5. Bölüm: Bana Ne Olacak!?
♡♡♡
Yolda giderken kendime daha fazla hakim olamayarak bir pastanenin önünde durdum.
Yemek yemenin pek sırası değildi. Ama bu açlık da dayanılacak gibi durmuyordu.
Arabadan olabildiğince hızlı inerek pastaneye sözüm ona resmen dalmıştım. İçeride yayılmış olan poğaçaların ve böreklerin kokusu beni adeta mest etmişti. Herşeyden birazcık almak istesem de ne onları dolduracak kadar büyük bir midem ne de hepsini yiyecek kadar zamanım yoktu.
İçimde yayılan büyük hüsranı bastırarak etli börek, otlu börek, kaşarlı poğaça, salamlı poğaça, dereotlu poğaça, yarım kilo karışık bir şekilde elmalı ve damla çikolatalı kurabiye, ıspanaklı ve patatesli sigara böreklerin den de 6 tane alarak ödememi yaptım. İçimdeki hüsran duygusu hala yayılmaktan vaz geçmemişti.
(Y.n: 😳Arkadaş pastaneyi almışsın! Bu daha neyin hüsranı böyle!?!)
Oturacak vaktimin olmaması ve yapmam gereken şeylerin gerçekliğiyle aldıklarımı arabada yemek üzere pastaneden çıktım.
Yemek yemeli olan yolculuğum şirkete vararak sonlanmıştı. Neyseki içimde beni sıkıştıran hüsran duygusu gitmiş yerine tatmin ve doluluk gelmişti. Ehh, aldığım o şeylerin hepsini yedikten sonra bu normaldi sanırım.
Hiç bir rahatsızlık ve şişkinlik hissetmeden şirketin otoparkında bulunan asansöre bindim.
Aslında dünden dolayı hiç asansöre binmek istemiyordum. Ne yazık ki ofisimin 17. katta olmasından dolayı merdivenleri kullanmak benim için işkenceden başka bir şey olmazdı.Asansöre bindikten sonra kat tuşuna basar basmaz montumun kapşonunu kafama giyerek yüzüme kadar çektim. Amaç yüzümü saklamaktı tabikide. Ancak bu kadarla da bitmemişti. 15 kişilik asansörün içinde dışarıdan bakıldığında içeride kimsenin görünmeyeceği bir köşeye geçip katıma çabucak çıkmayı hayal ederek bekledim.
Neyse ki dünkü gibi birşey yaşanmamış ve kazasız belasız ofisime ulaşmıştım.
Yanımda getirdiğim koliyi açarak hızlı bir şekilde eşyalarımı doldurmaya başladım. Hızlı olmak önemliydi. Masamda çok fazla kişisel eşyam yoktu. Bu yüzden toparlanmam kısa sürmüştü.
Eşyalarımı toparladıktan sonra istifamı vermek üzere genel müdürün ofisine gittim. Ama gitmez olaydım. İçeride o yengeç vardı ve genel müdürle hararetli bir şekilde konuşuyordu. Bunu niye sabah yapıyorlardı ki?
Düşünmeyi bir kenara bırakarak hemen arkama bakmadan Usain Bolt hızında odadan uzaklaştım. Odada bıraktığım kutuyu kaparak yoldan geçen bir stajyeri durdurdum. Cebimden çıkardığım istifa dilekçesini ona vererek ne yapması gerektiğini kısaca söyledim. Ben asansörün önüne gelene kadar teslim etmemesi gerekiyordu.Asansörün önüne geldiğimde ilk düğmeye bastım. Daha sonra da stajyere işaret verdim. Rahatlamanın pek sırası değildi ancak üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissetmiştim. Ancak rahatlamam ve huzurum çok sürmedi. Çağırdığım asansör her ne yapıyorsa bir türlü gelmemişti. 10 katta durarak ne yapıyordu? Kaç saniyedir oradaydı? İstifa dilekçeme daha bakmamıştır müdür değil mi? Resmen kafam kazan gibi olmuştu. Bu kadar gerilim bana fazlaydı.
"Ahh, nihayet!"
Sonunda asansör gelmişti. Böylece kaybettiğim rahatlıkta geri döndü. Dikkatli bir şekilde boş asansöre binerek garaj kısmına basdım.
"Heyyy! Willll!!"
Biri bana sesleniyor galiba. Tuşlarda olan gözlerimi kaldırarak uyuşuk bir şekilde adımın seslenildiği yere baktım.
Daha şaşırmaya fırsat bulamadan kurtarıcım olan parmağım yine iş başındaydı. Böylece kıl payı denen tabirle asansör kapısı kapanmış ve sevgili yengecim tam olarak asansör kapısının diğer tarafında kalmıştı.
Ne rahatlama ama! Ofisim ve yöneticinin ofisi aynı kattaydı. Elbette 17. katta bulunmaları resmen velinimetim olmuştu. Merdivenlerde depar atsa yada yeni bir asansör çağırsa bile artık bana yetişemezdi. Bozulan keyfim şimdi yerine gelmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/228273298-288-k295867.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A X A
RomanceBir feminen alfa daha ne kadar alçalabilir? Bir beta olarak yaşamayı daha ne kadar sürdürebilirdi ki zaten... 💕💕💕💕💕💕💕 Hikayenin GİRİŞ bölümüne gerekli açıklamaları yaptım. Hikayeye geçmeden önce orayı iyice anladığınızdan emin olmanız si...