-18- MEZARLIK

18.8K 1.2K 298
                                    

Meraba, yine duygusal bir bölüm oldu 😔🔫 bölüm sonunda ki notu okursanız sevinirimm

~

Gökyüzünden dökülen yağmur taneleri siyah parlak saçlarının arasına hiç durmadan ve hızını kesmeden hücum ederken, soğuktan kızaran burnunu çekerek derin bir nefes aldı Doğan.

Titreyen bedenini elini sıkı sıkıya tutan Aras'a doğru çevirince, dudaklarında hüzünlü bir gülümseme oluştu. Soğuktan ve yağmurdan dolayı beyaz teni kırmızılaşmış, mavileri fıldır fıldır etrafta dolaşıyordu. Şapkasını kapatmasına rağmen bir kaç ıslak tutam gelişi güzel alnına dökülmüştü. Yağmur suları yüzünden akıp boynuna kadar geliyordu. Üzerinde hem kendi montu, hem de Doğan'ın montu vardı ancak hâlâ deli gibi üşüyordu.

"Üşüyorsun." Doğan fısıldayarak konuştuğunda Aras açık mavilerini ona çevirdi. Dudaklarında hoş bir gülümseme yer edinirken, parmaklarını biraz daha sıkılaştırdı. "Evet ve muhtemelen hasta olacağım." Kıkırdayarak söylendiğinde Doğan eğilip minik burnunun ucundan öptü.

"Bunu yapmak zorunda değilsin, beni o halde görmeni istemiyorum." Dolan gözlerini Aras'ın gözlerinden ilk defa kaçırmıştı. İlk defa o gözlere bakmak istemiyordu, toprağın altında yatan bedenin gözleri, gözlerinin önüne gelirken Aras'ın gözleri yalnızca canını biraz daha fazla acıtıyordu o an.

"Doğan, bana bak." Aras diğer elinide Doğan'ın üşümüş eline atıp parmaklarını sımsıkı kenetlediğinde, Doğan istemsizce dudaklarını büzerek bakışlarını ona çevirmişti. "Her zaman yanında olacağımı biliyorsun. Bana izin ver sadece, izin ver ki kırıklarını toplayayım, seninle tamamen bir bütün olayım." Ardından gözlerinin için derince bakıp parmak uçlarında yükselerek dudaklarını birleştirmişti.

Doğan, ağzının içine kesik kesik soluklarını bırakırken Aras umursamadan dilini sürterek yavaşça dudaklarının arasından içeriye soktu. Sokak lambasının ışığından başka ışık yoktu o ortamda, sessizdi. Yalnızca ıslak öpüş sesleri yankılanıyordu. Ha, bir de yağmurun beton zemine düşerken çıkardığı tok ses, öpücük seslerine karışıyordu.

Hırçın değildi dudakları, birbirlerinin dudakları üzerinde gezinirken. Rahatlatmak istercesine huzur doluydu. Aras derin bir nefes alarak Doğan'ın kokusunu içine çekti ve dudaklarını ayırarak hemen dudağının kenarına bastırdı burnunu.

Hassas tenine ufak ufak öpücükler bıraktı. Kafasını geriye çekerek doğrulduğunda Doğan'ın buğulu gözleriyle karşılaşmıştı. İçten gelen bir gülümseme sundu ona, elmacık kemiklerinden yumuşak bir şekilde öptü. Güven verircesine gözlerinin içine baktı ve ellerinden tutup yavaş bir şekilde sürüklemeye başladı Doğan'ı.

Kendi montunuda Aras'a verdiği için iki katı fazla üşüyordu, ancak bu o an umrunda olan son şey bile değildi Doğan'ın.

Eski, koyu yeşil renkte ki demir kapıyı ittirdiklerinde çıkan cırtlak ses yüzünden aynı anda yüzlerini buruşturmuşlardı. Kulakları çınlamıştı adeta. Oldukça bakımsız ve eski bir kapıydı. Aras içeriye doğru bir adım attığında ayağına ve bacağına batan dikenler yüzünden dişlerini sıktı. Mezarlık terk edilmiş gibiydi sanki. Gece olduğundan dolayı sis oldukça yoğundu ve ara sıra tepelerinden geçen siyah renkte ki kuşlar ortamı biraz daha gerici yapıyordu. Bir korku filminin ortasında hissetmişti kendisini o an Aras.

Doğan onun korkusunu hissetmiş olacak ki baş parmağıyla elinin üzerini okşamaya başladı ve eğilerek şakaklarına uzun bir öpücük kondurdu. Aras alt dudağını dişleyerek ona biraz daha yanaştığında Doğan bir kaç küçük öpücük daha kondurup temiz kokusunu içine çekti ve geriye çekildi. Biraz daha rahatlamıştı.

DOĞAN (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin