1.2

443 57 105
                                    

Daniel ve Tom yemeklerini yedikten sonra hesabı ödeyip restoranttan çıkmışlardı. Dan, hem yakın olduğu için hem de hoş bir havası olduğundan Emma ile buluştukları parka doğru gitmeyi tercih etti.

Tom, parka geldiğinden birazcık rahatsız olmuştu. Aklına belki şu zamanlarda gelmemişti ama Dan'i hep şu yabancı kızla gördüğü yere gidince hatırına gelmişti. Biraz morali bozulmuştu.

Dan, çimenlik alanın yanında bulunan banka oturup Tom'u da yanına çağırdı. O da ikiletmeyip oturdu. Biraz ondan bundan bahsedip sohbet etmeye başladılar.

Daniel, ondaki rahatsızlığı fark etmişti ama ne yapacağını bilememişti. O yüzden oturmak yerine yürüyüş yapmanın daha iyi gelebileceğini düşündüğünden ona bunu teklif etmişti. Tom'da kabul edince oturdukları banktan kalkıp hem yürümeye hem de sohbet etmeye kaldıkları yerden devam ettiler.

Tom, hâlâ birazcık durgun duruyordu. Daha az önce iyi olan çocuk, şimdi birden ne olmuştu ki böyle durgun ve kırılmış görünüyordu? Bunu öğrenmenin en iyi yolu elbet ki Tom'a sormaktı. Dan de öyle yapıp bu soruyu ona yöneltti.

"Hey, Tom. İyi misin, durgun görünüyorsun?"

"Ha, ah- şey... Ben iyiyim."

"Hayır, değilsin. Ne olduğunu bana anlatabilirsin."

"Y-yok bir şeyim."

"Tom! Bak restoranda da böyleydin bir şey demedim. Özel bir durumdur diye ama evden çıkarken musmutlu iken birden ne oluyor da hüzünlü bir çehreye sahip oluveriyorsun? Bana anlat ki rahat edesin. Ben seni asla yadırgamam. Tamam mı?"

"Of, peki anlatacağım ama gülmek yok!"

"Peki?"

Tom, yakınlarda bulunan bir banka oturunca Daniel'da hızlıca yanına kuruluverdi. Ona dönünce bir elini de çenesinin altına koyup anlatmasını beklemeye başladı. Tom'a göre şuan çok tatlı görünüyordu.

"Pekala, hani seni aradığım bir gün vardı. Ah, sanırım kaza yaptığım günün sabahı idi. O gün... Şu ilk oturduğumuz bankın arkasında kalan ağaçlık yer var ya?"

"Evet, evet. O gün beni aradın hatta ben de senin aramanı cevapladığımda ise sen sinirle bir şeyler geveleyip yüzüme kapatıvermiştin. Sonra da akşamına kötü haberi almıştım." Sonlara doğru sesi kısılmıştı. Kumral olan hızlıca onun elini tutup yavaşça okşamaya başladı. O gün onun için nasıl endişelendiğini görmüştü ve ona bunları yaşattığı için de kendisine kaç kez lanetler etmişti.

"Ehm, aslında o gün sinirli olma sebebim hem senin sabah ki aramalarıma dönmemen hem de..."

"Hem de?"

"Hem de seni o gün bu parkta biriyle gördüm. Ve sanırım kıskandım."

"Dur, dur, dur. Sen ciddi olamazsın! Tanrım..." Dan, en sonunda dayanamayıp kahkahayı basmıştı. Tom ise ona garip bir şekilde bakıyordu.

"Hey, hey, hey! Niye böyle gülüyorsun, ya!?"

"Tanrım... O gün gördüğün kız Emma idi. Ve sen onu tanımadın mı?" Daniel, gülmeye hâlâ devam ediyordu.

"Sen ciddi olamazsın! Off!.. Madem itiraf ediyorum devam edeyim eve hafif sarhoş geldiğim gün yine bu parka gelmiştim ve seni yine o kadınla görmüştüm. Ve o Emma mıydı? Kafamı sikeyim, ya!"

"Dur, tamam. Sakin ol. Evet o gün ki kız da Emma'ydı. Imm, biz onunla hep burada buluşur olduk. Havalar falan da iyiyken minik bir piknik yapmak güzel oluyor. Hem de senin hakkında konuşmuşta-" Dan, ne dediğinin farkına varıp susmuştu ama Tom'un bakışlarından elbet ki kaçamamıştı.

"Hımm, demek benim hakkımda konuşuyordunuz. Neymiş benim hakkımda bu kadar önemli olan şeyler. Dan?"

"Ş-şey... Yani, uh... Biz, ıııh..."

"Evet, seni dinlemekteyim. Daniel?"

"Peki, işte senin tavırlarından ve dizi hakkında endişelerimden konuşuyorduk. Yani bu bir gay dizisi ve senin benden iğrenmenden falan korkmuştum ve tabii ki bunları da Emma'ya anlattım. O da sağ olsun bana tüm endişelerimin yersiz olduğunu söylemişti. Yani onunla konuşmak her türlü açıdan bana fayda ve farkındalık sağladı."

"Dan, bunu benimle de konuşabilirdin ve- ve ben senden asla iğrenmezdim." Tom, ona o kadar yumuşak ve şefkatli bir şekilde bakıyordu ki eridiğini hissetti.

"Bak, sana bir şey itiraf edeyim mi?"

"Şey, peki?"

"Ben bu teklifi sırf sen varsın diye kabul ettim. Yani bir başkası olsaydı sanırım kabul etmezdim." Elini kahverengi saçlısının yanağına koyup hafifçe okşamaya başladı. Sonrasında ise yüzüne yaklaşıp dudaklarına minik bir  buse kondurdu. Daniel, gerçek huzuru bulduğunu hissediyordu.

Yine birbirlerinin gözlerinin derinliklerinde kaybolmuştular. Orada öylece biraz daha vakit geçirdikten sonra evlerine geri döndüler. Tom, Dan'in evini bayağı bi' benimsemişti. Oradan pek de artık evden ayrılacakmış gibi görünmüyordu. Bu Daniel için iyi bir şey olmalıydı değil mi? Ha, bir de bu iki aptalın arasını yapmaya çalışan düşünceli ve shipper arkadaşları için de önemli bir detaydı. Orası da ayrı bir konu.

Küçük bir sır da vereyim mi? Gelecekte Phelps ikizleri tarafından bu ikili çokça utandırılacak da diyebilirim. Yani kaostan önce biraz da eğlenmeliyiz değil mi? Merak etmeyin hiç bir şey Tom ve Daniel'ın arasında olan bu güçlü sevgiyi bölemez. Sadece bazen minik aralarda vermemiz gerekir değil mi, bu sevgi bağının daha da güçlenmesi için...

* * *

Ehm, daha sık bölüm atmak için bölüm uzunluklarını biraz daha kısaltma kararı aldım. Ha ama belli de olmaz benim ne yapacağım. En azından özel günlerde böyle uzunca bölümler yazarım. Kıps ;)

Herkese iyi günler dilerimm <3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 16 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

The Boy Who Chooses Love || Feltcliffe -ASKIDA-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin