Medya, Doğan.
Kontrol etmeden atıyorum, hatam varsa üzgünüm.
~
Okul'un bittiğini duyuran zil sesi sonunda çalmaya başladığında içinden ufak bir sevinç çığlığı attı Doğan. Uyumaktan dolayı kısılıp şişen gözlerini ovalarken, yerinde sakince gerilip adımlarını askılığa yöneltti.
Montunu kulaklığına zarar vermemek adına dikkatlice üzerine geçirdi ve havanın durumuna bakmak için biraz ilerleyerek cama çevirdi gözlerini. Sınıf o kadar hızlı boşalmıştı ki, tek tük onun gibi yavaş hareket eden bir kaç öğrenci kalmıştı yalnızca. Burun kıvırıp şiddetli bir şekilde yağan yağmuru izledi bir süre. Ardından montunun beyaz yünlü şapkasını sıkıca kafasına geçirdi.
Çantasını toparlayıp tek omzuna astı ve okuduğu kitaba bir bakış atıp montunun içine sıkıştırdı. Çantası su geçirebilirdi ve bu kitaba zarar gelmesini istemiyordu. Montunun içinde daha güvenli olacağını düşünerek adımlarını sınıf kapısına çevirdi ve ellerini montunun ceplerini koyarak ilerlemeye devam etti.
Okul bahçesinde yürürken, diğer insanlara nazaran sakin ve yavaştı adımları. Yağmuru seviyordu, yağmur ona garip bir şekilde huzur veriyordu. Kıstığı gözleriyle anlamsızca kaçışan insanları izledi bir süre. Ardından dudaklarını büzerek ilerlemeye devam etti.
Alnına yapışan ıslak siyah saçlarını çekmek için uğraşmadı. Yağmur hızını biraz daha arttırırken acelesiz adımlarla ilerlemeye devam etti. Rıfkı ve ailesini merak ediyordu. Onlara yeterince sıcak bir yuva yapmıştı ancak içinde bir sıkıntı vardı yine de.
"Heyy! Dursana be, konuşmadığın gibi duymuyorsunda anlaşılan."
Arkasından gelen ses ile adımları yavaşlarken olduğu yerde durdu. Sinirle dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi ve bedenini arkaya çevirerek ona koşa koşa yetişmeye çalışan bedeni bekledi.
Aras, hızlı bir şekilde ona yetişmeye çalışıyordu. Bir kaç kere seslenmişti ancak çocuğun kulaklıktan müzik dinlediğini çok daha sonra hatırlamıştı. O kulaklığı alıp kaçırası vardı şuan, hem üşümüştü hem de yorulmuştu koşarken. Aşırı derecede kinlenmişti o eski, iğrenç kulaklığa.
Doğan, Aras'ın bedenini ifadesiz bir şekilde süzdü. Siyah montunun şapkası yoktu, o yüzden saçları ıslaktı ve perçemleri alnına gelişi güzel yapışmıştı. Soğuktan dolayı beyaz yanakları allaşmış, dolgun dudakları ıslak bir şekilde kıpkırmızı görünüyordu. Açık mavi gözleri sinirli ve huysuzca bakıyordu. Doğan içine titrek bir nefes çekti.
Ardından Aras'a gözlerini devirip adımlarını biraz daha hızlandırdı.
"Bekles- ahhh!!"
Aras'ın acı dolu sesiyle inlemesini duyduğunda Doğan'ın gözleri telaşla açıldı ve seri bir şekilde arkasına döndü. Korkuyla yutkunup yer de bir seksen uzananan bedeni görünce ne yapacağını şaşırarak hızla ona doğru ilerledi.
"Yavşak bağcık!"
Aras, ayakkabasının açılan ıslanmış bağcıklarına ağız dolusu küfürler ederken acıyan sağ dirseğini ovuşturmaya başladı. Doğan soğukkanlı bir şekilde iki kolunuda yavaşça kavradığında Aras irkilerek biraz geriye çekildi.
Doğan kaşlarını çatıp ona ters bir bakış attığında Aras dudaklarını büzerek burnunu kırıştırdı. Canı acıyordu. Kirpiklerine kadar giren saç tutamlarıda oldukça rahatsız ediciydi.
Kafasını yana eğip saçlardan kurtuldu ve acıyan dizi ile dirseğini umursamadan doğrulmaya çalıştı. Doğan'ın yardımına ihtiyacı yoktu, hem ondan yeterince korkuyordu zaten.
Şuan tek derdi, onu kandırıp telefonundan açtığı ses kaydına iki kelime etmesiydi.
Doğan kulaklıklarını kulağına biraz daha bastırdı ve Aras'ın geri çekilmesini umursamadan nazik bir şekilde kollarını tekrar kavradığında Aras bu sefer ses etmedi. Onu kaldırmasına izin verdi. Doğan Aras'ı yavaşça ayaklandırdı ve hasar kontrolü yapmak için gözlerini bedeninde hızla gezdirdi. Bir sorun olmadığını görünce tekrardan arkasına döndü.
Ama adımları artık hızlı değil, daha yavaştı.
Aras içinden bir şükür çekerek ona yetişti ve yanında ilerlemeye başladı. Doğan'dan ters bir bakış gelmemesiyle daha da cesaretlendi ve biraz daha yanaşarak kollarının temas etmesini sağladı. Bugün, onun buzdan duvarlarını ne yapıp edip yıkacaktı.
Etek ile kocaman okulu dolaşmamak için Doğan ne istiyorsa yapabilirdi. İçinden, iddiaya giren beynimin her bir kıvrımını teker teker inlete inlete sikeyim. Diye geçirdi ve kafasını dertli dertli iki yana salladı.
Doğan, Aras'a yandan bir bakış attı ve istifini bozmadan ilerlemeye devam ettı. Aras boğazını temizleyerek koluna sürtündüğünde kaşlarını çattı.
"Bak, benimle konuşmazsan gerçekten zor durumda kalacağım. Sadece iki kelime edeceksin, daha sonra zaten sikseler yanına yaklaşmam senin." Dedi hızlı ve kendinden emin bir şekilde konuşarak. Sızlayan dizini umursamamaya çalışıyordu bir yandan da.
Doğan ona cevap vermeden her zaman ki ara sokağa döndü ve Rıfkı'nın çekirdek ailesiyle yaşadığı yuvasına doğru ilerledi. Aras hâlâ yanında onu konuşması için ikna etmeye çalışıyordu.
"İstersen sülaleme söv, ama yeter ki iki kelime et."
Rıfkı'yı eline alıp ıslanmaması için sıkıca kavradı ve başının üzerini yavaşça okşadı Doğan. Aras ona şaşkın bir şekilde bakıyordu. Doğan'ın tamamen duygusuz ve havalı olmak için böyle artist tavırlar sergilediğini düşünüyordu. Ama bu görüntü, ona ön yargı ile yaklaştığını kanıtlıyordu.
Doğan aklına gelen şey ile içten bir şekilde gülümsedi ve Aras'a dönerek sıkıca tuttuğu Rıfkı'yı başının yanına doğru hafifçe kaldırdı. Şimdi minik kedi'nin bedeni, Aras'ın kafasının hemen yanındaydı.
Aras gözlerini irice açarak şaşkınlıkla Doğan'a bakarken, Doğan karşısında ki manzaranın tadını çıkarttı bir süre. İki çift açık mavi göz, gözlerine oldukça hoş bir görüntü sunmuştu.
Ardından Rıfkı'nın bedenini kucağına indirdi ve biraz daha okşadı beyaz yumuşak tüyleri. Ardından kafasına ufak bir öpücük kondurdu ve onun minik bedenine dikkat ederek yuvaya koydu. Ailesinide bir göz atıp onlarında başlarını okşadı ve son kez mama ile süt kabını kontrol etti. Bir sorun olmadığını görünce yavaşça ayaklandı.
Aras çoktan hapşırmaya başlamıştı. Doğan onun hasta olacağından emindi ve derin bir nefes alarak bakışlarını ifadesizleştirdi. Ardından ona ters bir bakış attı ve çenesinin ucuyla yolu işaret etti. Gitmesini istediğini belli etmişti.
"Çok inatçısın! Ben olsam şimdiye ırzıma geçmiştim küfürler ile. Yok abi, adamda tık yok ya!" Dedi sitem ederken. Doğan omuz silkti ve başını yere eğerek Aras'ı umursamadan evine doğru ilerlemeye başladı.
Köşeyi dönmeden önce son kez kontrol amaçlı arkasına döndü ve Aras'ın uzaklaşan adımları ile derin bir nefes alarak kulaklıklarını biraz daha kulağına bastırdı.