Medya, Aras'ın gözünün rengi jqkdlqmekwk ❤
~
"A-aras birisi gelebilir."
"Bir şey olmaz, kilitledim kapıyı."
"Emin mis- ahhh! Isırma."
"Özür dilerim, kendimi kaybettim bir an."
Aras gözlerine masum bir ifadeyle baktığında Doğan burnundan bir nefes vererek gözlerini kırpıştırdı ve sorun yok anlamında gülümsedi. Aras da ona gülümseyerek tekrardan dudaklarını çenesine kapattı.
Tamı tamına bir haftadır sürekli yaptıkları gibi, öğle arasında temizlik odasına gelmişlerdi.
Perdelerden dolayı hafif karanlık oda da, yalnızca ıslak öpüş sesleri yankılanıyordu. Dilini çıkartarak keskin çene hattından boylu boyunca sürdüğünde Doğan'ın dudaklarından kesik bir nefes kaçtı.
"Tenin çok güzel, yumuşak ve sıcak..."
Alt dudağına doğru fısıldadığında Doğan yutkunarak onu belinden biraz daha kendisine çekti. Başını geriye attığında yumuşak dudaklar boynuna inmişti şimdi.
Aras ağzının içinde anlamadığı kelimeler mırıldanarak boynunu iki dudağının arasına alıp emdiğinde Doğan yutkundu. Tek elini istemsizce çocuğun kalçasına atıp sıktığında Aras boynunun üzerinde boğuk bir şekilde inledi.
Doğan bu kısık ve derinden gelen sesi tekrar duymak isteyerek diğer elinide kalçasına attı. İki eliyle sert bir şekilde kalça yanaklarını sıkıp alt taraflarını birbirine sürttüğünde Aras "siktir.." diye mırıldanarak kafasını omzuna gömmüştü. Aldığı heyecanlı ve seri soluklar, zor durumda olduğunu gösteriyordu.
Tek elini kalçasından çekip Aras'ın çenesine sardı ve göz göze gelmelerini sağladı Doğan. Açık mavilere bir kaç saniye koyulaşmış gözleriyle bakıp dudaklarını oraya yönelttiğinde Aras hemen gözlerini kapattı. Doğan'ın dudakları kapalı göz kapaklarını derin bir nefes alarak öptüğünde bedeni titremişti. Dudaklarını teninde hissetmeyi seviyordu.
"Bana ne yaptın bilmiyorum ama aklımı başımdan alıyorsun. Mantıklı hareket edemiyorum." Doğan dudaklarına doğru konuştuğunda Aras istemsizce gülümsedi. Onu etkisi altına aldığını elbette biliyordu. Doğan'ın herkese karşı mesafeli ve soğuk olmasına karşı kendisine bu denli içten ve samimi yaklaşması egosunu ve gururunu oldukça okşuyordu Aras'ın.
Öyle ya, artık Aras'ın yanında kulaklıklarını takmıyordu Doğan...
Çünkü onun yanında yalnız ve kimsesiz hissetmiyordu. Gözlerine baktıkça içi huzurla doluyor, heyecanlı sesiyle ona bir şeyler anlattığı zaman mutlulukla gülümsüyordu. Bıraksalar onu saatlerce dinleyebilirdi. Bir nevi terapi gibiydi. Aras ve onun mavi gözleri, kendisine ilaç gibi geliyordu.
"Çıkalım artık, Yamaç'lar şüphelenmeye başladılar."
Aras'ın rahatsızca çıkan ses tonunu işittiğinde Doğan'ın da gülümseyen yüzü solmuştu. Hiç tereddüt etmeden yumuşak yanakları kavrayıp siyah parlak saç tutamlarının rastgele döküldüğü alnına koklayarak uzun bir öpücük kondurdu ve geri çekildi. Gözlerinin içine son kez bakıp kafasını olumlu anlamda salladığında Aras istemeye istemeye ondan ayrıldı.
Doğan, bakışlarını ve yüzünü ifadesizleştirerek cebine özenle yerleştirdiği kulaklıkları çıkararak tekrardan kulaklarına taktı. Aras'ın bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Elini uzatıp parmaklarını birbirine kenetlediğinde Aras ses etmedi.
El ele kapıya kadar ilerlediler. Aras anahtarı çıkardığında Doğan yüzüne eğilerek bir kaç saniye gözlerine baktı ve yamuk ağız sırıtarak saçlarını karıştırdı. Ardından elmacık kemiğinin üzerine çok hafif bir öpücük kondurdu. Aras'ın göz kapakları anında titreşirken, yüzü yumuşamıştı.