Kim Seokjin
"YOUNG JOON YETER LAN DUR ARTIK"
Sinirlerim fena gerilmişti yoksa canım hocamın İngilizce dersinin ortasında böyle bağırır mıyım......Lan! Deli mi s*kti beni, ne diye dersin ortasında bağırıyorum!?
"Kim Seokjin! Benimle geliyorsun, hemen"
ANANI SATİM
"Peki koca- hay hocacım "
Ben gitmek için yerimden kalktığımda diğerleri at gibi kişniyordu, hay pezevenkler
Kendimi küçük düşürdüğüm için doğal olarak başımı yere eğmiş bir şekilde yürüyordum- ki kapıdan geçmek yerine duvara toslayınca işler biraz karıştı
Kim Seokjin daha neler yapıp kendini küçük düşüreceksin çok merak ediyorum
Çıkan ses koridorda yankılanınca kocacım büyümüş gözlerle sınıfa geri girdi, tabi sınıfın ortasında yere çakılmış bir yakışıklı beklemiyordu ki şok oldu -yüzüne bakınca anlayabilirdiniz şok olduğunu, kendimi daha ne kadar küçük düşürebileceğimi düşünüyor da olabilirdi tabi- Normalden birazcık hızlı adımlarla yanıma gelip kolumdan tuttu -bir an kolum yerinden çıkacak zannettim- ve beni kaldırdığı anda sınıftan dışarı sürükledi. Bu sırada arkadakiler de anırmaya devam ediyordu
"Kim Seokjin buranın anaokulu olmadığının farkındasın değil mi?"
Farkında mısın? Sana soruyor
"Farkındayım hocam, çok özür dilerim. Böyle bir şey yapmamalıydım"
Çok kısa süren bir sessizlikten sonra tekrardan konuştu sesine kurban olduğum
"İyi misin peki? Çok sert çarpmış olmalısın"
"Pek iyi değilim sanırım, kafam fena zonkluyor"
"Gel seni revire götüreyim o zaman, hiçbir öğrencimin zarar görmesini istemem. Özellikle senin gibi bir öğrencimin"
Bir dakika o ne dedi? Özellikle senin gibi bir öğrencimin dedi, vay anasını be. O DA SEVİYOR BENİ BİLİYORDUM İŞTE
Revire gittiğimizde ilk kafamı kontrol etti, ben olsam ben de kafamı kontrol ederdim. Mazallah beynim akmış falan olmasın
Gözlerimi yukarıya çevirdiğimde karşımdaki seksiliği bir ben bir Allah biliyor ya, cidden rüyada mıyım? Tekrardan aşık oluyorum -artık o nasıl oluyorsa- sanırım. Dikkatlice kafamı inceliyordu, bu sırada seksi bir şekilde dudağını ısırmasından bahsetmiyorum bile
"Kafan çarpmanın etkisiyle zonkluyor olmalı ama yine de iyice baktırmanın faydası var. Beyin sarsıntısı geçiriyor olabilirsin. Çantanı al da gel, hastaneye götüreceğim seni"
"Hocam emin misiniz? Gerçekten gerek yok hastaneye gitmeye, hem sınıftakiler ne olacak. Hem zaten kafamın içinde beyin olduğundan şüpheliyim, röntgende falan çıkmaz diye korkuyorum. Gerek yok"
Kıkırdadıktan sonra konuştu gülüşüne kurban olduğum
"İlk olarak sınıfa nöbetçi öğretmeni yönlendireceğim o yüzden hemen çantanı alırsan iyi olur. İkinci olarak beynin olduğundan gayet eminim. Notlarını inceledim bir kaç gün önce, ortalamaların 99 ve 98 arasında gidip durmuş sürekli, üstelik İngilizcen hep 100. Çok zeki bir öğrenci olduğuna ben eminim, sen de emin olmalısın"
"Peki hocam, madem ısrar ediyorsunuz -üstelik bana ettiğiniz iltifattan sonra da sizi kırmak istemiyorum- gidelim o zaman. Çantamı alıp hemen geliyorum"
"Dikkat et yine çarpma bir yere"
Koşar adım sınıfa gidip çantamı kaptım, tabi bu sırada Young Joon'a dil çıkarmayı da unutmadım
Bu arada bu bizim ilk randevumuz olacaktı sanırım
Hocanın yanına döndüğümde nöbetçi hocayla konuştuğunu gördüm, ben gelince o da bizim sınıfa doğru yürümeye başladı
Canım hocamın arkasından koşarak ona yetişmeye çalışıyordum, bu sırada gerçekten beyin sarsıntısı geçirmesem iyi olurdu
Aniden durmasıyla ona çarpıverdim, boyumuzun çok farklı olmadığını fark ettim
"Seokjin kusura bakma ama arkadan bana dayıyor musun sen şu anda"
Dediği şey kıpkırmızı olmama yetmişti
"Kusura bakmayın hocam, öyle bir niyetim -şimdilik- yoktu. Hızımı alamayınca size çarpıverdim, bunun etkisiyle de küçük çaplı bir şok geçirdim sanırım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vivi e lascia vivere //-// Namjin
أدب الهواة" Yaşa ve Yaşat" ///////Yeni gelen İngilizce öğretmeni, yeni aşklar ve yeni dostluklar. Aşk ve dostluk arasında bir seçim yapmak zorunda kalsaydınız siz neyi seçerdiniz?/////// ~Namjin~