1.1

344 48 182
                                    

Tom ve Daniel bu bir hafta içerisinde kendi rollerine çalışmıştılar. Dizideki rolleri akıllarına Harry ve Draco'nun atışmalarını getirdiği için hiçte zorlanmamışlardı. Zaten geçmişten deneyimli değiller miydi?

Dizinin ilk bölümlerinde oynadıkları karakterleri arasında bol atışmalar olsa da ilerleyen zamanlarda bir elektriklenme olacağı apaçık ortadaydı. Ve bu onları hayliyle heyecanlandırıyordu.

Yaklaşık bir hafta boyunca çalışmışlardı. Girdikleri ikinci hafta da çalışacakları bölümler ise artık birazcık yakınlaşmalı olan kısımlardı.

"Hey, hazır mısın? Bu kısımda ilk dizi de ilk öpüşmemizi gerçekleştirmemiz gerekiyor."

"Heh, elbette hazırım. Daha önceden deneyimli değil miyiz?"

"Hımhım... Hadi gel o zaman."

Tom ve Daniel, senaryo da yazan kesitleri canlandırdıktan sonra öpüşme kısmı için yavaş yavaş birbirlerine yaklaşmaya başladılar. Dan'in, Tom'u öpmesinden beridir öpüşmemişlerdi. Bu yüzden de çocuk gibi heyecanlanıyorlardı.

Daniel, iki elini de Tom'un omuzlarına yerleştirip biraz da parmak uçlarına çıkarak onun yüzüne doğru yaklaştı. Tom da iki elini onun beline yerleştirip yavaşça yaklaştı. Dudakları arasında milimler kala durmuştular, kalpleri hızlanmış on tur koşmuş gibi nefes alıp veriyorlardı. En sonunda Dan dayanamayıp kendi dudaklarıyla onun dudaklarını birleştirmişti. İkisi de hareket etmiyordu. Fakat Tom dudaklarını, Daniel'ın dudaklarının üzerinde ahenkle dans ettirmeye başlayana kadar sadece biraz öyle durmuştular. Anında Dan de karşılık vermişti. Bir kaç dakika öpüştükten sonra ayrılmıştılar.

Birbirilerinden yavaşça uzaklaşıp diğer sahneleri canlandırmaya başladılar. Her ne kadar her yakınlaştıklarında utansalar da artık biraz biraz alışıyorlardı.

"Bugünlük bu kadar yeter sanırım?"

"Evet, evet. Hadi gel yemek hazırlayalım."

"Dan, aslında dışarıda yiyelim mi diye soracaktım ben. Her gün evdeyiz zaten provalar yüzünden. Biraz gezmiş oluruz."

"Olur, o zaman sadece akşam yemeği için dışarı çıkmayalım. Buraları da gezelim?"

"Bana uyar."

İkisi de hazırlanıp dışarıya çıktılar. Daniel ilk olarak yemek yiyip ardından gezmeyi planladığı için yakınlarda olan şirin bir Fransız restoranına gittiler.

Restorantta giriş yaptıklarında burunlarına hoş kokular dolmaya başlamıştı bile. Küçük ve şirin bir yerdi. Duvarları her renkte hoş ve parıltılı eşyalar süslerken masalar ise sanki buna karşıymış gibi tek renkti. Aslında hoş bir denge sağlıyordu, yani insanı boğmuyordu. Ayrıca beyaz renkteki kare masaları çok da sade bırakmayalım dermişcesine hoş ve naif çiçeklerle bezenmişti. Gerçekten şirin bir yerdi.

Dan ve Tom pencereye bakan bir masaya karşılıklı bir şekilde yerleşip siparişlerini vermek için ellerine menüyü aldılar. Karar vermeye çalışıyorlardı.

"Hım... Hepsi de güzel ve lezzetli görünüyor. Sence... Ne sipariş edelim?"

"Bana fark etmez, Tom. Hımm, şuna ne dersin?"

Daniel, işaret parmağıyla bir tane yemek adını gösterdi. Tom'un da hoşuna gitmiş olmalı ki kafasını olumlu anlamda sallayıp sipariş etmek için garsonu çağırdı.

"Hoşgeldiniz, efendim. Siparişiniz nedir?"

"İkimizde ikişer dilim Flamiche alalım. İçecek olarak ise ben bir kadeh Malbec alayım. Ya sen, Daniel?"

The Boy Who Chooses Love || Feltcliffe -ASKIDA-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin