Ona söylediklerimden sonra ne kadar öfkeli, hırçın ve saldırgan olduğumu o an kimse tahmin edemezdi. Merdivenlerden çıkarken her attığım adımın ne kadar sert ve güçlü olduğunu hissedebilmiştim. Bir kaç hemşirenin arkamdan koştuğunu duymuştum ve bu beni daha da sinirlendirmişti. Odama girip kapıyı çok sert bir şekilde ardımdan kapatmıştım. Ve sadece deli gibi ağlayarak çığlık atıp etrafıma zarar vermek istemiştim. Ki bunu yapamazdım sakinleştirici almak istemiyordum sadece kapıyı sertçe kapatmakla yetinmiştim.
Tam kendimi sakinleştirdim derken bir anda hemşireler odaya girmişti. "Liz sen ne yaptığını zannediyorsun? sakin olmazsan olacakları biliyorsun. bak sen buradakilerle aynı seviyede değilsin sen farkındasın Liz.! Sen ne yaşadığının neler olduğunun farkındasın lütfen böyle yapma!" demişti ve beni sakinleştirmeye çalışarak kolumdan tutup yatağa oturtmuştu.
Bazen diyorum ki; ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum; söyleyince ne olacak, sus bitsin. Ve yine susmuştum daha fazla kaos yaratmamak için susmuştum...
Onlar odadan çıkarken arkalarından öfkeli gözlerle bakmakla yetinmiştim. O an işte aklıma Güçlü'nün daha önce söylediği bir söz gelmişti "insanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıklarında anlar." Halbuki ne kadar doğru söylemişti.
Yine başlamıştı, durup durup yatağın içinde oturup saçma sapan düşüncelerin beynime yerleşmesine izin veriyordum en kötüsü de bunu her seferinde bile istiye yapmamdı.
Derin bir nefes verdikten hemen sonra elimi yüzümü yıkamak için üstümdeki yorganı kaldırdığımda yere bir kağıt düşmüştü. Ve bu beni baya ama var ya bayaa korkutmuştu. Her ne kadar basit ve sıradan bir şey gibi görünsede enim için öyle değildi hiçte normal değildi.
Elime almakta her ne kadar tereddüt etsem de dayanamayıp uzanıp yerden alıp kağıdı açmıştım. Okurken kalbimin hızlı atan ritmini duyabiliyordum. " Liz, o hastaneden hemen çık lütfen çünkü artık hiçbir şey böyle devam etmeyecek, edemiyor oradan çık ve kendi evine git seni bulacağım. Söz veriyorum döneceğim sadece bir an önce oradan çık... GÜÇLÜ."
Okuduklarıma mı? şaşırmalıydım, yoksa bu notun gerçek olmasına mı? kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüştü resmen ama sevinçtendi. O kadar mutlu olmuştum ki resmen sevinçten çığlık atmamak için kendi ağzımı kapatıp zıplamıştım. O kadar sevinmiştim ki bu sefer mutluluktan gerçekten delirebilirdim. Manyak manyak, kendi etrafımda dans edip parmak uçlarında durup bir balerin misali bir o tarafa bir bu tarafa doğru süzülmeye başlamıştım.
Resmen kendimden geçmiştim ve odamdan dışarı çıkıp dansıma koridorda devam etmiştim. "Milleeeettt!! hadisenize benimle birlikte dans edin!!" diyerek alt kata inene kadar kim gördüysem elinden tutup döndürmüştüm ve benimle dans etmeye zorlamıştım. Pekte zorlama denmez hepsi keyif almıştı ve bana eşlik etmişti. Alt kattaki beni gören herkes gülmeye ve "çok güzzel dans ediyorsun böyle devam et!" dalga geçmişlerdi tamam güzel dans edemiyor olabilirdim ama en azından insanı dansa teşvik ediyordum.
Beni gören hemşireler alkış tutup, bana eşlik etmeye başlamışlardı ve çok eğlenmişlerdi. Ayrıca doktorlar bana bakıp gülümseyerek "hep böyle mutlu ol Liz" demişlerdi ve bu beni galiba daha da mutlu etmişti. dansımı ve bana eşlik eden bütün insanlarla birlikte bahçeye çıkarak daha geniş alanda ve daha güzel bir şekilde dansa devam etmiştik.
gözlerimi kapatıp odaklandığımda sanki bir akıl hastanesinde değil de karanlık bir salonda sadece bana tutulan o ışığın altında özgürce dans ediyormuşum gibi hissettiğim de daha önce hiç ama hiç bu kadar mutlu ve huzurlu olmadığımı fark etmiştim. Bu dünyanın en güzel hissi olabilirmiş bence özgürlük hissi insana en çok umut veren şey...
o kadar çok odaklanmıştım ki kendimi bir anda yerde bulunca gözlerimi açabilmiştim. birine çarpmıştım. Kime diye bakmaya kalmayarak o nefret ettiğim iblis karşımdaydı. Bana elini uzatmıştı. Sanırım yerden kalkmam içindi, afallayarak da olsa kendi başıma ayağa kalkıp üstümü silkeledikten sonra ondan gözlerimi hiç ayırmayarak sadece ona bakarak nefretimi kusmuştum. Ki buna devam edebilirdim de ama bir hemşirenin yanıma gelip usulca "sakin ol, gel biraz şöyle otur" demesi üzerine bu sefer sadece hemşireye yöneltmiştim bakışlarımı.
Tamam dercesine kafamı sallarken bir anda konuşmuştu "liz ben sa- " o sırada sinirlenmiştim ve konuşmasına izin vermeyerek "konuşma benimle!" dememin üzerine hemen oradan ayrılmıştım. ve hızlı adımlarla ilerleyen adımlarım bir süre sonra koşmaya başlamıştı. Odama varır varmaz kapıyı kapatıp arkasında yaslanarak kendimi dizginlemeye çalışmıştım.
evet o an hayatımda ilk defa belki de gerçekten mutlu olabilmiştim ve oda sadece on beş yirmi dakika sürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnan Bana
FantasyKimsin? , nesin? , bu defteri nasıl buldun? bilmiyorum ama artık herşeyi öğrendin. Beni tanıyorsun neler yaşandığını biliyorsun. Ben Liz, daha fazla insanı korumak için canımı ortaya koymayı seçtim. Sıra sende ne olacağını biliyorsun, ama eğer nasıl...