•Perdenin Ardındakiler-Gökyüzü
Ben kim miyim?Aslında çok önemli değil bunun cevabı. Ben, içinizde ruhunuzda sıkışmış kalmış o hissim.
Hani olur ya bazı gecelerin sabahı olmaz sanırsınız işte o gecelerim ben.
Kaygılarınız, korkularınız, endişeleriniz işte onlarda benim.
Sakin olun sakin kızmayın bana.
Ben size o günlerden sonra nasıl kalkacağınızı nasıl daha güçlü olduğunuzu göstermek için varım aslında.
Büyümek, yılların geçmesi ve yaş almamızla mı gerçekleşirdi sahiden? Söyleyin bana siz hiç kırk yaşında koca huysuz bir çocuk ve dört yaşında kendinden büyük yüreği olan bir adam hatta tabiri caizse bir çocuk adama denk düşmediniz mi? Ben çok gördüm çok sık hem de her gün, her aynaya baktığım da...Sessizce sorguluyorum sadece aldığım yaşlar mı yoksa ruhumun aldığı darbeler mi büyütmüştü içimdeki çocuğu? Aslında cevap o kadar basitti ki ruhum aldığı darbeler ile habersizce büyütmüştü işte kendini... Şöyle bir bakıyorum da kendimden geriye kalan zamana diyorum ki niye yaptın kendine bunu, niye yaşamadın çocukluğunu neden izin verdin omuzlarına o kadar yük yüklemelerine, niye soldurdun ruhunu, en çokta şunu soruyorum kendime niye dindirdin içindeki sevgiyi?
Cevap mı?
Hayır hayır hiç birine verecek tek bir cevabım bile yok. Ben alışmıştım buna ve alıştıkça izin vermiştim kalbimin yok olmasına...
Satırlarımı sonlandırıp defterimin kapağını sakince kapatıp masamın üzerine koydum masanın üzerinde duran ılık süt dolu kupamdan bir yudum alıp balkonuma yöneldim. Aralık ayının başlarındaydık ama yine de balkona çıkıp biraz gökyüzüne bakma ihtiyacı duyuyordum her gece. Odamdaki led ışıklar burayı da çelimsizce ama loş bir şekilde aydınlatıyordu o yüzden buradaki ışıklandırmaya ihtiyaç duymamıştım. Tam köşede duran salıncağa usulca oturup yanındaki küçük masanın üzerinden de battaniyemi almıştım şimdi hazırdım gökyüzümle konuşmaya işte.
Gökyüzü; sonu, ucu bucağı olmayan koca gökyüzü ve içerisinde barındırdığı bütün güzellikler..
Bilmiyorum neden bu kadar çok sevdiğimi ama anlamsızca kendimi burada buluyordum işte her gece. Belki yıldızların beni dinlemek için var olduğunu, ayın bana ışık olmak istediğini düşünüyorumdur, bilmiyorum. Koca koyu bulutların benimle beraber ağlamasını seviyordum belki de...
Ama bildiğim en mühim şey kendimi burada oldukça huzurlu ve güvende hissettiğimdi.
Kulaklarım odamda çalan şarkıya takıldı sonra Perdenin Ardındakiler'den bir parçaydı bu şöyle diyordu şarkı da 'tüm geceleri yut çünkü yıldızlar küser gidenlere' sonra kafamı kaldırdım o güzel yıldızlara ve "sahiden," dedim sessizce fısıldarken "küser misiniz gidenlere?"
Hava biraz daha soğumaya başlayınca oturduğum yerden usulca doğrulup odama dönmeye karar verdim. Malum Ankara ayazı bir yerden sonra dayanılmaz oluyordu.... odaya girmeden önce kapının pervazında durup son kez kafamı gökyüzüne çevirdim ve usulca fısıldadım "iyi geceler gökyüzüm..."
Saat üçe doğru gelirken sakince banyoya geçip dişlerimi fırçaladım ve odama dönüp led ışıklarımı kapatmaya yeltendim. Led ışıklarım koca bir aynanın çevresinde takılıydı kablolarında ise bir sürü fotoğraf vardı gözlerim onlarda takılı kaldı birkaç dakika. Küçüklüğümden şimdiki zamanıma kadar ulaşan anılarım, annem, babam ve birkaç dostum dışında farklı hiçbir yüz yoktu aslında. Zaten hiçbir zaman fazla kalabalık bir hayatı tercih etmemiştim. Çünkü gereğinden fazla insan hayatımda kuru bir gürültüden fazlası olmamıştı, olmayacaktı. Biliyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNE DOĞRU
Teen FictionHiçbir şeye inancı olmayan genç bir kız ve her şeyini kaybettiğini sanan genç bir adam. Eksik yanlarını nasıl tamamlayabilirler? Kafa dağıtmak için çıktıkları yolda hayatları ne kadar değişebilir? On iki beden bir çemberin ortasında tek bir dilek i...