Meraba, sevişiyorlar 🙂🔫
~
"Parfümünün markası ne senin?"
"Aras ben parfüm kullanmıyorum."
"Siktir ordan, dikkatimi dağıtıyor uzak dur biraz benden."
Aras homurdanarak makarnayı süzme işine devam ederken Doğan kıkırdayarak arkasından beline sarıldı ve dudaklarını ensesine gömdü. Bir kaç küçük öpücük bırakıp kokusunu içine çekti. Ardından çenesini omzuna yaslayarak dudaklarını büzdü.
"Benimle ilgilen." Mızmız, ufak bir çocuk gibi konuştuğunda Aras istemsizce gülümseyerek kafasını geriye doğru, Doğan'ın omzuna yasladı. "Nasıl ilgileneyim mesela?" Muzip bir şekilde sorduğunda Doğan kıkırdadı.
"Sen gayet iyi biliyorsun." Kulağına doğru ılık nefesini üflediğinde Aras irkildi. Tencereyi kenara bırakıp ellerini Doğan'ın kollarına sardı ve yavaş bir şekilde yerinde sallandı. "Bana istediğim ilgiyi verecek misin?"
Aras kıkırdayarak kollarının arasından geriye doğru döndü ve gözlerini Doğan'ın gözlerine sabitledi. Kollarını boynuna doladı ve biraz daha yaklaşarak dudaklarına doğru nefesini bıraktı. "Sana istediğin ilgiyi vereceğim."
Bu söylediğiyle birlikte Doğan'ın dudaklarında memnun bir gülümseme belirdi ve eğilerek Aras'ın dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu. Ardından sinsi bir şekilde gülümseyerek belinden tuttuğu gibi havalandırdı bedenini. Tezgaha yavaşca oturttu.
Aras şaşkın bir şekilde açık mavilerini irileştirdiğinde, Doğan bacaklarını biraz aralayarak arasına girdi. İnce belini sıkıca sardığında Aras dudaklarını büzerek üstten ona bakıyordu, bir yandan da ensesinde ki yumuşak suç tutamlarıyla oynayarak bacaklarını iki yanda sallandırıyordu. Sanki salıncakta oturmuş ayaklarını sallıyor gibiydi.
Doğan yerinden biraz daha yükselerek Aras'ın dudaklarına uzandığında, Aras hemen kabul etti kırmızı ve dolgun dudakları. Ensesinde ki saçları hafifçe çekiştirdiğinde, Doğan'ın soluğu ağzının içine dolmuştu.
Mırıltılar çıkartarak üst dudağını dudaklarının arasına aldı ve diliyle üzerinden geçerek emmeye başladı. Doğan ellerini belinden çekip uyluklarına atmıştı o sıra. Yavaş bir şekilde okşamaya başlarken, bir yandan da alt dudağını dişleriyle çekiştirerek geçiş izni istiyordu.
Aras dudaklarını nefeslenmek için araladığında, Doğan buna fırsat vermeden hırçın bir şekilde ağzının içine dilini sokmuştu. Öpücüğü öncekiler gibi yumuşak değil, daha sert ve daha tutkuluydu.
Aras'ın ıslak dilini kendi diliyle kavrayıp birbirine doladı ve dudaklarının arasına alıp yavaşca emmeye başladı. Solukları hızlanmış, hareketleri sertleşmişti. Aras'ın boğazından kopup kendi ağzının içine dolan ince inleme Doğan'ı biraz daha delirtirken sızlanarak damağına dilini sürtmüştü. Aras'ın bacakları beline sıkı sıkıya dolanmıştı.
Ani bir hareketle bedenini kucakladı ve bir kaç adım geriye doğru çekildi. Nefes nefese dudaklarını ayırdığında Aras'ın baygın baygın ve arzu dolu bir şekilde bakan gözlerine dudaklarını yöneltti. Aras alıştığı durum karşısında ses etmeyerek gözlerini sıkıca yumduğunda, Doğan yumuşak bir şekilde kapalı göz kapaklarına dudaklarını bastırmıştı.
Dudaklarını gözlerinin altından elmacık kemiklerine, ordanda keskin çene hattına kadar sürdü ve burnunu bastırarak derince soludu. Hassas teni yumuşak ve sıcaktı, kokusu başını yeterince döndürüyordu. Odasına doğru bir yerlere çarpmamaya dikkat ederek ilerlemeye başladığında Aras yutkunmuştu.