"Yazdıkların şiir değilse kalsın
Cennetse sevdan çık dışarı
Solgun ışıklar
Sessiz ağaçlar parklarla
O cümbüş gecesini de tak peşine
Yazdığın şiir değilse bırak bunları kalsın…"
-ACZBaşımı kitaptan kaldırdığımda saatin 3 olduğunu farkettim. Dışarıda yağan yağmur yardım istercesine pencereme vuruyordu. Yanan mumun alevi odanın duvarlarıyla dans ederken göz kapaklarım ağırlaştığını hissediyordum.
Yağmur daha da şiddetlenmeye başlamıştı. Bende kitabı usulca kapattım ve uykunun kollarına bıraktım kendimi.
Sabah namazı kaçırmama ramak kalmıştı ki annemin "Hümeyraaa!" demesiyle irkildim ve hemen kalkıp abdest alıp namaz kıldım.
Namazdan sonra uyuyamadım ve kalkıp camları açtım sonbahar muhtesem ahengiyle devam ediyordu.Bu arada ailemi tanıtmaya gelelim. Annemin adı Melahat ve babamın adı ise Süleyman. Babam emekli öğretmen ve annemde ev hanımı. Onun dışında başımın tatlı belası olan birde kardesim var adı da mert. Henüz lise okuyor.
Bana gelince, adım Hümeyra.
23 yaşındayım.
En sevdiğim aktivite gece mum ışığında kitap okumak.:)Kahvaltıyı hazırlamam için annem beni markete gönderdi. Kahvaltılık biseyler almam gerekiyordu. Evdekiler bitmisti çünkü. Bana da yürümek için bahane olmuştu.
Hemen siyah kotumu giydim diz altı belden oturtmalı ceketimi üzerime geçirdim.Onlarla uyumlu bir şal taktım kulaklığımıda alıp çıktım. Ağaçlara tutunmayı bırakan yaprakların üzerinde yürümeye basladım. Kulaklığımı takmıştım ve güzel bir kemança dinleyerek yürümeye devam ettim. Markete yaklaşmıştım ki omuzumda bir el hissettim. Arkamı döndüm ve en yakın arkadaşım Merve ile göz göze geldik.
"Korkuttummu"
Dedi ve güldü. Şen şakrak bir kisiliği vardı. Hiç birşeyi kolay kolay kafasına takmazdı. Bu rahatlığı beni ona çekmişti belkide.
"Birdahakine yersin kafana çantayı"
Dedim ve gülüşmeye başladık oda markete gelmiş ve tevafuk eseri karşılaşmış olduk.
Market alışverişini yaptıktan sonra eve dönerken laflamaya başladık. Mervenin nişanı olacaktı ama tam olarak bunu isteyip istemediğinden halâ emin değildi. Ailesini kıramadığı için nişanlanmayı kabul etmişti. Bende bu süre zarfında her zaman onun yanındaydım.
"Yarın nişan için erken gelmelisin biliyorsun sensiz yapamam. "
Alçak bir ses tonuyla bunu söylemişti.
"Merve bunu yapmak zorunda değilsin. "
Demekten kendimi alamadım.Sert bir "Zorundayım! " karşılığını aldım.
"Ailem ne derse o. Onları kıramam."Ne dersem diyeyim onun vazgeçmeyeceğini biliyordum. Bu yüzden üstelemedim. Ama mutlaka yanında olacaktım.
Eve yaklaştıkça yağmur çiselemeye başlamıştı. Keşke daha erken yağsaydı yağmurda yürümüş olurdum diye düşündüm. Kapıyı açtım içeri girdim ve üzerimi değiştim. Kahvaltıyı hazırlamaya koyuldum. Sonra evdekileri sofraya çağırdım. Babam tam karşımdaydı ve annemle kardeşim de karşı karşıya oturdu.
Güzel bir kahvaltı yaptık. Ev işleride bittikten sonra odama geçip sınava çalışmaya başladım.
.
.
.
Bu gün böyle geçecekti. Zaten sınava hazırlanan birinin günleri ne kadar farklı geçebilirdi ki?
Hep aynı...Ben bu tekdüzelikten gerçekten çok sıkılmıştım. Her gün aynı şeyler. Bir farklılık olsun diyordum hayatımda bir farklılık.. Ama ne olabilirdi ki? Bu düşünceler içersindeyken annem akşam yemeği için çağırdı. Yemek sonrası anneme yardım ettim ve bu gün de böyle bitti.
Odama geçtiğimde saat 11 civarıydı.
Günün en sevdiğim zamanı gelmişti.
Işıkları söndürdüm ve penceremin kenarına geçtim elime de okuduğum şiir kitabını aldım ve bir de mum yaktım. Tam istediğim gibi bir ortam oluşturmuştum. Okumaya koyuldum."Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerimSana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgemeHayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerimSana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgemeHayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı
diliyorum"
-ACZAh gerçekten bu şiirler beni benden alıyordu. ACZ okumaktan hiç bir zaman sıkılmayacağım hiç bir zaman. Yine saati gecenin üçü etmiştim. Uyumalıydım yoksa sabah namazını kaçıracaktım. Hem yarın Merve'nin de nişanı vardı. Onu yanlız bırakmamalıydım. Sabah erkenden onun yanında olmalıydım. Bana ihtiyacı olacaktı.
Sabah erkenden kalktım ve namazımı kıldım ve hemen kahvaltı işlerini hallettim.
Zaten işler bitene kadar saat neredeyse 10 olmuşu. Hemen giyindim ve akşam nişanda giyeceğim kıyafetleride alıp çıktım.
Merve' nin yanına gittiğimde onu biraz düşünceli buldum. Ama beni görünce hemen toparlandı.
"Nerde kaldın? "
Dedi ve serzenişlere başladı.
"Geldim işte hadi hemen seni kuaföre götürelim çok işimiz var. " dedim.Hevesli görünmeliydim ki Merve'yi biraz da olsa mutlu edeyim.
Merve' nin hazırlık işlerini halledene kadar saat 4 olmuştu. Kuaför onun eşarbını hallederken bende hazırlanmaya koyuldum.Üzerime mavi bir elbise giydim. Siyah süslemeleri vardı ve parlaktı. Belden oturtmalı bir elbise olduğu için ince belimi ortaya çıkarıyordu. Belden aşağısıda dökümlüydü. Üzerine gri renkli bir şal taktım ve salaş bıraktım. Omuzlarımın arkasına attım şalı.
Makyaja gelince Merve'nin zoruyla bir rimel ve çok hafif ruj sürdüm nefret ederdim ama Merve işte.
Bana bakıp "Benden güzel oldun kız." dedi.
Boşver beni dedim ve onun da kuaför işi bittikten sonra Merve'nin nişanlısı Ahmet bizi gelip aldı ve Merve'nin evine geçtik. Eşyaları oraya bıraktık ve bizi alıp konvoy halinde nişan salonuna götürdüler. Misafirler Merve ve Ahmet'in içeri girmesini bekliyorlardı ben de arkalarından girecektim. İçeri girdiğimiz anda müzikler çalmaya başladı. Merve ve Ahmet içeri girdiler. Herkes alkışlamaya başladı. Merve çok gülmüyordu onu anlayabiliyordum. Normalde böyle düğün nişan törenlerinden nefret ederdim ama Merve için gelmiş bulundum.Merve ile Ahmet kendileri için hazırlanan masaya oturduktan sonra bende annemler geldimi diye bakmak için dışarı çıktım sağa sola baktım. Gelmemişlerdi. Tam içeri geri gidecekken simsiyah giyinmiş biriyle çarpıştım. Çarpışmanın etkisiyle geri savruluyordum ki kolumdan tutup geri çekti beni.
😄İlk hikaye deneyimim. Hatalarımı mazur görün lütfen.🙃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARAM
RomanceBaşımı kaldırıp baktığımda bir çift kahverengi göz üzerimdeydi yüzümü süzüyordu. Kaşları çatıktı. Kolumu halâ bırakmamıştı. Üzerinde siyah bir takım vardı. Görebildiğim kadarıyla düzgün bir fiziği vardı. Hemen kolumu geri çektim. Bana yaklaşıp "Bir...