23.Bölüm

12 5 0
                                    

Delirmek üzereyim. Şuan ki durumuma bir ad bulabilsek bunun adı delirmek olur. Odasının önünde bir oraya bir buraya yürüyorum. İçeri giremiyorum, görmek istemiyorum o kapalı gözlerini. Görmek istemiyorum o halini. Çünkü eğer görürsem her gözlerine baktığımda aklıma o gördüğüm an gelecek. Korkudan aklımı kaçırdığım kapısında gözümü bir kez olsun kırpmadan beklememi hatırlayacağım. Aslında içimin ağladığını, cayır cayır yandığını ama dışımın buz gibi kaskatı duruşunu hatırlayacağım biliyorum.

Beyza'nın odanın kapısını kapatıp dışarı çıkması ile oturduğum yerden kalktım. Benimle birlikte Emir'de ayağa kalktı. "Nasıl?" diye sordum alacağım cevaba korkuyla. "Bilmiyorum. Uyuyor, iyi mi kötü mü anlamadım Umut." dedi mırıldanarak Emir'in yanına otururken. Ellerimle gözlerimi kaşıyıp başımı duvara yasladım.

"Babamlar geliyormuş Umut, haberin olsun. Mesaj attı." dedi Emir sessizce. Bir şey söylemeden gözlerime bastırarak kaldım. "Uf abi girmeyecek misin yanına?" dedi bir anda. Başımı kaldırıp ona döndüm. "Nasıl gireceğim Emir?" dedim. Sinirle ayağa kalktı. "Abi bak kapıyı açacaksın yanına oturacaksın elini tutacaksın saçını okşayacaksın! Bu kızın sana ihtiyacı var anlamıyor musun?" dedi.

"Nasıl anladın onu Emir? Kız uyuyor uyuyor. Daha farkında bile değil hiç bir şeyin dediğin şeye bak." dedim sinirle. Sinirle gülerek bana doğru bir adım attı. "Abi olsun o zaman! Git uyandır Zeynep Ben geldim de! Umut kardeşim bak anlıyorum kötüsün ama şuan senden daha kötü olan biri var içeride." dedi Emir. Beyza ayağa kalktı. "Emir, sakin olur musun lütfen. Biraz anlayışlı ol." dedi sessizce etrafa bakarak.

"Anlayışlı mı? Ya siz salak mısınız? Umut abi neden kızı sen kendin itmişsin de başını senin yüzünden vurmuş gibi davranıyorsun? Git. Git içeri, girmezsen ben tekme tokat dolacağım seni içeri yemin ederim." dedi. Beyza sinirle Emir'in çenesinden tutup kendine çevirdi. "Emir!" diye bağırdı. "Ne Beyza ne? Ne Emir!" dedi sinirle.

"Abi niye anlamıyorsun! Korkuyorum korkuyorum!" diye bağırdım gözlerinin içine bakıp sinirle. O an durdu ve bana baka kaldı. "Emir sakın ağzını açma ve yürü! Biraz hava almalısın bence!" dedi Beyza ve Emir'in kolundan tutup çekiştirmeye başladı. Arkalarından bakmak yerine diğer tarafa bakarken Zeynep'in doktorunu görmem ile ayağa fırladım.

"Umut bey mi? Sizinle konuşma fırsatı bulamadık. Ayla ben." dedi gülümseyerek. Zorla gülümseyerek başımı salladım. "Serumunu kontrol etmek için geldim. İçeri girmek ister misin?" diye sordu. Hiç bir şey söylemeden ona öylece bakıyorken "Gel gel utanma. Hem o seni duyabilir, en azından yanında olduğunu bilsin." dedi ve kapıyı açtı. Arkasından şaşkın şaşkın bakıyorken "E hadi!" dedi. Yüzüne bakmaya devam ederken kolumdan tutup beni kapıdan içeri soktu.

İşte o an görmekten korktuğumu gördüm. Zeynep bir eli serumla takılı bir eli karnının üstüne gözleri kapalı, bembeyaz dudakları ile karşımda uyuyordu. Ve hiç zannettiğim gibi huzurlu filanda değildi.

"Evet, bakalım. Serumunuza daha varmış." diye mırıldandı Ayla doktor. Gözlerimi üzerinden çekmeden Zeynep'e bakıyordum. Gözlerim dolmuştu. "Umut," bana seslenmesi ile gözlerimi Zeynep'ten ayırmadan "efendim." dedim sessizce.

"Biliyorum bilmek istemiyorsun ama Zeynep iyi. Hatta bu halini görmek bile istemiyorsun onu da biliyorum ama bilmelisin. Geldiğinde o kadar çok kanaması vardı ki gerçekten bir iç kanama geçirdiğini zannettim ama öyle bir şey yokmuş. Zeynep sandığından güçlü ve o iyi olacak. Hadi, gel otur yanına. Sana ihtiyacı var. Seninde ona." dedi omzumu sevip odadan çıkarken. Kapı kapandığı an yanağımdan bir damla yaş süzülüp yere düştü.

"Zeynep'im." dedim sessizce. Titreyen bacaklarım ile yanındaki koltuğa oturdum. Öylece ölü gibi yatıyordu karşımda. Zorla elimi kaldırdım ve elini avcumun içine aldım. "Özür dilerim." dedim sessizce elini koklayarak öperken. "Çok özür dilerim. Yanına olamadığım için, elini tutamadığım için. Seni gecenin bir saatinde dışarı çıkartacak kadar üzen şeyi benimle paylaşamadığın, yanında olamadığım için çok ama çok özür dilerim güzelim." dedim ve sandalyeyi yaklaştırdım.

Kulağımı kalbinin üstüne gelecek şekilde yerleştirdim ve boşta kalan kolumu beline sardım. Üzerinde serum olan elini okşayarak gözlerimi kapattım ve titrek bir nefes aldım.

"Özür dilerim." dedim son bir kez daha kulaklarımda atan kalbinin, nefes alışını duyarken.

Zeynep Acar

Gözlerimi araladığımda her taraf bir an için bulanıktı. Elimi kaldırdım ve gözlerimi ovuşturdum. Bembeyaz bir tavana bakıyorken göğsümde hissettiğim ağırlık ile başımı eğdim. Umut'u görmenin mutluluğu ile dolu gözlerimle tebessüm ettim.

Saçını sevdim ve başımı yaklaştırıp saçını koklayarak öptüm. Hastanedeydim ve güvendeydim. Bunun rahatlığı ile başımı tekrardan yastığa koyarken Umut'un yavaş yavaş uyanıp başını göğsümden kaldırması ile gözlerimi ona çevirdim.

Uyku mahmurluğu ile suratıma baktı. Gözlerini ovuşturdu ve tekrardan bana baktı. Gülümsedim ve serumlu tutan elini kavradım.

"Zeynep'im." dedi dolu gözleri ile bana bakıp. Gülümsedim ve diğer elimi havaya kaldırıp yanağına yasladım. "Umut'um." dedim sessizce. Gülümseyerek kollarını tekrardan belime sardı ve boynumu öptü. Gülümseyerek saçını okşadım. "Zeynep çok özür dilerim. Yanında olamadığım için özür dilerim. Affet beni, seni o halde yanlız bırakmamalıydım. Hepsi benim suçum çok üzgünüm çok özür dilerim." dedi sessizce.

"Senin suçun filan değil. Benim suçum. Sadece biraz hava almak istemiştim ama serserilerin o sokakta o anda bulabileceğini düşünmedim işte. Asıl ben özür dilerim." diye mırıldandım. Kaşlarını çatıp bana baktı. "Kimlerin?" dedi gözlerimin içine bakıp. Bir anda boş bulunup "Serse-" derken kendi sözümü kestim.

"Yani sen kendi başına yapmadın bunu öyle mi? Birisi sana yaptı bunu!" diye bağırdı. Elimle ağzına bastırdım. "Hayır aşkım hayır yanlış anladın. Sarhoşun teki karşıma cıktı. Yemin ederim bana dokunmadı bile, dokunmasın diye kaçarken takıldım düştüm ben. Kendim yüzümden yani Allah çarpsın!" dedim korkuyla.

"Zeynep bana bak gider kamera kayıtlarına filan bakarım! Doğruyu söyle bana!" dedi sinirle. Konuyu kapatmak için dudaklarımı büzdüm. "Bana niye bağırıyorsun ya Umut?" dedim sessizce. Bir anda dondu kaldı. Yedi galiba hihihi!

"Hem ben daha yeni uyandım. Biraz daha kokuna ihtiyacım var nereye gidiyorsun? Beni yanlız mı bırakacaksın?" dedim dudaklarımı büzerek. "Emir'e söylerim bende." dedi gözlerime bakarak. Sinirle elini tuttum. O an serum iğnesinin batması ile acıyla inledim ve elimi salladım. " Zeynep! İyi misin!" dedi korkuyla Umut.

Fırsat bu fırsat Zeynep! Dudaklarımı büküp ağlama sesi çıkartmaya başladım. "Değilim Umut! Beni yanlız bırakma! Sarıl bana!" dedim ve kollarını boynuma doladım. Sinirle kendini çekti. "Benim hassas noktalarımla oynuyorsun Zeynep Acar! Çok pis bozuşuruz!" dedi sinirle.

"Ya bağırma bana." dedim. Bu sefer gerçekten gerçekmiş gibi yapmıştım. Gözlerimi mutsuzca yere eğdim. "Uf iyi tamam, geldim." dedi ve sandalyesini yakmayıp başını göğsüme yasladı. Saçlarını sevip anlına bir öpücük kondurdum. "Bunu sonra konuşacağız." dedi sessizce.

"He he konuşuruz." diye mırıldandım. Başını kaldırıp kaşlarını çatarken bana baktı. "Ben bu anı daha önce de yaşamıştım gibi. Değil mi kuzum?" dedim va başını tutup göğsüme yasladım. Gülerek "gibi değil yaşadık Zeynep'im ondandir." diye mırıldandı.

<><><>
Selamm bölümü beğendiniz mi güzel okurlarım! Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum 🤎

Bu Yolun Sonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin