Bölüm 3: "Yaşam Izdırapları"

243 88 112
                                    

Aurora-Runaway

**

**Giriş🔗**

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

**
Giriş🔗
**

Bulunduğu ormanın ıssızlığı küçük kızı korkuturken tek düşündüğü şey bir an önce bu ormandan çıkıp ailesine kavuşmaktı. Onu, her şeyden koruyup kollayacağına inandığı ailesine. Çıplak ayakları nereye gideceğini bilmeden adımlarken ansızın duyduğu ulama sesi onu ölesiyle korkutmuştu. Yerinden sıçrayan kız, çığlık çığlığa ağlamaya başlamıştı. Yaşıtlarına göre her zaman daha olgun olan bu kız kaybolduğu ormandan nasıl çıkacağını bilemediğinden dolayı boşluğa düşmüştü. Kayıptı. Küçük kız, kaybolmuştu. Bulunmak istiyordu. Ama kimse onu bulmuyordu.

O sırada içini titretecek derecede soğuk bir rüzgar esti ve beyaz pileli elbisesinin eteklerini hareket ettirdi. Ne yapması gerektiğini bilmeden öylece ağlamaya devam ediyordu. Son bir çare ararmışçasına etrafına bakındı. Birilerini bulma ümidiyle bakındığı ormanda gördüğü tek şey koca koca ağaçlardı. Ağlayışları arttı ve umutsuzca toprağa çöktü. Yapamayacaktı. Kimse onu bulamayacaktı. Burada öleceğini düşündü ve o an inandığı tanrısına son bir dua etti. Son bir dilek. Son bir haykırış.

-Tanrım, oradaysan eğer beni kurtar. Beni bu ormandan çıkarıp aileme kavuştur. Tanrım, lütfen korkuyorum. Beni kurtar. Lütfen...

**

Ruhum, bilinmezlik içinde savrulup gidiyordu. Bilinmezlik içinde boğuluyordum. Her bir hücrem teker teker ölüyor gibiydi. Yaşadığım onca şey gözümün önünden geçiyor ve hepsinin sonu kocaman bir boşluğa açılıyordu. Biliyordum ki bu boşluk benim sonum olmuştu. Ama umutsuzlukla sınandığım şu dünyada eğer tek bir umut ışığı görebilseydim belki de yaşamımın hakkıyla gözlerimi kapatabileceğimi de biliyordum. Fakat ortada ne bir umut ışığı kalmış ne de bedenim huzur içinde terk edebilmişti bu dünyayı. Benden geriye yalnızca yaşamımın ızdırapları kalmıştı. Umutsuz yaşamımın ızdırapları.

Sanki beynim sürekli çalışmaya devam ediyordu fakat hislerim yoktu. Onlar neredelerdi? Nereye kaybolmuşlardı?
Bilmiyordum ve hissedemiyordum. Hiçbir şeyi hissedemiyordum. Ruhum, boşluğa düşmüştü. Oradan çıkamıyordu. Kendime yaptığım şeyin farkındaydım. Kendimi öldürmüştüm. Başkalarının beni öldürmesine fırsat vermeden ben kendimi öldürmüştüm. Pişman değildim. Asla.

"Uyanıyor."

Ruhum boşlukta cirit atarken duyduğum ses gerçek miydi? Cidden birileri bana mı sesleniyordu? Yoksa bu da gördüğüm rüya gibi sadece ölümden mi ibaretti? Ya da ölmemiş miydim? Ölmüş gibi hissetmek istedim. Hissedemedim. Bunu da mı başaramamıştım? Tek istediğim buradan gitmekti, sonsuza dek. Fakat sanırım bunu da yapamamıştım. Yine istediğim şeyleri başaramamış her zamanki gibi hüsrana uğramıştım. Her zaman olduğu gibi yine umutsuz vakaya dönüşmüştüm. Koca bir hayal kırıklığına dönüşmekten asla vazgeçemiyordum. O an düşüncelerimle birlikte göz kapaklarım da kendiliğinden açılmaya başladığında boşlukta savrulan ruhum bana gülmeye başladı. Tekrardan, başlıyordum işte.

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin