•Pilli Bebek-Kızım
1 HAFTA SONRA
Gözlerimi Aralık'a tezat bir ılıklıkla açmıştım bugün. Usulca yattığım yerden doğrulup önce neden uyandığımı sorguladım. Aslında uykuyu severdim ama uyanmadığım takdirde çünkü bir kere uyanırsam geri uyuyamazdım. Bu huyum hiç bir zamanda hoşuma gitmemiştir zaten. Artık Aralık'ın son haftalarındaydık ve annemler sonunda eve dönüyorlardı. Dönmeleri en çok benim açımdan iyi olacaktı çünkü onlar yokken daha çok iç dünyamla ve geçmişimle yalnız kalmıştım ve bu bana gayet yeterliydi.
Sakince günlük rutinimi halledip daha sonra dün temizlediğim evin üzerinden geçmiştim üstünkörü. Temizlik bayılarak yapmazdım ama annemin temizliğe verdiği özen beni alıştırmıştı, istemsizce elim gidiyordu ve yapıyordum.
Mutfağa yönlendirdiğim ayaklarımı Bal'ın bacaklarıma dolanmasıyla durdurmuştum. İlk Bal'ı doyurma kararı verip önce ona mama koydum ve daha sonra annemlerde gelecekleri için kahvaltı hazırlamaya başladım. İlk olarak patatesleri ince ince doğrayıp kızgın yağa attım aynı zamanda ısıttığım suyla da ocağa çay koydum ve kahvaltılık malzemeleri masanın üzerine yerleştirmeye başladım.
Kızarttığım patateslerden sonra haşlanan yumurtaları soyuyordum ki kulağıma gelen zil sesi ile adımlarımı kapıya yönelttim. Koca bir gülüşle açtığım kapının ardında gördüğüm ailem ile içim huzur kaplamıştı. İçime dönük biri olsam da bunu asla onların yanında yapmıyordum, yapamıyordum... önce annemle sonra babamla uzunca sarıldım. Sarıldığım an aklımdan geçen düşünceleri engelleyemedim o an.
Geçmişim dedim ne olursa olsun ne yaşatırsa yaşatsın beni bu günlere getirmişti böyle huzurlu bir aileye sahip olmamı sağlamıştı. Babamın kocaman kolları altındayken mutfağa doğru yol almıştık. Hazırladığım sofrayı gören annem ve babamdan beğeni sesleri kulağıma gelirken ben hala içimdeki seslere kulak veriyordum. Kimdim ben, Neva kimdi, sahi ben, ben olmadan önce kimdim, peki ya Umay ona ne olmuştu?
Umay aslında bana verilen ilk isimdi ama Umay'ı öyle bir yok etmişlerdi ki, öyle bir kırmışlardı ki kanadını uçup kaçamıyordu uzaklara. Sonra bir avcı buldu onu ve yaralarını sarıp Neva yaptı. İşte o avcı babamdı. Babam, kılıma zarar gelse dünyayı yakacak insan ve işin en tuhaf tarafı bu insanla aramda bir kan bağı yok. Babalık kesinlikle kalpte olacak bir şeydi.
İçimdeki düşüncelere dalarken annemin bana seslenmesiyle olduğum yerde hafifçe irkildim annem Kıbrıs'taki komik anlarını anlatırken bir yandan babamda ekmeğe sürdüğü balı bana uzatıyordu.
Evdekilerle biraz daha vakit geçirdikten sonra ders çalışmak için odama gelmiştim. Tarihin tozlu raflarındaki bilgileri kafama kazımaya çalışırken birden telefonum çaldı.
Ekrandaki bir isim yerine yabancı bir numara görünce açmadım ama telefon bir kaç kere daha çalınca bıkkınlıkla açıp kulağıma götürdüm. Karşı taraftan gelen sesle olduğum yere çivilendim "Kızım, duyuyor musun beni?" dedi, telefondaki ses.
Bu sesi ölsem unutmazdım Umay'dan kalan son canı alan adamdı bu biyolojik babamdı. Neden aramıştı ki onca şeyden sonra? Duymak istemediğim sesi yeniden doldurdu kulağımı "Kızım,"diye seslendi önce daha sonra "yanlış mı aradım acaba?" diye sordu kendi kendine.
Hızlıca kendime gelip cevap verdim "numaram," dedim önce çelimsizce daha sonra kendimden daha emin bir şekilde devam ettirdim konuşmamı "numaramı nereden buldun?" diye tamamladım cümlemi.
"kızım, canımın parçası Umay'ım..."diye sıralamaya başladı kelimeleri ardı ardına sözlerini bölen benim keskin sesim olmuştu "Umay değil Neva!" dedim, "unuttun mu? Sen öldürdün Umay'ı yok ettin" diye de devam ettim sözlerime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNE DOĞRU
Подростковая литератураHiçbir şeye inancı olmayan genç bir kız ve her şeyini kaybettiğini sanan genç bir adam. Eksik yanlarını nasıl tamamlayabilirler? Kafa dağıtmak için çıktıkları yolda hayatları ne kadar değişebilir? On iki beden bir çemberin ortasında tek bir dilek i...