CEHENNEM

356 35 4
                                    

Yaşanan bu tüm olayların gecesi Taehyung'u yanıma çağırıp olanları anlattım. En az bizim kadar o da şaşkın gözüküyordu. Çünkü bilindiği üzere sadece iki grup ve iki kanat vardı. Melekler ve şeytan. Beyaz kanat ve siyah kanat. Fakat şuan Jimin her iki kanat rengine de sahipti. Normal şartlarda bir melek benimle birlikte olsaydı cennetten kovulur ve kanatlarını kaybederdi. Ama bu tamamen bambaşkaydı. Ellerim Jimin'in saçlarını buldu.

"Nasıl hissediyorsun?"

Sesinin titrememesi için kendini zorluyordu.

"Bana çok yabancı şeyler bunlar. Alışamadım daha ve bu durum beni zorluyor"

Elleri ile dizlerini sarmıştı. Ufak bir toptan bir farkı yoktu şuan. Taehyung lafa girdi.

"Gidiyoruz o zaman"

Başımı sallarken Jimin'i ayağa kaldırdım. Ardından kucağıma alırken cevapladım Taehyung'u.

"Gidiyoruz"

Camdan dışarı çıktığımızda hızın etkisiyle suratıma vuran soğuk havayı derince içime çektim. Bakışlarım Jimin'i bulmuşken gözleri kapalı bir şekilde sıkıca tutunuyordu bana.

"İyi misin?"

Gözlerini yavaşça aralarken konuştu.

"Sanırım, ben bilmiyorum"

Yeteri kadar yükseldikten sonra bir ışık patlaması yaşandı. Ayaklarım yavaşça zemini bulurken Taehyung yere inmemişti.

"Yere basıp tutuşmak istemiyorum"

Cehennem çok sıcak bir yerdi. Yapım gereği buraya çoktan uyum sağlamıştım. Çıplak ayaklarım zeminde rahatça hareket ediyordu.

"Şimdi seni yere indiriyorum"

Başını salladı sadece. Zayıf bedenini yavaşça yere bıraktım. İlk önce parmak uçlarını bastı. Sonra ise tamamen birleşti ayakları yer ile. Biraz hareket ettikten sonra bağırarak kucağıma tırmandı. Taehyung endişeyle bakıyordu ona.

"Jimin ne oldu, ne hissettin?"

Gözleri dolmuşken konuştu.

"Ayaklarım biraz yandı ama onlar çok rahatsız edici"

Taehyung Jimin'i üzerimden alırken söylendi.

"Kimler rahatsız edici. Tanrım"

Taehyung'un boynuna o kadar sıkı sarılmıştı ki şaşırmadan edemedim.

"Onları görmüyor musunuz?"

Etrafa bakındığımda iblislerin yanıma geldiğini fark ettim. Lisa uzun çatallı dilini dışarı çıkartıp konuştu.

"Lordum. Siz buralara teşrif eder miydiniz?"

Alayla gülerken Taehyung'un yanına ilerledi.

"Süt bebek de gelmiş leziz"

Dudaklarını yalayıp Jimin'e ilerledi. Bu kız cidden sinir bozucuydu. Taehyung'a dokunamazlardı. Çünkü onları güzelliği ile büyülerdi. Eğer temas uzun sürerse karşı taraf acı içinde kıvranmaya başlardı. Jimin'e hızlıca dokunup çekti elini. Kaşları havalanırken Jimin'i kendine çekti.

"Nasıl bir varlık bu? Bir meleğin kucağında rahatça duruyorken nasıl olurda bir iblis ona dokunabiliyor?"

Çatallı dili ile Jimin'in suratını yaladı boydan boya.

"Beni yere indir"

Alayla gülümserken konuşmasına devam etti.

"Süt bebek iki. Tadına bakmak için sabırsızlanıyorum."

Dişlerini gösterip boynuna ilerlemişti ki büyük bir ışık saçıldı etrafa. O kadar parlaktı ki ben dahil kimse bakamıyordu. Parlak ışık yavaşça dağılırken ışık saçan bedene baktım. Jimin. O dönüşmüştü. Biri siyah diğeri beyaz olan ihtişamlı kanatları kabarmış ve iki yana açılarak tepeye yükselmişti. Kanatlarında altın sarısı detaylar vardı. Ve bir şeytanın aksine kırmızı boynuzları yoktu. Boynuzları altın sarısıydı.

"Pourquoi tu n'écoutes pas ce que je dis?"
(Neden söylediklerimi dinlemiyorsun?)

Sinirle konuştu.

"Pourquoi. Parler moi!"
(Neden. Konuş benimle!)

Fransızca konuşuyordu. Söyledikleri yankılanırken iblislerin tepkisine baktım. Başlarını eğmiş selam veriyorlardı. Yere iniş yaptığında gözlerine baktım. Kanatları yavaşça kaybolurken sersemledi biraz.

"Odama geçelim istersen"

Adımlarını bana yöneltip ince bedenini yapılı vücuduma sardı.

"Jungkook, cennette ne olacağına da bakmamız lazım"

Taehyung'un konuşmasıyla onu onayladım. Sadece Jimin'in konuşabileceği şekilde fısıldadım.

"Bebeğim biraz daha dayan olur mu?"

Boynumdan yayılan okyanus kokusunu içine çekti derince. Fark ettirmeden öptü orayı. Bedenini Taehyung'a çevirip konuştu.

"Tamam gidelim"

İblisler kendi aralarında konuşmaya başlarken bir ses yayıldı etrafa. Hepsi kulaklarını kapatıp yere çökerken Jimin'e baktım. Bir şeyler fısıldadıktan sonra herkes yok oldu etrafımızda. Cehenneme hükmediyordu. Bu hali bende oğluyla gurur duyan bir baba hissi oluşturdu. Kendi düşüncelerime gülüp ilerledim. Tekrardan Jimin'i kucağıma almışken Taehyung'u takip etmeye başladım. Cennete girdiğimde istemsizce Jimin'e daha sıkı tutunmuştum.

"Jungkook sorun yok. Yanındayım"

Hissedebiliyordu. Buradan kovulmuş ve asırlar sonra ilk defa Jimin için geliyordum. Cennette bulanan tüm melekler bana üzülerek bakarken sinirlenmemeye çalıştım. Jimin'i yavaşça yere bıraktım. Sakince ayakları yere basarken rahatsız gözükmüyordu. Az önce olduğu gibi parlak ışık yayılırken dönüşmüştü tekrardan. O kadar güzel gözüküyordu ki. Benim minik şeytanım.

"Burada da rahatça hareket edebiliyor"

Tanıdığım fakat adını hatırlamadığım bir kız Taehyung'a yaklaşırken konuştu.

"Bu kim efendim"

"O yarı melek yarı şeytan"

Etraftaki fısıldaşmalar büyürken kız tekrardan konuştu.

"Nasıl yani?"

Sinirle tısladım.

"Anlamayacak ne var. Hem cehenneme hem de cennete rrahatça girebiliyor."

Sakinlesmek adına Jimin'e cevirdim bakışlarımı. Dudakları kıpırdıyordu. Herkesin aynı anda ona selam vermesiyle kaşlarım daha da havalandı. Hem cennete hem de cehenneme hükmedebiliyordu.

"Jungkook. Odana gidebilir miyiz?"

Yere yığılmadan hemen önce yakaladık onu Taehyung'la. Endişeyle bana bakan kardeşime döndüm.

"Ilk olarak cehenneme sonra cennete geldi ve daha güçlerini ögrenmeden iki kere dönüştü. Buradaki herkesi etkisine aldı. Sadece yorulmuştur diye düşünüyorum"

Sıkıntıyla nefes verdi.

"Umarın kardeşim. Umarım"


Ooo Lunar hanım siz bu kurguyu hatırlarmıydınız ya.

● Bu kurguyla alakalı hiçbir fikrim yok önerilerinizi yorumlara bekliyorum. Ayrıca okunmalar o kadar düşük ki. Özellikle son bölüm...

● Ne zaman yb gelir bilmiyorum. Ama sonraki bölümlerde Jungkook cehennem fantezisi deneyecek diyebilirim. Upss spoi yediniz JDKDKFKSKDKDMMSDMD

LuciferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin