0.4

468 60 195
                                    

Bayan Sharon, Dan'in bayıldığını öğrenir öğrenmez onun yanına gitmişti. Yatırdıkları odaya sakince girdi. Üzülmüştü. Oğlu yüzünden bu hale gelmişti. Ama yine de bir yanı mutluydu. Hem çocuğu iyileşmiş hem de böyle dostları olduğunu görmek onu duygulandırmıştı.

Orada bir süre durduktan sonra Tom'un yanına gitmek için odadan ayrıldı. Yaklaşık beş dakikanın sonunda oğlunun odasına varmıştı. Kapıyı açıp sessizce girdi.

Tom daha yeni uykuya dalmış olduğundan kapının açılma sesini anında duymuş ve gözlerini açmıştı. Karşısında tekrardan annesini görmek, yüzünde bir gülümsemeye sebep olmuştu.

Uykulu bir sesle konuşmaya başladı. ''Annecim, ne oldu? Dan'i bulabildin mi, o iyi mi?''

''Ben de sana onun hakkında konuşmak için gelmiştim zaten. Tatlım al, ilk önce şu suyu bir iç.''

Tom, annesinin verdiği suyu yavaşça içtikten sonra konuşmasını beklemeye başladı.

''Evet, seni dinliyorum. Kötü bir şey yok ya?''

''Ah, Dan Emma ile yürürlerken aniden bayılmış, dok-''

''NE?! O iyi mi, Tanrım.'' Yataktan kalkmaya çalışıyordu. Öyle ki bunu yapmaya çalışırken yanlışlıkla serumlarını çıkartmıştı.

''Tom, tatlım sakin ol lütfen. O iyi, tamam mı? Bak serumlarını çıkartmışsın. Ah, kime ne anlatıyorsam ben de!'' Bayan Sharon hızlıca odadan çıkmış ve serumları düzeltmesi için bir hemşire çağırmıştı. Hemşire gelip serumları düzelttikten sonra gitmiş, anne-oğul yine baş başa kalmışlardı.

''Tatlım, olaylara daha sakince tepki vermelisin. Daha sen bile iyileşmeden ne yapmayı planlıyorsun acaba? Hem kendine hem de ona zarar vereceksin, yat yattığın yerde. Ben bir şey olursa giderim. Tamam mı?''

''Tamam, kraliçem. Özür dilerim. Sadece onun için endişelendim. Bütün gece boyunca başımda beklemiş ve bu beni çok mahcup ediyor ona karşı. En yakın arkadaşımın başına 'benim yüzümden' bir şey gelsin istemiyorum. Beni de anlıyorsundur, ya?''

''Elbette seni çok iyi anlıyorum. Ama yine de daha sakin ol olur mu, tatlım?''

''Elbette anneciğim. Eh, şey peki Dan niye bayılmış?''

''Doktorların dediğine göre bütün bir gün boyunca hiç bir şey yememiş. Birde üstüne uykusuzluk ve stres de binince bayılıvermiş. Arkadaşının anladığım kadarıyla bünyesi biraz zayıf. Ondan bu kadar çok bayılmış olmalı gün içinde.''

''Tabii zayıf. Doğru dürüst hiç bir şey yemiyor ki. Bakma bana öyle, Harry Potter setinden biliyorum. O zaman da doğru dürüst bir şey yemezdi, belli ki şimdide aynısı yapıyor. Hele bi' iyileşeyim ona zorla yemek yedirmezsem ben de Tom değilim.''

Bayan Sharon aptal değildi. Bir şeylerin olduğunu sezebiliyordu. Hem o bir anneydi. Neler döndüğünü en başta annelik duygularıyla bile fark etmişti ama şimdi daha da emindi. Bu olaya şu anlık el atmayacaktı fakat zamanı geldiğinde ise o altın vuruşu yapmaktan da hiç gocunmayacaktı. Sadece biraz zamana ihtiyaçları vardı, birde sabra.

-Beş Gün Sonra-

Tom artık daha iyiydi ve bugün taburcu oluyordu. Kasvetli hastane ortamında kurtulacağı için oldukça mutluydu. Bu beş gün sıkıcı geçmemiş aksine her gün arkadaşları ve ailesi ziyarete geldiği için sıkılacak vakit dahi bulamamıştı. Hepsine tek tek minnettardı ama özellikle de Daniel'a. İşi olmadığı sürece her boş vakitlerinde Tom'un yanında olmuştu. Bu oldukça mükemmel bir destekti. O, harika bir dosttu.

The Boy Who Chooses Love || Feltcliffe -ASKIDA-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin