Bölüm Şarkısı: Duncan Laurence-Arcade
Deniz
Toprak'tan dinlediklerimi düşünmek için çok zamana ihtiyacım yoktu çünkü bana düşünecek bir şey bırakmadan açık açık anlatmıştı. Bunun için bir ara ona teşekkür etmem gerekecekti sanırım. Toprak yanımdan ayrıldıktan sonra Ege'yle Kaan'ın yanına, yemekhaneye inmiştim. Rüzgar'ı masalarda göremeyince yemek sırasına baktım. Yemeğini alıyordu. Kafasını kaldırıp etrafına bakındı. Yanında Sarp vardı, demek ki Aras'ı arıyorlardı. Gözlerini yemekhanede gezdirirken gözleri birkaç saniyeliğine benimkilere değmişti ama o oyalanmadan etrafa bakmaya devam etti. Aras'ı bulup yanına oturdular.
"Ee senin bu fake hesaptan haber yok mu hala?" onlara anlatmamıştım hala ama ama sanırım zamanı gelmişti.
"Aslında o durumlar biraz karışık..."
"Ne gibi karışık?"
"Çok uzun konu. Akşam bize gelsenize. Konuşacak daha çok zamanımız olur hem sanırım daha rahat konuşurum."
"Tamamdır."
***
Son derse gelmiştik ve hala Rüzgar'la nasıl konuşabileceğimi düşünüyordum. Eğer Araslara benim yazdıklarımdan bahsettiyse onlar benim Rüzgar'la konuşmama izin vermez gibi hissediyordum ama sanırım bahsetmemişti çünkü öyle olsaydı son bir haftada sağ çıkamazdım. Aras ne kadar kavga etmeyen biri olsa bile konu içlerinden birine gelince işler farklı bir boyut alıyordu onun için. Ve gerçekten iyi vuruyordu. Çok iyi hem de.
Çıkış zili çaldığında hala kararsızdım. Ya gidip konuşacaktım ya da bir gün daha düşüncelerle boğulacaktım. Evet gidip konuşmam lazımdı.
"Gençler benim ufak bir işim var siz beni beklersiniz kapıda çok uzun sürmez."
"Tamam da nereye gidiyorsun onu söyle bari."
"Anlatırım sonra." umarım Rüzgar'a yetişebilirim. Merdivenlerden nasıl aşağı indiğimi hatırlamıyordum bile. Aceleyle sınıfına girdim ama çoktan çıkmıştı. Hızla bahçeye çıktım. Kapıdan yeni çıkıyordu.
"Rüzgar!" arkasını dönüp sesin geldiği yöne baktı. Ona doğru el sallayan beni görünce yürümeye devam etti.
"Rüzgar bekle beni!" bu sefer bana dönüp beklemeye başladı. Yaklaşınca ne oldu der gibi kafa salladı.
"Konuşmalıyız." daha önce bu kelimeyi kullanınca kötü şeyler olmuştu. Hem de iki kere...
"Yine mi?" dedi bıkkın bir şekilde.
"Bu sefer gerçekten konuşmalıyız." dedim elimle boynumu ovuştururken.
"Pekala. Konuşalım o zaman." dedi ve yanındakilere döndü. "Siz ilerleyin yetişirim ben." dedi ve konuşmaya başlamam için bana baktı.
"Evet, dinliyorum."
"Ben aslında... Özür dilemek istedim."
"Ne için?"
"Sana yazdığımdan dolayı."
"Yani?"
"Midemi bulandırmıyorsun Rüzgar."
"Pekala."
"Başka bir şey demeyecek misin?"
"Ne diyebilirim ki? Gelip özür diliyorsun ama ben fikrini neyin değiştirdiğini bilmiyorum. Vicdanını mı rahatlatmak istiyorsun yoksa pişmanlığından mı özür diliyorsun emin değilim."
"Ben isteyerek midemi bulandırdığını söylemedim Rüzgar. Sadece o an elim ayağıma karıştı ne yapacağımı bilemedim. Kendimi seninle konuşmaya veya seni dinlemeye hazır hissedemedim."
"Şu an düşüncelerini değiştiren ne peki?"
"Toprak'la konuştum bugün. Bana anlattı, her şeyi."
"Tabi ya. Beni dinlemek istediğini düşünmem saçmaydı zaten. Her zamanki gibi kandırmışım kendimi ama ne bileyim belki gerçekten kendini beni dinlemeye hazır hissedersin sanmıştım." ne diyeceğimi bilemiyordum çünkü haklıydı. Toprak anlatmasaydı belki bir daha asla onunla konuşamayacaktım.
Rüzgar
Gerçekten beni dinleyeceğine inanmıştım ve bu bana kendimi çok salak hissettirmişti. Toprak anlatmamış olsaydı şu an bu durumda olmazdık ama ona da kızamıyordum çünkü her ne kadar yapmaması gerekse de benim için yapmıştı ne yaptıysa. Deniz'i daha fazla dinleyemeyeceğim için arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Kolumdan tutup beni kendine çevirdi.
"Bu kadar mı? Bana söylemek istediğin bir şeyler yok mu?"
"Yok Deniz. Sana hiçbir şey söylemek istemiyorum. Şimdi izin verirsen gideceğim."
"Vermiyorum izin falan. Buraya gelip seninle konuşmak benim için bu kadar zorken arkanı dönüp gitmene izin veremem. İster say, ister söv ama arkanı dönüp gitme."
"Sanırım Toprak sana her şeyi anlatmış. Değil mi?"
"Evet, anlattı."
"O zaman burada durup seninle konuşmamın ne kadar zor olduğunu az çok biliyorsundur." belki biraz alttan alsam işleri rayına sokabilirdik ama bu içinde bulunduğumuz durumda benim için çok zordu. Sakinleşmem lazımdı, bazı şeyler düşünmem ve aklımda tartmam gerekiyordu. Yoksa yapacaklarımdan veya söyleyeceklerimden pişman olabilirdim. Kolumu tuttuğu elini hala çekmemişti. Bakışlarımı eline yöneltince çekmesi gerektiğini anladı böylece arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım.
"Sana zaman vereceğim Rüzgar." duraksadım. "Düşünmek istiyorsun bunu biliyorum ve anlayış göstereceğim ama düşünürken şunu unutma," o da biraz duraksadı "seni hala seviyorum."
******
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paperwhite | bxb
Novela Juvenilnakrargzr: Demek minik bebeğimiz omzuna nergis dövmesi yaptırmış. denizzsayman: Minik? denizzsayman: Bebeğimiz? nakrargzr: Aa özür dilerim yanlış yazmışım. denizzsayman: Önemli değil. nakrargzr: Bebeğim diyecektim. :)