2. Bölüm

220 14 66
                                    

Oda kartımla kapıyı açıp içeri girdikten sonra sessizce kapattım. Lobide Emirle ses çıkarmamak için verdiğim bunca uğraştan sonra yakalanamazdım. Hele ki ergen damattan sonra bir de kaçak gelin dedikodusuyla hiç uğraşamazdım. Neyse ki barda olan kimsenin benden daha doğrusu bizden bahsetmemesi için Emir herkesi "kibarca" uyarmıştı.

Biraz zorlukla da olsa gelinliğimi çıkarttım ve valizde bulduğum ilk pijamayı giydim. Zaten bozulmuş olan saçımdaki tokalardan da kurtulunca yatağıma uzandım ve hiç de dinlendirici olmayan bir uykuya daldım.

                          🎭

Saçlarımı okşadı ve minik bir öpücük kondurdu. Yüzümü avuçlarının arasına alıp gözlerine bakmamı sağladı.

"Kızım" dedi "Kimse sana acımayacaktır, o yüzden sen de kimseye acımayacaksın."
 
İtaatkar bir tebessümle başımı salladım. Annemin yanından ayrılıp babamın elini tuttum ve beni atış poligonuna yönlendirmesine izin verdim.

Bu sık sık olurdu. Beni her hafta buraya getirir, en iyi olmam gerektiğini söylerdi. Fakat bugün bir farklılık vardı. Her zaman ateş ettiğim hedefler gitmiş yerini bir insan almıştı. Emir. Acaba gerçekten de onu vurmam mı gerekiyordu? Bunu yapmak istediğime emin değildim. Ben ne yapacağıma karar vermeye çalışırken bir ses duydum.

"Bihter! Kızım aç şu kapıyı."

Sersemlemiş bir şekilde yatağımdan kalktım ve annemin içeri girebilmesi için kapıyı açtım . O ise direkt kollarını bana sardı ve;

"Kızım, Bihter'im" dedi "Bizi öyle çok endişelendirdin ki! Kerem'in bunu yaptığına hala inanamıyorum. Babanı babasıyla konuşurken görecektin. Kafasını koparacak sandım. Bir de tam o anda içeri Ke-

"Anne yeter." dedim. Sesim istediğim kadar sert çıkmıştı. Annem sonunda sustu ve beni boğarcasına sardığı kollarını gevşetip yatağımın yanındaki koltuğa oturdu. Ben de yatağıma oturdum ve konuşmaya başladım.

"Anne emin ol şuanda beni önemsiyormuş gibi davranmana gerek yok. Dün sabah sevgili nişanlım koynundaki sarışından gayet memnundu ve kocanın Kerem'in babasına hesap soracak güçte olmadığını ikimiz de biliyoruz. Hem madem beni o kadar önemsiyordun kocan tüm o şeyleri bana yaparken, istemediğim bir salakla beni evlendirirken alkış tutmadan önce düşünecektin. Haberin olsun ikinci defa aynı adamla, hele beni istemeyen bir adamla evlenmeye kalkmayacağım. Bu iş bitti."

Annemin yüzünde anlayışlı bir gülümseme vardı. Başını sallayarak ;

"Kızım lütfen soluklan. Tamam düğünü erteledik zaten, sen bunları atlattıktan sonra yapacağız." dedi.

"Beni duymadın galiba anne. Bu iş bitti diyorum. BİTTİ. Kimseyle evlenmiyorum. Dün sabah bu kadar aşağılayıcı bir şekilde reddedilmeyi hazmedemediğim için biraz yalnız kalmak istemiştim. Şimdi müsaadenle beni biraz daha yalnız bırakırsan akşamki maskeli balo için hazırlık yapacağım."

Annem lafı ağzına tıkmamdan hoşlanmamış olacak ki sadece başını salladı ve kapıyı çarparak odamdan çıktı.

Gidebilirdi. Kendi bilirdi.

🎭


Otelden içeri girerken yorgun bir nefes verdim. Bir günde bir baloya hazırlanmak hiç de kolay değildi ve bu güya bir "kimsesiz çocuklara yardım etkinliği" olduğu için çocuklara olabildiğince az bağış yapıp olabildiğince pahalı bir elbise almalıydım. Hep böyle olurdu.

Ben odama gidebilmek için asansöre yönelirken bir görevli elimdeki poşetleri aldı ve taşımamda yardımcı oldu. Odamın kapısını açınca toparlanmış olduğunu gördüm. Görevli poşetleri başımla işaret ettiğim yere bıraktıktan sonra çıktı. Ben de iki gündür iki yıllık olay yaşamamın gerginliğini atabilmek için ılık bir duşa girdim.

Ellerimi poşetlerde dolaştırdım ve aldıklarımı tek tek çıkarıp yatağıma serdim. Koyu kırmızı bir gül ile aynı renkte olan bir elbise satın almıştım. Elbisenin tülden kolları vardı ve bele kadar sıkıca sarıyor gerisi ise kabarık ve hoş bir şekilde aşağıya iniyordu. Ayakkabılarım ise ince bantlı ve siyahtı. Tam poşetten maskemi de alacakken daha önce görmediğim bir poşet gözüme takıldı. Üstünde bir not da vardı onu okudum.

"Bu gece eğer seni kaybedersem tanıyabilmem için poşetin içindekini takmayı unutma,
E."

Merakla poşetin içindekini çıkardığımda kadife bir kutuyla karşılaştım. Heyecanla kutuyu açtım ve içindeki gerdanlıkla gözgöze geldim.

Gerdanlık gerçekten de çok güzeldi. Göz alıcı pırlantalardan oluşmuştu ve ortasında elbisemle aynı renkte bir yakuttan işlenmiş bir gül vardı. Saate bakıp küfrettim. Emir'in beni almasına bir saat kalmıştı ve ben hazır olmaktan fersah fersah uzaktım.

Hemen makyaj masama oturdum ve hazırlanmaya başladım. Bu gece unutulmaz olacaktım.

🎭

Odamdan çıkmadan önce son bir kez aynada göz gezdirdim. Memnuniyetle kendime baktım. Dalgalı, uzun ve kömür gibi siyah olan saçlarımı önlerden tutam ayırarak arkamda yarım toplamıştım. Yüzümde kırmızı bir ruj vardı ve "eyeliner"ımın bu kusursuzluğa erişmesi için çok uğraşmıştım. Gözlerimde ise sadece maskara vardı. Boynuma sanki benim için yaratılmış gibi duran gerdanlığı takmıştım ve beyaz parlak taşlar tenimle tezat oluştururken ortasındaki gül elbiseme hoş bir uyum sağlamıştı. Elbisem tam da istediğim gibi dursa da aksini zaten kabul edemezdim çünkü şimdiden bu korseye ne kadar dayanabileceğimi kestiremiyordum.

Son olarak maskemi sapından tutarak elime aldım. İskeleti siyah dantellerden oluşan maske yine siyah tüylerle çevrelenmişti ve üstüne rastgele küçük siyah taşlar serpiştirilmişti.

Saat tam 19.00'da kapım çaldı. Açtım ve baştan aşağı siyah bir takım elbise giymiş Emirle gözgöze geldim.

Dün gece dağınık gördüğüm açık kahverengi saçları bugün taranmıştı ve traş olmuştu. Kusursuz fiziğini belirtmek istercesine giydiği siyah takım tam olmuştu ve elinde hiçbir detayı olmayan siyah bir maske vardı. Tıpkı benim yaptığım gibi beni süzen bakışları sonunda gözlerimle buluştuğunda gülümsedi ve kolunu bana doğru uzattı.

"Güzel" dedi "Bu gece unutulmaz olacaksın."
.
.
.
.
.
.

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI LÜTFEN UNUTMAYIN. UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR.

Maskeli BaloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin