"Neden kaçmak istiyorsun Tunga'dan? O adam senin görevin ve ben senin ilk defa görevinden kaçmak istediğini görüyorum Yüzbaşı." dedi merak dolu bir sesle. Hiçbir şey söylemeden önümde duran uçsuz bucaksız, zifiri karanlık ormana baktım. Zaten ne söyleyebilirdim ki? "Aşkına karşılık vermez diye mi korkuyorsun?" dediğin de bakışlarım hızla Bahtiyar'a döndü. Gözlerinde herhangi bir alay ya da kınama yoktu. Hatta beni anlıyormuş gibi bakıyordu. "Bu yüzden mi kaçıp gitmek istiyorsun buradan, karşılıksız aşkın ızdırabını yaşamamak için mi?" Gözlerim öyle bir yanıyordu ki, biraz daha devam ederse ağlayacaktım. Bakışlarımı ondan çekmeden fısıldayarak konuştum. "Hayır, aksine aşkıma sevda ile karşılık verir diye korkuyorum." Bu gerçeği o kadar alçak sesle söylemiştim ki, kendi sesimi zar zor ayırt edebilmiştim. Asla inkâr edemeyeceğim bu gerçeği kendimden dahi sakınmak istedim, ben dahil kimse duymasın istedim. Çünkü bizden olmazdı, olmamalıydı. Ben vatanına aşık bir kadındım. O ise vatanına ihanet eden bir adam. Bizim bir yolumuz olamazdı, olmamalıydı ve olmayacaktı da. 𝙱𝚞 𝚑𝚒𝚔𝚊̂𝚢𝚎 𝚟𝚊𝚝𝚊𝚗ェ𝚗𝚊 𝚊𝚜̧ェ𝚔 𝚋𝚒𝚛 𝚔𝚊𝚍ェ𝚗 𝚟𝚎 𝚟𝚊𝚝𝚊𝚗ェ𝚗𝚊 𝚒𝚑𝚊𝚗𝚎𝚝 𝚎𝚝𝚖𝚎𝚔𝚕𝚎 𝚜𝚞𝚌̧𝚕𝚊𝚗𝚊𝚗 𝚋𝚒𝚛 𝚊𝚍𝚊𝚖ェ𝚗 𝚑𝚒𝚔𝚊̂𝚢𝚎𝚜𝚒 𓂀
5 parts