Ikinci Karşılaşma

687 32 2
                                    

Sahafa gitmek için hazırlanmıştım. Kiremit rengi geniş paça salaş bir pantolon giymiştim. Üzerine de kemerli beyaz bir tunik giymiştim ve onun üzerine de kiremit rengi bir şal takmıştım. Sonra Merve'yi aradım.
"Hadi ben hazırım. Sende hazırsan çıkalım mı?"
dedim.
"Ben de hazırım hadi çıkalım."

Sonra birlikte çıktık O'nun evinin önünde buluştuk ve yürümeye başladık. Yol boyunca kitaplardan bahsettik.

Oda benim gibi tam bir kitap kurduydu. Ama benim özel ilgi alanım şiirlerdi tabi. İkimizde heyecanlıydık çünkü sahaf ikimiz için farklı bir dünyaydı. Bizim dünyamızdan uzak...

Hayatın kirli pençelerinden yakamızı her kurtardığımız anda kendimizi sahafta bulurduk. Sayfalara tek tek dokunmak, onları hissetmek benim için muazzamdı.

Sonunda sahafa gelmiştik. Arif amca
"Hoş geldiniz kızlar." diye bizi içeriye buyur etti. Arif amca sahafa bakan kişiydi. O kitapları teker teker bulup getirmek için çok uğraşırdı. Tabi ilk müşteriside biz olurduk. Arif amcayla baba kız gibi olmuştuk. Biz istediğimiz kitapları söylerdik oda bulur getirirdi. Arada bir burda çay eşliğinde oturur sohbet ederdik. Arif amca tam bir bilgi havuzuydu. Hayatla ilgili çok tecrübesi vardı. Sürekli bize nasihat ederdi. Arif amca'nın dilinden dökülen her söz bir yaşanmışlıktı. Yani boşa söylenen nasihatler değildi.

Sahafta zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık. Çıktığımızda saat 4 olmuştu. Merve " Karnım zil çalıyor." deyince bizde yemek yemek için bir yere girmiştik. Samimi sıcak bir yerdi. Çok aydınlık değil hafif loştu. Sonra siparişlerimizi verdik ve yemekleri beklemeye başladık. Etrafa bakınırken birden beynimden vurulmuşa döndüm. Yine o kahverengi gözler..

Oda ordaydı. O adamda ordaydı. Kalbim nerdeyse ağzımda atmaya başladı çünkü çarpıştığımız günkü gibi çok sert bakıyordu. Hemen kafamı çevirdim. Görmezden geldim. Merve'ye dedim ki
"Sakın bakma ama o burda, çarpıştığım adam varya o işte. " Merve birden dönüp baktı.
"İyi ki bakma dedik Merve ya." dedim.
Merve
"Adam da yakışıklıymış." dedi. "Saçmalama Merve."
dedim kızarak.

Adamın gözleri hala üzerimdeydi bir dakika olsun ayırmamıştı gözlerini üzerimden.

Sonra biri "Murat Bey" diyerek onun yanına gitti. Demek ismi Murat'tı. Murat'a bir kaç dosya bıraktı ve gitti. O da dosyaları inceledi ve geri gönderdi. Sonra tekrar gözlerini üzerime çevirdi. Bende hemen önüme döndüm. Niye gözlerime hakim olamıyordum ki? Haram olduğunu bile bile ona bakmıştım. Merve'ye dedim ki
"Hadi kalk başka bir yere gidelim."
O da
"Olmaz hem siparişlerde geldi." diye karşılık verdi.

Çok zor bir durumdu. Göz hapsinden kurtulmak için kalkmalıydım. Ama Merve beni dinlemiyordu. Bende lavaboyu bahane ederek kalktım. Lavaboya gittim. Ellerimi falan yıkadım. Yüzüme biraz su çarptım. Lavabodan çıktım koridorda masama doğru yürüyordum ki bir el beni kendine çekti.

Yine o çatık kaşlar. Murat denen adamdı yine.
"Hem suçlu hem güçlü demek!"
dedi.
Benim yine korkudan dizlerim titremeye başlamıştı.
"E-evet öyle!"
diye kekeleyerek karşılık verdim. Kendime inanamamıştım.
Kolumu daha çok sıktı ve
"Bu ne cüret!" dedi.
Daha da korkmuştum. Dişlerini sıkarak daha da yaklaştı. Yüzü yüzüme yaklaşınca gözlerimi kapatmıştım. Titriyordum. Elini arkamdan duvara vurdu. Duvara yaslanmıştım çünkü. Onu geriye ittim.

"Uzak dur benden. Sana şimdiye kadar kimse hatalarını söylemedi galiba? Neden bu kadar ağırına gittiyse.."
dedim ve oradan ayrıldım. Arkamdan yumruğunu sıkmış bana bakıyordu. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki anlatamam.

Hemen Merve'yi kolundan tuttum ve
"Hadi kalk çabuk gidiyoruz." dedim. Olanlara anlam verememişti.
"Neden?"
diye sorunca
"Yolda anlatırım. Hadi çabuk."
diye karşılık verdim. Yiyemedigimiz siparişlerin hesabını ödeyip çıktık.

Merve'ye yolda olan biten her şeyi bir bir anlattım. O da bana
"Neden bana seslenmedin?" dedi.
Seslensem o zorbanın karşısında ne yapabilirdi ki?

Merve tekrar
"Etrafınızda kimse yokmuydu?"
diye sordu.
"Kimse yoktu,koridordaydık." diye yanıtladım.
Gerçekten çok korkmuştum. Dizlerimin bağı çözülüyordu az daha. Merve ile eve yaklaşmıştık.

"Takma kafana,bir daha nereden göreceksin zaten onu?"

diye beni teselli etmeye çalıştı.

"Nasıl takmayayım? Nişandan sonra da bir daha nerde göreceğim ki diye düşünmüştüm ama işte yine karşılaştık."
dedim.
Merve yanımda olmasaydı daha kötü olabilirdim. Canım arkadaşım her zaman yanımda olurdu. Tek dostumdu.

Vedalaştık ve ayrıldık. Eve gidince üzerimi değiştim. Bir eşofman geçirdim hemen üzerime, saçlarımı da dağıttım. Hala o anın etkilerini üzerimden atamamıştım. Murat denen o adamı bir daha görmemek için dua ediyordum.
Akşama doğru Mert'e biraz ders çalıştırdım. Yemek yedikten sonra da ders çalışmak için odama geçtim. Ama nerede. Sürekli o anlar gözümün önüne geliyordu. Murat denen adamın yüzü hep gözlerimin önündeydi. O çatık kaşlar, kahverengi gözler.. Kâbus gibiydi. Ders falan çalışmadım ve şiir kitabımın başına geçtim;

Bir ara neydi o bulutlar
Somurtkan dudakları yere sarkan
Arkasında deniz alev alan adam
Çehrem sarsılıyor bakmaktan
Güneş inip suya dokun
Nehre yaslanıp baş aşağı koşan bir yaşlı ağaç ol...

Yeni bölüm kimin ağzından olacak acaba?🙃❣
Önerilerinizi bekliyorum🙃

HARAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin