734 106 435
                                    

Jungwoo'nun planı hazırdı. Üniversitenin internet sayfasında o hayalet çocuk hakkında az da olsa bilgi toplamıştı.

Öncelikle Doyoung dediklerinde oldukça haklıydı. Okulun hayaleti olarak geçen çocuk, kimse tarafından takılmıyordu. Öğretmenleri bile sürekli onun adını unutuyordu. Sınavlara girmek için giriyordu çocuk. Onunla karşılaşan ve yüzünü görmeyi başarabilen insan, bunu öyle çabuk unutuyordu ki neyi unuttuğunu da unutabiliyordu.

Evet, karışık ama gerçek.

Jungwoo ve üniversitedeki diğer herkesin bildiği bir şey varsa o da bu kapüşonlu çocuğun kendini unutturabilme gücü olduğuydu. Gerçi böyle bir güç yoktu elbette, yalnızca hayaletin bu tuhaf özelliğini isimlendirme ihtiyacı duymuşlardı.

Çünkü insan bilmediği şeyden korkar.

Jungwoo'nun yapabildiği tek şey yazılım değildi, teknolojiyi kullanmada gerçekten uzmandı. Bu yüzden hacklemeye karar vermişti hayaletin herhangi bir teknolojik eşyasını. Sonuçta illa bir telefonu olmalıydı, değil mi?

O çocuğun telefonunu bir kere görmüştü tekrar karşılaştıklarında -elbette yüzünü görememişti- ve bu da hackleme işlemine yardımcı olmuştu.

Şimdi evinde, odasındaydı, gece saat on ikiydi ve Jungwoo yalnız yaşıyordu. Muzlu sütünden bir yudum alıp bilgisayarının karşısına geçti.

Yaklaşık yarım saat sonra bir şeyler elde edebilmeye başlamıştı. Çocuğun adını öğreneceği sırada bilgisayar ekranının kararması garipti tabii.

"Hayda... Şarjı mı bitti acaba?"

Bilgisayarın şarjını takıp tekrar çalıştırmaya çalıştı cihazı ama hayır, olmuyordu. Belki de elektrikler kesilmişti. Kalkıp odasının ışığını yaktı, elektriklere veya sigortaya bir şey olmamıştı. Odasının ışığını kapatıp bilgisayarının başına geçti tekrar. Açma düğmesine defalarca basması veya sinirle bilgisayarı sarsması hiçbir işe yaramamıştı.

Siyah ekran öylece duruyordu.

"Offf! Açılsana be şapşal!"

Ding.

Bildirim sesi.

Jungwoo, telefonunun ekranının aydınlandığını gördüğünde kendini yatağına attı ve gelen mesaja baktı.

Bilinmeyen biri?

Olsun, bu Jungwoo'nun umrunda değildi. Şu an öyle sinirliydi ki kendisine yalnızca 'Huh?' yazan kişiye içini dökmeliydi. Mesajlara girdi ve internet ortamına gömüldü.

*

Bilinmeyen
Huh?

Kim Jungwoo
?

Bilinmeyen
Ne yapıyorsun?

Kim Jungwoo
Ne?
Sen kimsin?

Bilinmeyen
Oh, üzgünüm
Yanlış bildirim geldi sanırım

Kim Jungwoo
Galiba
Ama kimsin?

Bilinmeyen
Uu, beni böyle merak ediyorsun demek

Kim Jungwoo
Bak dostum, sinirliyim
Her an her şeye patlayabilirim
Ve kimsenin şakasına gelemem

Bilinmeyen
Şaka mı?

Kim Jungwoo
Dur
Bizim üniversiteden değil misin?

yedi renkli frezya // nct127 ✔️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin