•Tuna Türk-Yara
•Nazende Sevgilim
•Cem Çınar-Sevmekten BaşkaSabah uyanmamı sağlayan çalan telefonum olmuştu. Komodinimin üzerindeki telefonuma ellerimi uzatırken bir yandan da uykuma devam ediyordum. Çalan telefonun ekranına bile bakmadan telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Neva, benim Aylin"diyen Aylin'in sesini duymam ile gözlerimi açarak yatağımda oturur konuma geldim ve konuşmaya başladım. "Aylin, nasılsın iyi misin?"diye yönelttim sorumu biraz uykulu birazda meraklı bir sesle.
"Evet düne göre daha iyiyim. Ben, haber ver demiştin ya hani o yüzden aradım seni. Umarım rahatsız etmemişimdir"dedi biraz utangaçça birazda mahcupça.
"Hayır, aksine çok iyi yaptın aklım sende kalmıştı zaten. İyi olmana çok sevindim. Emin ol daha iyi olacaksın" diyerek cevapladım onu. Benden utanmasını ve kendini mahcup hissetmesini istemiyordum. Aksine elimden geldiğince yanında olmak istiyordum. Yaralarını sarmak, iyileştirmek istiyordum. Kırılan kanatlarını onarmak ve tekrardan uçmasını sağlamak istiyordum..
Düşüncelerimi bölen telefondaki Aylin'in sesi olmuştu "Bu arada dün gece bana verdiklerini sana en kısa zamanda teslim edeceğim"dedi.
"Aylin, onlar sende kalabilir güzelim. Hatta sen onları bir dostluğun başlangıç hediyesi olarak düşünebilirsin" diyerek cevapladım onu.
"Ama ben sana bir hediye veremedim. Hediyeden bile beter seni dertlerimle boğdum resmen. Hayatımın en utanç verici şeyleri nasıl hediye olsun ki zaten"diyerek cevapladı beni. Dün gece onu dinlemeyi kendi isteğimle yapmıştım. İyi ki de dinlemiştim. Asla pişman değildim. Onun gibi güçlü birini tanımak hayat hikayesini dinlemek asıl en büyük hediyeydi benim için.
"Aylin'im bak bir kez konuşacağım bu konu hakkında. Senin dün gece bana anlattığın şeyler asla utanç duyulacak şeyler değildi. Utanç duyması gereken birisi varsa bu sen değil onlar olmalı. Kendilerinden, zihniyetlerinden ve insanlıklarından utanmalılar. Ayrıca bana güvenerek yaralarını açman benim için en büyük hediyeydi zaten"diyerek cevapladım onu. Utanmamalıydı hem de hiç, çünkü onun bir hatası yoktu. O istememişti ki bu olanları. Aksine ne kadar güçlü biri olduğunun farkına varmalıydı...
"Neva, ben ne diyeceğim bilemiyorum. İyi ki denk gelmişiz ama birbirimize. Tekrar teşekkür ederim her şey için" dedi ağlamaklı bir sesle.
"Şş ağlama bak sakın. Hem bir kendine gel o gece son buluşmamız değildi. Daha çok buluşacağız. Bir sürü şey yapacağız daha" dedim onu rahatlatmak istercesine bir sesle. Aylin'de biraz buruk bir kahkaha atıp konuşmaya başladı"Biliyorum. Ben şimdi kapatayım. Ararım seni yine o zaman"diyerek bitirdi konuşmasını."Beni istediğin her an arayabilirsin Aylin. Saatin kaç olduğunun hiç önemi yok"diyerek cevapladım onu.
Son söylediklerimden sonra telefonu kapatmıştık. Aylin için bir tarafım çokça üzülürken bir tarafımda onca şeye dayandığı için ona hayran kalıyordu. Şunu da çok iyi biliyordum ama Aylin sadece karşıma çıkmış bir örnekti. Aylin gibi ve binlerce fazlası her gün bu ve buna benzer şeyler yaşıyordu. Bizler ise onlarla aynı havayı soluyorduk. Hatta Mina Urgan'ın da dediği gibi "Bu çağda yetişiyor, bu çağda nefes alıyor, bu çağda yaşamak için çabalıyorum fakat bu çağa ait değilim, bu çağa ayak uyduramıyorum" tamda böyle işte... Ki zaten bana göre şeytanın bileklerinde saklıydı insanlığın rehberi, çünkü böylesine bir insanlık yalnızca ondan öğrenilmiş kadar kötü olabilirdi.. Bazı insanlar kötüydü, hem de çok kötü..
Bir yandan Bal'ı severken bir yandan da yatakta oturmaya devam ediyordum. Aklıma birden o gece tepede gördüğüm çocuk gelmişti bu seferde. Adını bilmediğim o çocuk.. Aslında adımı sormuştu ama söylememiştim. Normalde böyle bir şey asla yapmazdım. Çok arkadaş canlısı değilimdir evet ama biri adımı sorunca söylemeyecek kadarda yabani birisi değildim. O an aklımın hepsi Emir'e odaklandığı için ağzıma gelen kelimeleri beyin süzgecimden geçirmeden söylemiştim sanırım... Hem saatlerce çocukla otur hem yaralarını sarmak istiyorum de ama iş adını söylemeye gelince olayı kadere bağla ve kaçar gibi git. Şaka mıydım ben gerçekten?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNE DOĞRU
Fiksi RemajaHiçbir şeye inancı olmayan genç bir kız ve her şeyini kaybettiğini sanan genç bir adam. Eksik yanlarını nasıl tamamlayabilirler? Kafa dağıtmak için çıktıkları yolda hayatları ne kadar değişebilir? On iki beden bir çemberin ortasında tek bir dilek i...