Meraba, medya Aras'ın gözü 👀
Bu arada bu bölümü yazarken çok değişik duygular hissettim nedense, yorumlarınızı belirtirseniz sevinirim...~
"Senin sessizliğini anlamayan, muhtemelen senin sözlerinide anlamaz."
Gözleri, açık mavi renkli kulaklığın üzerinde dikkatli bir şekilde gezinirken, aklından geçen söz ile bir süre duraksadı. Düşünceleri beynini tamamen ele geçirirken, bir an- çok kısa bir an burada ne işi olduğunu sorguladı.
Sahiden, Aras onun sözlerini anlayabilir miydi?
Hayatını, geçmişini anlatacak kadar çok mu güveniyordu ona?
Bilmiyordu. Bildiği tek şey biraz daha yanında olup gözlerinden kendi yansımasını izlemek istemesiydi. Ya da biraz kokusunu içine çekebilir, kendisini güvende hissedebilirdi. Onunla konuşup içinin huzurla dolmasını sağlayabilirdi. Onu utandırabilir, utandırdıktan sonra da kızaran yumuşak yanaklarını keyifle seyredebilirdi.
Bunların hepsini istemsizce, hiç haberi bile olmadan yaptığının farkında bile değildi.
Bu kadar kısa bir süre içerisinde, içine nasıl böylesine işlemişti bu çocuk?
"Delikanlı, kulaklığı yedin bitirdin gözlerinle." Arkasından gelen hafif alaylı ses tonunu işittiğinde kulaklıkla olan bakışmasını sonlandırdı. Hafif kirli sakallı bir abi ona babacan bir tavırla gülümseyerek bakıyordu. Doğan mahçup bir şekilde elini ensesine attı ve orda ki saçlarıyla oynadı.
"Dalmışım abi, kusura bakma." Adam bir kahkaha patlatarak omzunu sıvazladı o sırada. "Ne kusuru evladım, çok beğenmiş gibi duruyorsun." Dedi gözleriyle kısa bir an bedenini süzerken. "Fiyatıda uygun senin için." Muhtemelen öğrenci olduğu için böyle bir şey söyleme gereği duymuştu.
Doğan, kulağının birinden düşen kulaklığa aldırmadan bakışlarını abi'den çekti ve kafasını olumlu anlamda salladı. "Alacağım abi." Kararlı bir ses tonuyla konuştuğunda adam kafasını sallayarak kasaya doğru ilerledi.
Uygun bir fiyata aldığı kulaklığa garip bakışlar atıp incelemeye başlarken mağazadan çıkmıştı. Gözleriyle etrafı tararken sırtını kirli duvara yaslamış olan Aras'a doğru ilermeye başladı. Dışarda beklemek istemişti onu.
"Gidelim." Soğuk bir ses tonuyla konuştuğunda Aras kafasını salladı ve peşinden ilerlemeye başladı. Nereye gittikleri hakkında bir fikri yoktu, Doğan da ona bir şey söylemiyordu.
Uzun bir yokuşu sessiz sessiz çıkarlarken, hava da yavaştan kararmıştı. "Bana bak, beni doksan sekiz yerimden bıçaklayıp, etlerimi aileme satarak para kazanmayı düşünmüyorsun değil mi?" Aras kuşkulu bir şekilde gözlerini kısarak sorduğunda Doğan istemsizce gülümseyerek sempatik bir bakış attı ona.
"Olamaz, yakalandım!" Dedi oyuncu bir tavırla konuşup yüzünü 'vah vah' ifadesiyle buruştururken. Aras kıkırdayarak omzuyla omzuna vurdu. Gülüşerek ilerlemeye devam ettiler.
Bir uçurum tepesine geldiklerinde Aras belli etmesede gerçekten korkmaya başlamıştı. Bu ucubenin sağı solu belli olmaz. Tedirgin bir şekilde konuşan iç sesine onay verdi. Hava da tam anlamıyla kararmıştı zaten, bu da biraz daha korkmasına sebep oluyordu Aras'ın.
Doğan onun tedirginliğini hissetmiş gibi gözlerini gözlerine sabitledi ve güven verircesine sıcacık gülümsedi. Okuldakilerin ondan çekinip korkması hoşuna giderken, bunu Aras yapınca bir miktar üzülüp kırılıyordu işte.
"Yemeyeceğim seni korkmana gerek yok, ayrıca benimle gelip her şeyi öğrenmek isteyen sendin." Alınmış gibi çıkan kısık sesiyle Aras derin bir nefes aldı. Onu kırdığını hissedebiliyordu.