Herkese merhabaa, şu an aşırı heyecanlıyım çünkü sizlerle ilk bölümü paylaşmak için bu sefer bu satırları yazıyorum.
Ve hayatıma severek aldığım insanları umuyorum ki sizde seversiniz.
Ben ilk bölümden uzatmak istemiyorum sadece sizleri çok sevdiğimi söyleyerek ilk bölümle baş başa bırakıyorum. İyi okumalar ♥
☺☻☺☻☺☻
Zaman hızla gelip geçer, göz açıp kapayana kadar bir ömrün nasıl bittiği anlaşılmaz bile. Yaptığınız hatalar, yaşadığınız mutlu anılar, kurduğunuz hayaller geriye baktığınızda görünen şeylerden sadece birkaçıdır.
Fakat hissettiğiniz acılar asla geride kalmaz, tam kalbinizin ortasına yuvasını yapar, siz her mutlu olmaya çalıştığınızda boğazınıza kadar atılan düğümü hissettirir ve ayağınıza prangaları bağlayıp zamanını bekler.
Onun lügatında kaç yıl geçtiğinin bir tabiri yoktur.
Ama terslikte odur ya bir kere acı çektiniz bu yetmez sanki, bir daha mutlu olmak istersiniz bir kez daha prangalar bağlanır, bir kez daha bir kez daha derken bir bakmışsınız esir düşmüşsünüz kendi benliğinizde.
Çok savaşlar verildi bu uğurda, çok yenilgiler yaşandı. Ama en kötüsü de yaşadığın acıyı hissederken geçmişini bilmemek, ne için kalbinin ortasının yangın yeri olduğunu hatırlayamamak...
Bunları sessiz sedasız içinde yaşayanlardan biridir Melodi. Aynaya her baktığında fersiz mavi gözlerini, solgun sarı saçlarını, çökmüş göz altlarını görmek artık bıkkınlık veriyordu ona.
Tam 8 yıl önce bir kaza geçirmişti ve hafızasını kaybetmişti çaresiz genç kadın. Kazadan önceki hayatı büyük bir boşluktu zihninin kuytu duvarlarında.
Babası her ne kadar nasıl biri olduğunu, nelerle uğraştığını anlatsa da asla yeterli gelmiyordu. Çünkü eksik bir şeyler vardı hem de çok eksik. Ve bu bilinmezlikler ona büyük kabuslar bırakıyordu her defasında. Birçok psikiyatra götürmüştü babası ama çözüm yolu yoktu maalesef, yani en azından doktorlar öyle söylüyordu. Babası çok çabuk pes etmişti doktorların söyledikleri yüzünden ama Melodi kötü şeyler seziyordu içinde bir yerlerde.
Babasını seviyordu, tüm bu yıllar boyunca yetişkin bir kadın olsa bile tabiri caizse el bebek gül bebek bakmıştı kızına. Kazayla birlikte Amerika'ya gitmişlerdi, tedavisi orada yapılıyordu.
Hayatın ona verdiği ceza ne kadar büyük olursa olsun bir kere güldüğünü hissetti, çünkü hatırlamasa bile doğuştan gelen koku yeteneğini ellerinden almamıştı bu karanlık geçmiş, sanki ona benliğini geri verecekmiş gibi.
Kaza sonrası kendini toparlayıp yarıda bırakmış olduğu ~babasının söylediklerine göre~ ziraat alanında devam etmiş, lisansla beraber parfüm eğitimi almıştı. Yıllar içerisinde New York'ta büyük başarılar elde etmişti, hatta Chanel'ın yeni çıkardığı parfümün içeriği için Melodi'ye danışılmıştı.
Gelecekten beklentileri arasında kendi markasını çıkarmak vardı, babasına izin vermiş olsa anında çıkarırdı biliyordu bunu fakat kendi emeğiyle her şeyi başarmak istiyordu. Bu düşünce benliğini hiç terk etmemiş, çünkü babası her lafın arasına bu cümleleri iliştirirdi.
İnsan hayatında gelecekten bir sürü beklentisi olur da işte bir 'da'sı vardı bu işlerin.
Faruk Bey yani Melodi'nin babası artık memlekete dönme zamanının geldiğini kızına söylediği zaman Melodi garip bir şekilde rahatlamış hissediyordu, sanki döndüğü zaman daha güçlü olacakmış gibi. Aklında planları vardı, oraya gittiğinde babasından gizli bir psikiyatrla görüşecekti. Aslında iyi birini bulmuştu bile, Beşiktaş'ta yeni kurulan atölyesine çok yakın gözüküyordu internetten baktığı zaman.
Türkiye'ye döndükleri zaman babası artık Edirne'de yeni aldığı çiftlikte yaşayacağını söylemişti. Orada Melodi'nin işi için tarlalar ve parfüm tesisleri yaptırmıştı bile fakat kızını kendi haline bırakmanın zamanı gelmişti, kafasını dinlesin diye Beşiktaş'ta da atölye yaptırmış oraya yakın bir yere evini hazırlatmıştı. Babasının bu çok ince fikirli halleri ne olursa olsun çok hoşuna gidiyordu.
Ve şimdi dönüş vaktiydi, küllerinden yeniden doğacak ve kendi benliğini yeniden bulmak için büyük savaşlar verecekti.
Genç kadın masmavi buğulu gözlerini yıllardır kaldığı odada son kez dolaştırıp eşyalarını çok önceden yerleştirdikleri araca, babasının yanına doğru gitmeye başladı. Ona göre ilk anılarını hep burada yaşamıştı, hiçbir şey hatırlayamadığı için ilk hayallerini de burada kurmuş varsayıyordu. Babasıyla beraber arka koltuğa yerleşince şoför aracı havalimanına sürmeye başlamıştı, kafasını babasının omzuna yaslamış bir şekilde güzel zamanlarının geçtiği bu ülkeye söyleyeceği son söz sadece 'hoşça kal' idi, ne bir fazlası ne de bir eksiği.
~
İşte sonunda buraların havasını yeniden soluyordu, yorgunlukla geçen seyahatle beraber gece 3'te çiftliğe geldiklerinde babası hemen odasına gitmişti, Melodi'nin odası çatı katının nerdeyse tamamını kaplıyordu ve mükemmel bir dizaynı vardı. Daha çok beyaz şarap ve dora renklerini barındırıyordu.
Direkt yatağa uzandı ve korkarak gözlerini kapattı, yeniden kabus görmek istemiyordu.
'Lütfen' dedi sesli bir şekilde ve yeniden 'lütfen' diye tekrarladı çaresizce.
Yatakta uzanmış bir şekilde şakaklarına doğru akan damlayla beraber 'artık hatırlamak istiyorum, lütfen, tüm kabuslarım bitsin, karanlıkta boğulmak istemiyorum' dedi dudaklarını zar zor açıp fısıltıyla.
Geçmişini anlatacak birinin olmaması çok kötüydü, babasına sormuyordu, hep geçiştirmesi, tatmin edici cevaplar vermemesi artık bunaltmıştı Melodiyi ve zamanla sormaktan vazgeçmişti.
Ama geçmişten bildiği bir şey vardı ve bu eskiden sevgilisi olduğuna ya da günü birlik bir ilişkiye işaretti, ilkini biriyle yaşamıştı. Peki kimdi o? Bunu bile hatırlayamamak kendini daha çok dipsiz kuyuya çekiyordu, gözlerini kapattı, boğazındaki düğümü yok saydı ve bıkkınca ağzından bir soluk verdi. 'Bir gün her şeyi hatırlayacağım, hem de her şeyi' deyip kendini kabuslu bir uykuya bıraktı ama çok büyük bir şey olmuştu. Gece sadece iki üç kere uyanıp geri uyumuştu, bu ilk defa oluyordu.
Yıllarca her gece en az on kere uyanıp azap içinde uykuya dalmayı bekliyordu genç kadın. Yakındı, çok yakın... Her şeyin açığa çıkacağı gün çok yakındı hem de.
☺☻☺☻☺☻
İlk bölümümüz değerlendirmelerinize açık olarak sizlerle buluştu, fikirlerinizi benimle paylaşırsanız şayet çok mutlu olurum.
Haftada bir benimle ve arkadaşlarımla buluşmak için sizi tam da buraya davet ediyorum.
☺☻
İlk bölümümüzde Melodi'mi tanıdınız, çoğunlukla onun hayatını tanıtmak üzere yazdım. Sonat Mete ile de yakında tanışacaksınız, hissediyorum ki o da sizinle tanışmayı çok istiyor.
Kendinize iyi bakın, hepinize bol sevgilerimi gönderiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeyen (Querencia)- Acı ve Tutku Serisi 1
General FictionGözlerin ruhumun güvende hissettiği tek eviydi, ta ki onu metanetsizlikle sınadığın güne kadar... ~~~~ Tutku... en çok istediği şeye sahip olmaya çalışırken kimi kırıp döktüğüne bakar mı sizce? Itriyatten gelen bu tutku, boyunlarını büken çaresizliğ...