltıya başlamıştı bile annemde çayları koydu ve masada yerini aldı ailecek kahvaltıyı yapıp yola çıktık evden çıkarken son kez baktım içimde biraz burukluk biraz da heyecan vardı ve arabaya bindik havaalanına geldik son anda yetişebilmiştik sıra vedalaşmaya gelmişti annemle babam pamuk gibi ve duygusal insanlardır bu yüzden gözleri doldu ikisine de sarıldım babam -kendine iyi bak dikkatli ol dedi Tamam dedim sarıldık annem babam kadar kısa konuşmadı -orda kendine çok dikkat et,üşütüp hasta olma,arkadaşlarına da dikkat et bizi sürekli ara haber ver oraya indiğin zaman ara zaten bende hergün arıycam,derslerine odaklan üniversite de dersler boşlamaya gelmez seni seviyoruz dedi ve sarıldı dediklerini anlamaya çalışırken cevap veremedim sarıldık tıpkı konuşmasında ki gibi uzun oldu sarılmasıda sıra kardeşime gelmişti -Sen gidiyorsun bu da geride kalan eşyalarını kullanabilirim demek oluyor dedi -Evet öyle ama odam sana emanet sakın kendi odanla değiştirme ve odamın düzenini bozma dedim Sonra ikimizde güldük ve sarıldık. vedalardan çok hoşlanmasam da ailemle vedalaşmak üzmüştü beni onları ve bu şehri çok özliycektim uçağa bindim yol çok uzun sürmiycekti sadece çok uzak olmayan bi şehre gidiyordum ama sabah erken uyandığım için uyudum
           
                               ***
Karakterlerin isimleri Ana karakterin hangi şehirde yaşadığı ve üniversiteyi hangi şehirde okuduğuna karar veremedim yorumlarda sizin önerileriniz varsa ve yazarsanız çok sevinirim
Not:yazdığım hikayeyi biraz kendi hayalimden katarak biraz da yaşadıklarımdan yola çıkarak yazıyorum umarım beğenirsiniz oy ve yorum atarsanız çok sevinirim 😇

Çürük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin