9.Bölüm

19 6 0
                                    

"Biraz daha iyi misin?" Umut'un sorusu ile başımı ona çevirdim. İyi geleceğini düşünerek yürümemizi önermişti. Bizde güzel sesiyle söylediği şarkının ardından dışarı çıkıp havada yağan kar ile yürümeye başladık. Gözlerine bakıp gülümsedim. " İyi olmalıyım. Değil mi?" dedim sessizce. Hafif bir tebessüm ile onaylarcasına başını salladı.

"Oturalım mı?" diye sordum bir anda başımı yere çevirip. Tek kaşını kaldırıp anlam veremeden yüzüme baktı. "Nereye?" diye sordu. Gülümseyerek kaldırımın ucuna oturdum. Arkamdan gülümseyerek yanıma oturdu. Ellerimi montunun cebine yerleştirip derin bir nefes aldım. "Bence kış mevsimlerin en güzeli." dedim sessizce. Başını bana çevirdi. "Niyeymiş o?" diye sordu.

Titrek bir nefes alıp konuşmaya başladım. "Yazın nadir yağmur yağar. Hava hep sıcaktır. İlkbaharda biraz daha yağmur yağar ama hava biraz daha az sıcaktır. Sonbaharda ise hep yağmur yağar. Hava resmen soğur. Ama kışın, yağmurda yağar. Karda yağar. Havanın tatlı küçük bir esintisi olur. Sokaklar güzel kokar. Şu siyah dünya temiz beyaz rengini döner." dedim sessizce. Gözlerimi Umut'un gözlerine çevirip derin bir nefes aldım.

"Zeynep, bir şiir kitabı gibisin. Seni her tanıdığım gün başka bir şiirini anlatıyorsun bana. Ve ben her seferinde şok oluyorum. Çünkü öylesine güzel şeyler söylüyorsun ki." dedi sessizce. İstemsizce dudağımın bir kenarı yukarı doğru kıvrılıyorken gülerek oturduğum yerden kalktım.

"Bak bakalım bu şiir kitabı aynı zamanda sinir bozucu olabiliyor mu!" dedim. Anlam veremeden arkamdan ayağa kalktığı sıra yerden biraz kar alıp ellerimle küre yaptım ve arkamı dönüp ona doğru fırlattım. Kar göğsünde parçalanırken tek kaşını kaldırıp bana baktı. " Bak sen! Bir savaş başlattın Zeynep!" dedi gülerek yere doğru eğilirken.

Gülerek sokağın başına doğru koşturmaya başlarken sırtımdan yediğim kar tanesi ile ona döndüm. Umut'a baktığım sıra suratıma doğru attığı kar topu ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Umut! Bittin sen! Bittin!" dedim ve yere ağzıma giren kara tükürürdüm. Yere eğilip elimle büyük bir kar küresi yaptım.

Başımı kaldırdığım an Umut'u göremem ile kaşlarım çatıldı. "Umut? Korktun mu!" dedim gülerek yavaş yavaş ilerlerken. "Sen de haklısın! Korkun Zeynep Acar'dan!" dedim. Hâlâ ses yoktu. Sokağın başına doğru yürüdüm. Tam iki tarafa dönüm olan bir sokağın ortasına girdim. Başımı sola doğru çevirdiğim an birinin arkamdan beni tutup duvara yaslaması ile korkuyla gözlerimi açtım. Umut gülerek bir eli belinde bir eli duvarda burnu burnuma yakın duruyordu. Korkuyla yutkundum.

Gözlerime doğru baktığı sıra gülerek elimdeki kar topunu suratına vurdum. Yere doğru ağzından içeri giren karı tükürürken bende arkasında gülmekten katılıyordum.

"Bak bak gülüyor birde!" dedi başını kaldırıp. Gülerek ona baktım ve sokağın ortasından koşmaya başladım. "Affet beni!" dedim gülerek. O da arkamdan gülerek koşturuyordu. "Bakarız ona Zeynep hanım!" dedi ve kolumdan tutup beni kendine çekti.

Göğsüne çarpıp geriye doğru geldim. Gözlerimin en içine bakıp gülümsedi. Gülümseyerek gözlerinin içine baktım. "Kahve?" dedim sessizce. Gözlerini devirip gülerek "olur! Olur!" dedi kolumu bırakıp. Gülümseyip geriye doğru bir adım attım.

Arkasından bir adım atarken arabanın üstünden biraz kar aldım. Arkasını dönüp bana baktığı sırada yüzüne doğru karı fırlattım ve gülerek koşturmaya başladım.

"Gel kız buraya! Bu sefer affetmek yok!" dedi gülerek arkamdan gelirken. Bende gülerek koşmaya devam ettim.

Size söylüyorum; bu akşam benim geçirdiğim en güzel günler listesine girdi. Hatta ilk üçe bile girer. Bu kadar güldüğümü, eğlendiğimi hatırlamıyorum bile. Hatırlamıyorum.

"Buyurun efendim." dedim gülümseyerek Umut'un önüne bir kupa kahveyi bırakırken. Başını camdan çekip bana döndü. "Teşekkür ederim, ellerine sağlık." dedi sessizce. Gülümseyip tam yanına oturdum. Ellerimin arasına kahveyi aldım. "Afiyet olsun." diye mırıldandım sessizce.

"Zeynep," ismimi söylemesi ile gözlerimi gözlerine çevirdim. Ne çok yakışıyordu adım ağzına. "Sana bir şey sorabilir miyim yanlış anlamazsan." dedi meraklı gozleriyle. Gülümseyip  "sorabilirsin tabi." dedim sessizce. Yutkunup dizlerini bana döndürdü. Sandalyede yan oturuyordu. "Neydi o? Ne yaşandı az önce. Sen o sözleri okudunda bu kadar kötü yaptı seni." dedi sessizce. Gözlerimi korkarak yere eğdim ve önüme döndüm. "Tamam tamam. Çok saçma oldu. Sormadım say." dedi ve önüne döndü.

"Aslında hayır. Önemli değil yani." dedim başımı ona çevirip. Gözlerini gözlerime çevirdi. "Dört sene önce. Bir kaza oldu. Baya baya kötü bir kaza oldu. Bir kış gecesi biz hepimiz birlikte yani annem, babam, Mine ve ben beraber Bolu Abant'a tatile gidiyorduk. Radyoya Bir Başka Sevgiliyi çalıyordu. O kadar eğleniyorduk ki. O gece hem en güzel hem de en kötü gecemdi benim. Babam anlamadı, araba çarptı. Biz uçurumdan aşağı yuvarlandık. Mine ve bende pek bir şey yoktu ama annem ve babam..." dedim ve sustum. Umut da aynı benim gibi sustu. "Biliyor musun Zeynep ben de annemi kaybettim." dedi sessizce. Başımı kaldırıp ona baktım.

"B...ben çok üzüldüm." dedim sessizce. Başını yerden eğip gözlerime baktı. "Üzül diye değil, seni anlayabildiğimi söylemek için anlatıyorum." dedi sessizce. Gözümden bir damla yaş yanağımdan yere süzülürken gülümsedim. "Annem ile babam bir iş seyahatine gitmişti. Babamın işi uzadığı için annemde beni, Emir'i ve ablamı çok özlediği için bir uçağa binip gelecekti. Öyle de oldu zaten, o uçağa bindi. Ama bir daha çıkamadı o uçaktan Zeynep. Benim eskiden ellerim hep üşürdü, annem ellerimi elleri arasına alıp ısıtırdı. Ama o gitti...benim ellerimde ısınmadı. O gitti benim ellerim hep üşüdü." dedi dolu gözleriyle.

Derin bir nefes aldım ve burnumu çektim. Dizlerimi ona doğru çevirdim. Bir deli cesareti ile ellerini ellerimin arasına aldım. Şaşkınlıkla başını kaldırıp gözlerime baktı. Zorla gülümsedim ve gözlerine baktım.

"Belki annen gibi ellerini sımsıcak yapamam ama biraz ısıtabilirim. Tabi sende istersen." dedim sessizce. Dolu gözleri ile gülümseyip gözlerime baktı. Ellerini daha sıkı kavradım ve gülümseyerek gözlerine baktım. Ağzımı kendi ellerimin arasına getirdim ve Umut'un ellerine doğru nefesimi bıraktım. "Isındı mı?" diye sordum. Gözlerimin içine bakıp sessizce fısıldadı. "Sımsıcak oldu."

Bilsen nasıl üşüyorum.
Al şu ellerimi ısıt biraz.
Ya da al götür bu soğukları,
Bu yağmurları...
Görmüyor musun beni öldürecekler artık ?
Beni öldürecekler diyorum sana.
Geçmiş gelecek bütün yıllarım,
Bütün umutlarım senin olsun al.
Beni bu karanlık denizlerde bırakma...

Ümit Yaşar Oğuzcan

<><><>
Bir önceki bölüm birde bu bölüm. Cidden kalbim yerinden çıkıp gidecek. Bölümü beğendiniz mi? Yıldıza tıklayıp oylamayı ve görüşünüzü belirtmek için yorum yapmayı unutmayın. Desteklerinizi bekliyorum güzel okurlarım🕊

Bu Yolun Sonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin