0.2

4.9K 332 375
                                    

halsey, finally//beautiful stranger

halsey, finally//beautiful stranger

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Karanlıkta oturmaya alışkın bir insandım, odamın ışıkları hep kapalı kalmıştı ben bir şeyleri fark etmeye başladığımdan beri. Baş ağrılarım bazı geceler beni uyutmazdı, gün ışıdığında en sonunda uykuya dalabildiğimde göz kapaklarımı tekrar açmam uzun sürmezdi bu yüzden. Ben de karanlıkta yatağıma uzanıp, o gecelik bana bir şans vermelerini isterdim penceremden göründüğü kadarıyla gökyüzünü izlerken.

Bu yüzden zaman geçtikçe sadeleşmiştim. Önceden Jungkook bize geldiğinde onunla birlikte online oyunlar oynardık tüm gün, film serilerini bir günde bitirirdik bazen. Ben pek iyi bir film seçici değildim, o ise tam bir Marvel hayranıydı ve aynı filmleri tekrar tekrar izletirdi bana. Bazense gezdiğimiz sokaklarda minik videolar çekerdik aylarca para biriktirip alabildiği kamerasıyla, onun video modeli olmayı seve seve kabul ederdim çünkü çok severdi edit işleriyle uğraşmayı.

Sonra büyüdükçe, baş ağrılarım beni mutlu eden ancak uğraş gerektiren aktivitelerden uzaklaştırdıkça gitgide birer anı olarak kalmıştı hepsi. Artık ders çalışıyorduk, daha doğrusu ben çalışırken o yarısında sıkılıp bırakıyordu ve bazı zamanlarsa benim yalnız başıma yaptığım gibi ışıkları kapatıp gökyüzünü izliyorduk öylece uzanıp.

Bana her sene şekil değiştiren hayallerinden bahsederdi. Her mesleği denemişti kafasının içinde, hangisini önüme koysa evet, derdim ona. Bu tam senlik bir meslek, Jungkook. Çünkü ne yapsa yakışıyordu ona.

Benimki ise hep aynıydı.

Avukat olmak. Tam bir sözelci de olsam kafama koyduğum şeyi yapmalıydım, avukat olacaktım çünkü babam ve ablam da avukattı. Buradan gitmek içinse güzel bir biletti, Avustralya'da avukat olarak yaşayan ablam gibi orada okuyup buradan kurtulacaktım. Seul bana istediklerimi vermiyordu, bu şehrin buzlu kaldırımlarında yürüyemiyordum işte. Bana kazandırdığı tek bir şey vardı, tek bir insan. Çocukluğumu geçirdiğim güneşli günlerle terazide dengeyi koruyan tek kazanç.

Optik kağıdına son soruyu işaretleyip kitapçığımı kapatmışken gözlerim saatte, deneme sınavının bitmesini bekliyordum sabırsızca. Daha ilk dersten sınıfları karıştırıp karma bir deneme sınavına sokmuşlardı bizi, kimsenin de haberi yoktu. Muhtemelen herkesin okul sıralamasındaki yerini beli etmesi amaçlı yapılmıştı, bu yüzden pek de zor bir sınav değildi. Tabi ben yaz boyunca sayısız deneme çözmüş biri olarak böyle düşünüyordum ve Jungkook'un o Edebiyat sorularını gördükten sonra ettiği küfürlere şahit olmasam da tahmin edebiliyordum.

Dün gece birçok rüya görüp sabahına hiçbir şey hatırlayamadan uyanınca aklım karmakarışık bir halde deneme sınavına girmek tüm enerjimi alıp götürmüştü sanki. Üstelik de açtım. Bu nedenle zil çalar çalmaz optiğimi gözetmen öğretmene verip sınıftan çıktım ve üst kattaki sınıfıma ilerledim öğrenci yığınının arasında.

seven ღ rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin