•17

2K 106 21
                                    

Arkadaşlar bu bölümü okuduktan sonra bölüm şarkısını sizin seçmenizi istiyorum. Çünkü açıkçası ben ne kadar düşünsem de bu bölüm için aklımdaki fikirlere uygun bir şarkı bulamadım. Bölüm sonunda yorum olarak yazarsanız çok sevinirim.

"Seni seviyorum Rüzgar." ve bana yaklaşarak yumuşak dudaklarını benim yaralı dudaklarıma bastırdı.

Dudakları dudaklarımdaydı ve hamle yapmadan öylece bekliyordu. Hareket ettirmemi beklediği dudaklarıma biraz daha bastırdı kendininkileri ama ben onun hareket ettirmesini istiyordum. İlk adımı atarak dudaklarımızı birleştirmişti ve devamı da ondan gelmeliydi. Galiba beklememi yanlış anlamıştı ve dudağımdaki baskısını yavaşça çekiyordu. Eğer istese dudaklarımızı bir anda ayırabilirdi fakat o ağır ağır çekmeyi tercih etmişti. Sanki bir daha dudaklarıma ulaşamayacak gibi, veda eder gibi; ya da dudaklarımı hareket ettirmem için son bir fırsat veriyor gibi.

Onun ayrılmasına izin vermeden ensesinden tuttum ve o da buna şaşırmış olacak ki dudaklarıma temas ettiğinden beri kapalı olan gözlerini açtı ve bakışları benimkilere değdi. Dudaklarım üzerinde onunkilerin hafif yukarı kıvrıldığını hissettim. Usulca gözlerini kapatarak beklemekte olduğum şeyi yaptı: Dudaklarını hareket ettirmeye başladı. Ben de hafifçe ona ayak uyduruyordum.

Öpüşlerimiz derinleşmişti. Park boş olduğundan çok rahattık. Boynundaki elimi aşağı indirdim, iki elimi de beline sabitleyerek kucağıma oturmasını sağladım. Nefessiz kalmıştık ve göğüslerimiz hızla inip kalkmaya başlamıştı. Dudaklarımızı istemeye istemeye ayırdım ama o bundan hiç memnun olmamış gibi gözüküyordu. Ben de memnun olmamıştım zaten. Dudağına küçük bir öpücük daha kondurup alnımı onunkine dayadım.

Artık ona bir karşılık vermenin zamanı gelmişti. "Ben de seni seviyorum Deniz, hem de aklının alamayacağı kadar."

***

Sonunda eve varabilmiştim. Deniz'le yaşadığımız o heyecan verici andan sonra biraz daha o pozisyonda oturup birbirimize sarılmıştık fakat oradan kalktıktan sonra Deniz benim dışımda her yere bakarken ve ben onunla eve yürümeyi teklif etmiştim. O da ağzında bir şeyler geveleyip kabul etmişti. Öpmeye başlarken hiç heyecanlanmamasına rağmen öyle davranması beni biraz güldürmüştü.

Evinin önünüze vardığımızda bana bakmadan görüşürüz deyip ilerlemeye başlamıştı. Arkasından bakarken bir andan bana dönerek hızlıca adımlayıp yanağımı öpmüştü ardından da var gücüyle koşarak apartmanın içine girmişti. Bense eve gelirken farkında olmadan üç kere yanlış sokaktan dönmüştüm böylece yolumu 15 dakika uzatmıştım. Kapıya gelince evde birilerinin olacağını bilerek zile basmıştım ve kapıyı Aras açmıştı. Hâlâ burada olmalarına şaşırmamıştım çünkü bunlar götünü koyunca tekrar kaldıramazlardı. İşte senelerdir beraber olunca istemesek de tanıyorduk şerefsizleri.

"Yüzündeki bu aptal sırıtış ne lan?"

"Yok bir şey."

"Yaa yeme beni Rüzgar."

"Bir içeri gireyim istersen. Evim falan ya hani..."

"İyi, gir bari."

"Sağ ol ya."

"Rüzgar mı geldi?" Toprak'ın bağırdığı sıra salona çoktan girmiştim.

"Aaa, Rüzgar gelmiş." Aras'a karşılık vermeden koltuğa bıraktım kendimi.

"Anlatacak mısın artık güzel kardeşim?"

"Anlatacağım." deyip teker teker yüzlerine baktım.

"Ne beklettin lan, seni mi bekleyeceğiz amına koyayım."

"Toprak sinirlenince çok ağzın bozuluyor bebeğim. Neyse çok önemli bir şey olmadı konuştuk biraz."

paperwhite | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin