3.Bölüm

32 7 0
                                    

Fark etmeden elini tutuyordum. Onun elini tutmak bana güç vermiş  gibi hissettiriyordu ama ben hâlâ  korkuyordum.

"Hadi canım hadi! Çekil daha kızı tanımıyorsun bile, ne bu Türk erkeği kahramanlığı? Korkup kaçacak mıyız?" dedi adam cebinden çakısını çıkartıp ona doğru sallarken. "Sakın." dedim sessizce elini daha sıkı tutarken. "Korkma." diye fısıldadı baş parmağı ile arkasından elimi okşarken. "Şimdi, kızın önünden çekilir misin yoksa bu çakı ile yüzünü dağıtayım mı?" dedi adam gülerek bir adım daha atarken.

"Kaşınıyorsun, yapma. Sen zararlı çıkarsın." dedi sessizce. Adam gülerek "ben mi? Elimde bir çakı var piçe bak hala kahramanlık yapıyor." dedi gülerek. O hiç bir şey söylemeden adama bakarken arkadaki adamlardan biri şok olmuş gibi onun beline bakıyordu. "Abi." dedi sessizce.

"Hemen mi? Biraz eğleneydik." dedi adam gülerek. Arkasındaki kolumdan tutup geriye çekti. "Abi silâhı var." dedi sessizce. Şok içinde ona baktım. Elinde çakısı olan adamın yüzü bir anda bembeyaz oldu. " Ne oldu? Şekil yapıyordun? Eğlenseydik biraz." dedi o sesi ile küfür edercesine.

"Abi yürü, seni sinirlendirmeye çalışıyor." dedi diğer tarafındaki korkuyla silâha bakarken. "Delikanlıysan, silâhı bırakır benimle yumruk yumruğa dövüşürsün!" diye bağırdı adam deli cesareti ile ona doğru bakarak. Onu sımsıkı tuttum. "Sakın." dedim sessizce.

"Ne oldu! Dövüşemez misin? Yemiyor mu yoksa!" diye bağırdı adam çakısını yola fırlatırken. "Yapma lütfen." dedim sessizce. "Geride dur." dedi ve beni arabanın arkasına iteledi. "Yapma!" dedim. Korkuyla bana bakıp arabanın arkasında egilmemi salladı. "Sakın çıkma, sakın." dedi. Korkuyla yutkundum, gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Silâhı aynı onun gibi yola attı.

Hıçkırığım korkudan dudaklarımın arkasından dökülürken diğer iki adamda geriye doğru adım attı. Onun adamq doğru bir adım attığı an suratına doğru ard arda yurmuk savurup yere düşmesini sağladı. Korkuyla kendimi tutamayıp ayağa kalktığım an o adamın karnına doğru tekme attı. Adam yola doğru düştü. Arabanın diğer tarafına geçip eğildim. O adamın karnına ard arda tekme savurdu. Kazandığını zannederek ayağa kalktığım an diğer iki adamdan birinin onun arkasından tuttuğu diğerinin ise karnına doğru yumruk savunduğunu gördüğüm an sanki bana vurulmuş gibi canım yandı.

"Durun!" diye bağırdığım korkuyla. Yerde yatan adam öksürerek düştüğü yerden doğruldu. O adamın kollarından çıkmak için debelenirken adam ona doğru bir adım attığı an o adamın yüzüne doğru sert bir tekme savurdu. Kimsenin bana bakmasını fırsattan istifade bilip gözlerimi silâha çevirdim.

Adam sinirle onun yüzüne yurmuk savurup karnına tekme attı. O acı içerisinde iki büklüm olurken silâha doğru koşturmaya başladım. Bir anda birinin saçımdan tutması ile yerimde durdum. Gözlerimden süzülen yaşlar ile nefes nefese başımı adama çevirdim. Ona baktım korkuyla. Bana bakacak halde bile değildi. "Kahramanın biraz meşgul şekerim. Biz ilgilenelim!" dedi adam saçımı daha çok çekerek. Acı ile bağırdığım an onum başının kalktığı ve bana baktığını hissettim.

"Bırakın lan kızı!" diye bağırıp ayağa kalkmaya çalıştığı an yine iki kolundan tuttu iki adamda. O an ona sinirle adamın bir yerine doğru dizimle sert bir tekme geçirdim. Adam acı ile yerde aynı o gibi iki büklüm olurken yerden silâhı aldım. Herkes bir anda panik olup bana baktı. Hiç acımadan silâhı doğrulttum üçüne doğru. "Bırak onu!" diye bağırdım sinirle. Korkuyla bana bakarken "size bırakın dedim!" diye bağırdım. Telaşla yerde iki büklüm eli ile bir yerine bastıran adama baktı. Aynı onu taklit edercesine "kahramanınız biraz meşgul! Ben ilgileneyim!" diye bağırdım ve tetiği çektim. Korkuyla onu bıraktılar.

Sinirle silâhı yerde yatan adama doğrultup karnına sertçe bir tekme geçirdim. Öksürerek eli ile karnına bastırdı. Önüme döndüm ve silâhı ikisine doğrultmaya devam ederken ona elimi uzattım. O elimi tutup ayağa kalktı. Silâhı ona uzattım. Beni arkasına sakladı ve silâhı ikisine doğrultarak sokağın köşesine geçtik. Silâhı beline yerleştirdi ve bana döndü. Sımsıkı tuttuğum elini bırakmayarak yüzüne baktım. "İyi misin? Çok kötü olmuş yüzün. Gel ben sana evde pansuman yapayım." dedim elinden çekiştirip.

"Gerek yok." dedi arkamdan. Ona döndüm ve yüzüne baktım. "Saçma sapan konuşma bayılacaksın şimdi yere. Hem ben biliyorum hemşirelik okudum." dedim ve apartmandan içeri soktum onu. Hiç bir şey söylemeden içeri girdi. Elini bırakıp kapıyı kapattım. Ayakkabılarımı çıkartıp içeri girdim. Ayakkabılarını çıkartmak için eğildiğinde ona engel oldum ve "dur, ben hallederim." dedim ve eğilip botlarının bağcıklarını çözüp ayağından çıkarttım yavaşça.

"En son sekiz yaşındaydım annem böyle güzel çıkartmıştı ayakkabılarımı." dedi sessizce. Gülümseyip içeri girip arkasından kapıyı kapattım. "Abla?" Mine'nin şok içindeki sesi kulaklarımda yankılanırken ona döndüm. " Mine, sağlık çantasını getir hemen salona." dedim ve önüme döndüm. Onun Siyah montunu çıkartmasına yardım edip astım.

"Mine ne bakıyorsun getirsene." dedim tekrardan arkamı dönüp. Ona şok içinde bakıyorken birkez daha söylemem ile ikimize baka baka tuvalete girdi.

Gülerek önüme döndüm ve onun kolundan tutup salondan içeri girdim. Yarı yolda bunun ne kadar saçma olduğunu düşünüp elimi kolundan çektim. "Çekme." dedi sessizce. Kaşlarımı çatıp ona döndüm. "Anlamadım?" dedim sessizce.

"Kolunu diyorum, çekme." dedi gözlerime bakıp. Yutkunup gözlerinin içine bakarken "başım dönüyor. Düşerim." diye devam ettirdi. Bir kez daha yutkunup yüzüne bakarken arkadan Mine'nin gelip "al abla." demesi ile gözlerimi gözlerinden çekip Mine'ye döndüm. "Ne? Neyi?" derken Mine kaşlarını çatıp sağlık kutusunu bana uzattı. "Ha." diye mırıldanıp önüme döndüğümde Umut çoktan koltuğa oturmuştu.

"Gel sende." dedim Mine'ye sessizce onun yanındaki sandalyeye otururken. Mine'de tam karşımızdaki koltuğa oturup şaşkınlıkla ikimize bakmaya devam ediyordu. Kutudan batikonu çıkarttım. Beze sürdüm ve kaşındaki, dudağındaki, yanağındaki, burnundaki yaraya doğru pansuman yapıp bant yapıştırdım. "Hah bitti." dedim sessizce.

Mine bizi izlerken koltukta uyuyakalmıştı. Onu kaldırmak için oturduğum yerden kalkarken o arkamdan, "Şey.." dedi. Başımı ona çevirdim. "Zeynep, ismim." dedim sessizce. Oturduğu yerden kalktı. Başımı kaldırıp ona bakıyorken konuşmaya başladı. "Sana bir şey yapmadılar değil mi? Sen iyisin... Zeynep..." dedi sessizce. Gözlerimi birkaç kez açıp kapattım ve başımı eğip tekrardan ona baktım. "İyiyim ben, merak etme." dedim sessizce. Gülümseyip "teşekkür ederim." dedi sessizce. Tebessüm edip yüzüne baktım. O da bana baktı.

Bir an aklıma Mine'nin gelmesi ile başımı eğip arkamı döndüm. "Mine, kalk hadi ablacım. Yatağına geç." dedim sessizce. Uykulu sesiyle oturduğu yerden kalkarken bana yaslandı. Beraber salondan çıkıp onu odasına götürdüm. Yatağına yatırdım ve üzerini örttüm. Odanın kapısını, ışığını kapatıp çıktım. Tekrardan salona girdiğimde ise o yoku.

Şaşkınlıkla etrafa bakındım ama yoktu. Mutfaktan içeri girip camdan başımı dışarı çıkarttım. Etrafta da yoktu. Gitmiş miydi yani? Anlamadan camı perdeyi geri kapattım ve salona geri girdim. Koltuğa oturdum ve sırtımı yaslayıp ellerime baktım.

Tuhaf bir gündü. Hatta ultra tuhaf bir gündü. Anneannem hayırlara çıksın derdi eskiden anlam veremediğimiz ya da kötü bir şey olduğunda. Hayırlara çıksın diyelim o zaman...

<><><>
Merhaba. Nasılsın güzel okurum? Bölümü beğendin mi? Beğendiysen görüşünü belirtmeyi unutma. Oyunu ve yorumu bekliyorum, görüşmek üzere.💕

Bu Yolun Sonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin