Bir ağıt ne kadar acı olabilirdi? Bir yürek kaç darbeyle başedebilirdi? Bir beden hangi yangına körükle gidebilirdi? Bir kadın kaç farklı yerden kanatılabilirdi? Yüreği acıyla harmanlanmış bir kadın Midyat'ın tozlanmış sokaklarında büyüyüp kaderin kirli oyunuyla karşı karşıya kalırken, yanında kendi doğurduğu bir evladı ve içinde büyütüğü onlarca umudu vardı. Heja, diline vurulan prangalar eşliğinde ona gelecek darbeyi beklemeye başladı. Suskundu evet ancak bir gün elbet dilindeki anahtarın kilidini bulup çözülen kelimler özgürlüğünü ilan edecekti. Bu sefer yanan değil yakan olacaktı. İşte bu da Heja Akcan'ın kanlı yeminiydi... Bölümden alıntı; "Neden bana; sen benim sığıntı yüreğimsin dedin?" Adam, Heja'nın sorusu karşısında derin bir nefes aldı. O cümleyi söylediği anı hatırladığında, içinde yine o tanıdık ağırlık belirdi. Gözleri bir an karısının yüzünden uzaklaştı, ama ona her zaman dürüst olmayı seçtiği için gerçeği saklamadı. "Çünkü... sen, o kadar güzelsin ki, sanki seninle olmaya hakkım yokmuş gibi hissettim," dedi, sesi hafifçe titrerken. "Senin varlığın kalbimde hep bir misafir gibiydi, ama aynı zamanda kalbimin en değerli köşesini seninle doldurmak istedim. Belki de seni kaybetme korkusu bu yüzden bu kadar ağır." Heja, kocasının bu içten itirafını dinlerken, gözlerinde biriken yaşlar artık tutamayacak kadar ağırlaştı. Göz kapaklarının altından süzülen bir damla, adamın elini sıcacık ıslattı. "Ama sen bana hep yettin," dedi Heja, hafif bir gülümsemeyle. "Sığınmak istediğim tek yer senin kalbindi, başka bir yere ihtiyacım olmadı. Ne kadar kırık dökük olduğunu hissetsen de... O yürek, bana her zaman yetti." Küfür, olumsuz içerik ve cinselik vardır. Ona göre okuyun...
33 parts