Bölüm Şarkısı: Ruelle-War of Hearts
Boş bir hafta geçiriyordum ama kimse anlamasın diye surat da asamıyordum. Doğru düzgün depresyona bile giremiyoruz vay anasını ya. Özellikle Toprak'ın anlamamasına dikkat etmem gerekiyordu çünkü o en ufak şeyde bir sorunum olduğunu anlardı. Hem aynı evde olmamız hem de aynı okulda olmamız çok büyük dezavantajdı ve artık numara yapmaktan yorulmuştum. İlk gün çok zor olmamıştı Aras'a, Sarp'a ve Toprak'a karşı oynamak çünkü cuma gününe denk gelmişti ve ben hafta sonu boyu toparlanacak vaktim olur diye kendimi avutmuşum ama toparlanamamıştım. Umduğumdan daha kötü geçiriyordum gecelerimi, onu düşünmeden zamanım geçmediği için.
"Girebilir miyim Rüzgar?" ne zaman kapıyı açtığını bilmediğim Toprak merakla bana bakıyordu.
"Genelde sormadan girersin, ne oldu?"
"Sanırım konuşmamız gerekiyor."
"Tamam, konuşalım. Ne hakkında?"
"Rüzgar..."
"Efendim yavrum?" biz bizeyken ona böyle seslenmemi çok severdi.
"O seni çok üzüyor Rüzgar. Sense her gün bizim yanımıza gelip gülümsüyorsun, mutlu gibi yapıyorsun. Sarp ve Aras anlamaz belki ama benim bu numaraları yemeyeceğimi biliyor olman lazım."
"Biliyorum zaten ama..."
"Aması ne Rüzgar? Bak böyle şeyleri bize anlatamayacaksan kime anlatacaksın. Ben senin ikizinim, onlar senin en yakınların. Mesajları okumayı birçok kez aklımdan geçirdim. Ama doğrusunun senin göstermen veya anlatman olduğunu düşündüm."
"Mesajları sana gösteremem Toprak."
"Neden?"
"Bir nedeni yok, sadece... İstemiyorum."
"Er ya da geç öğreneceğimi biliyorsun."
"Evet biliyorum. Umarım çok geç öğrenirsin. Uyuyacağım ben. Sen de geç olmadan yat. Yarın sınavın var."
"Tamam, iyi geceler." arkasını dönüp yataktan kalktı.
"İyi geceler."
***
Genç kız ikizi için ölümüne endişeleniyordu. Fiziksel ya da duygusal yaralandığını bilmesi hep onun da canını yakardı. Yaralanmasına rağmen acısını içinde tutması ise daha da acıtıyordu onun içini. Canında can gidiyordu adeta.
Okumadığını söylemişti mesajları ama elbet okumuştu. Onun bu durumda olmasının nedeni olan cümleyi görünce boğazı düğümlenmişti. Kızmıştı Deniz'e, kırılmıştı Deniz'e, suçlamıştı onu çok. Ama nedenini öğrenmeden onunla konuşmak veya suçlamak kendisini de Deniz kadar suçlu durumuna düşürecekti.
Öte yandan Deniz'e de hak verilmesi gerekiyordu çünkü o da her şeyden habersizdi. Fakat en azından gerçekleri öğrenebileceği bir fırsat geçmişti eline, o ise elinin tersiyle itmişti bu fırsatı. Kendince kaçıyordu gerçeklerinden. Canını acıtıp acımayacağından emin değildi sadece ya acıtırsa düşüncesini silemiyordu aklından.
***
"Rüzgar kalktın mı?"
"Kalktım, üstümü giyiniyorum." Toprak'tan cevap gelmemişti. Yaklaşık yarım saat uyanmam için bir yerlerini yırtmıştı. Ben de en sonunda sesine dayanamayarak kalmıştım. Bu okul kıyafeti mevzusu bir yandan iyiydi sonuçta her gün ne giysem diye düşünmüyordun ama şu poşet gibi sweatshirt beni öldürüyordu. Paramı çöpe atıyor gibi hissediyordum.
"Ya Rüzgar bir sweat bir pantolon giyeceksin amma oyalandın. Ne yapıyorsun o odada bu kadar anlamıyorum ki." sanırım artık çıkmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paperwhite | bxb
Novela Juvenilnakrargzr: Demek minik bebeğimiz omzuna nergis dövmesi yaptırmış. denizzsayman: Minik? denizzsayman: Bebeğimiz? nakrargzr: Aa özür dilerim yanlış yazmışım. denizzsayman: Önemli değil. nakrargzr: Bebeğim diyecektim. :)