On yedi

753 88 19
                                    

"Efendim, girebilir miyim?" Tıkladığı kapının ardından Bay Democles'e baktı sorarken.

"Gelebilirsin, sen Graham De Vanily'sin, değil mi?"

Felix içeri adımlarken gülümsedi, "Efendim, beni unutmamışsınız. Okulda o kadar öğrenci varken-"

"Annenle buraya kayıt yaptırdın, Graham De Vanily olarak çok ünlü olduğunuzu hatırlatmalı mıyım?" Gülümsedi, "Sana nasıl yardımcı olabilirim?"

"Sınıf değiştirmek istiyorum."

"Bir sorun mu var?"

"Hayır, sadece iyi anlaştığım bir arkadaşımla aynı sınıfta olmak istiyorum. Bir anda bu değişikliğin kabul edilmeyeceğini tahmin edebiliyorum ama yabancı ortamda arkadaşlarımla olmak beni daha iyi hissettirecektir."

"Hangi sınıfta olmak istiyorsun peki?"

Sırıttı Felix, her şey istediği gibi gidiyordu.

***

"Herkes yerine otursun. Bugün aramıza yeni biri katılıyor. Felix, kendini tanıtır mısın lütfen?"

"Ben Felix Graham De Vanily. Buraya taşınalı 1 yıl kadar oldu ama daha önce başka bir sınıfta okuyordum." diyerek kendini tanıttı. "Bu okula gelmek için özel bir sebebim var..." diye de ekledi ve Marinette'e göz kırptı.

Bu hareketi, tüm sınıfın Marinette'e dönmesine sebep olmuştu.

"Vay canına! Sen ünlü model Adrien Agrest'in kuzeni değil misin?" diye sınıfta tüm heyecanını belli eden kişi Chloe'ydi.

Chloe daha önce de defalarca Adrien Agreste'den bahsetmişti Alya ve Marinette'e. Aynı zamanda Marinette de tasarıma ilgisi var diye yeterince takip ediyordu.

Alya, Marinette ve Chloe olarak yakın arkadaş olduklarından beri sohbetlerin her birinde mutlaka Adrien Agreste yer alırdı zaten...

"Öyle mi?" diye sorarak Felix'e döndü Marinette, Adrien Agreste'i tanısa bile kuzenine kadar bilmiyordu. Ama bir gerçek vardı ki, Adrien Agreste'e gerçekten de çok benziyordu.

"Boş bulduğun bir yere oturabilirsin Felix," diyerek sınıftaki tek boş yerin yanına yönlendirdi onu. Marinette'in yanıma.

Ve tahmin edileceği gibi, Felix'in de istediği gibi, Marinette'in yanına oturmuştu.

"Merhaba, ben Felix. Sen?" Marinette, kendisine uzattığı elini sıktı ve gülümsedi.

"Ben de Marinette, memnun oldum."

***

"Mutlu yıllar Marinette."

Marinette şaşırdı, "Sen daha bugün geldin, doğum günümü nasıl bilebiliyorsun?"

"Çünkü Uğurböceği'nin doğum gününü biliyorum," diye fısıldarken Marinette'e biraz yaklaştı. Onu ürkütmüştü.

"Ben Uğurböceği değilim," dedi net bir sesle.

"Numaraya gerek yok Marinette, senin Uğurböceği olduğunu anlamamak için 'aptal' olmak gerekir," dedi. Güldü, "Bu durumda Paris halkının tamamı aptal!"

"Sen kimsin? Bunu nasıl bildin?" diye sordu Marinette ciddi şekilde.

"Ben mi? Önemli bir şey değil, sadece hediyeni açmanı istiyorum," diyerek gülümsedi Felix.

Bakışlarını elindeki küçük kutuya çevirdi genç kız ve kutuyu açtı. İçinde parlak bir kolye vardı.

Marinette'in duymayacağı bir şekilde mırıldandı Felix, "Görev tamamlandı."

***

"Kara Kedi, hem gitmek zorunda kaldı hem de tehdit edildi. Aslında burada hiç olmayabilirdi ama senin için burada."

Gülümsedim, gerçekten benim için burada olduğunu duymak iyi hissettiriyordu.

Biz, etraftan habersiz konuşurken yeni bir akumanın çıktığını sonradan farketmiştik. "Hemen saklanın."

Sopasını önümüze siper etmiş bizi koruyan kişiye baktığımda şaşırmıştım. İstemsizce gözlerim açıdı, "Kara Kedi?"

Onun da gözleri açılmıştı, "Ma- Euh, bayan, buradan gitseniz iyi olur. Akuma var."

Başımla onayladım, ben kalkarken Felix de benimle birlikte kalkmıştı. "Bol şans."

"Teşekkür ederim, bayan."

Kalbimin nasıl çarptığını önemsememeye çalışırken gülümsedim. Hızlı adımlarla gizlenecek bir yer ararken Felix'in hafif sahte öksürüğüyle duraksadım, "Ne?"

Yanaklarımı işaret etti, "Allıkların yakışmış ama sence de fazla kırmızı değil mi?"

Sırıtarak bana baktığında gözlerimi kıstım, "Dalga geçme. Yoksa seni-"

"Çabuk ol, akuma var."

Derin bir nefes vererek aniden bir yer buldum ve saklandım. Bu çocuk asla akıllanmayacaktı.

SaudadeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin