Mark önüne bırakılan menüyü incelerken, kaşları şaşkınlıkla havalandı.
''Hyung sen bizi bu kadar pahalı bir yere getirmeye nasıl ikna oldun?"
Taeil hyung göz devirdi.
''Sorgulamayın, seçin bir şeyler.''
Önümdeki kırmızı renkli menüyü almış ben de ne sipariş verebilirim diye göz gezdirmiştim, fiyatlar gerçekten yüksekti.
''Ben balık istiyorum.'' diyerek menüyü kapattım. Jungwoo'da kafa sallarken, ''Ben de.'' demişti menüsünü bırakırken.
Garson yanımıza gelip bardaklarımızı şarapla doldururken, gözlerimi kısarak Taeil hyung'a baktım. Sanırım o beklediği terfiyi almıştı ve biz şu an onu kutluyorduk.
''Neye bakıyorsun Jaehyun?''
Taeil hyung'un yönelttiği soruyla kafamı iki yana salladım.
''Hiç terfi aldın da bize mi söylemiyorsun yoksa, onu düşünüyordum.''
Gülümsedi.
"Hyung cidden mi?" diye söylendi Mark. "Buraya bunu kutlamaya geldik fakat neden geldiğimizden haberimiz bile yok."
"Kutlama falan yok yalnızca içimden geldi."
Garson bardaklarımızı doldurduktan ve siparişlerimizi aldıktan sonra arkama yaslanmış telefonumu elime almıştım, bakalım Taeyong bugün ne paylaşmıştı?
Gözlerim ekrana sabitlenmiş Taeyong'un 20 dakika önce attığı fotoğrafta takılı kalmıştı birden. O popüler bir kpop yıldızıydı ve ben ona deli gibi hayrandım.
Fotoğrafın büyüsünden kurtulmak için kafamı iki yana salladım ve bakışlarımı telefondan çekerek etrafa bakındım fakat çaprazımızdaki masaya oturan kişi ile bir an nefessiz kaldığımı sandım.
"T- Taeyong?"
''Yine mi o çocuk?'' Mark kafasını iki yana sallarken bana umutsuz bakışlarını atmıştı fakat o gerçekten buradaydı.
''H-hayır Taeyong burada.''
İstemsizce işaret parmağım onu gösterirken çocuklarda gösterdiğim yere bakmıştı merakla.
''Bu senin hayranı olduğun adam değil mi?''
''E- evet.''
Dudaklarım şok sebebiyle saniyelerdir aralıktı ve vücudum istemsizce terlemişti, heyecan ve gerginlik duyguları tüm vücudumu sarmıştı saniyesinde. Afallamıştım.
''Taeyong gerçekten burada.''
Taeil Hyung tam ağzını açmış laf edecekken önüne konulan yemekle sözlerini yuttu.
Karnım, önüne konulan sıcak tabakla guruldarken benim düşünebildiğim tek şey Taeyong'du. Tüm güzelliğiyle orada oturuyordu. İmza gününde yakından görmüş olmama rağmen şu an burada çok daha can alıcı duruyordu. Sarı saçları yumuşacık gözüküyor ve parıldıyordu. Onlara dokunmak istiyordum, şimdi normalinden daha çok istiyordum onu.
''Hey dünyadan Jaehyun'a.''
Jungwoo elini suratıma doğru sallarken, gözlerimi nihayet Taeyong'un üzerinden çekebilmiştim.
''Jae ne bakıyorsun öyle git konuşsana.''
''B-ben mi?''
''Yok ben, tabi ki sen.''
Nasıl konuşacaktım ki? Burada bile elim ayağım birbirine girmişken yanına gidip konuşma düşüncesi tüylerimi diken diken ediyordu.
''Ben yapamam...'' demiştim üzgünce. "İmza gününde bile çok çekinmiştim burada tek başıma konuşamam onunla..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you are just a fan // jaeyong
FanfictionJaehyun'un, hayranı olduğu kişiye yazdığı şeyler bir gün o kişi tarafından okunursa ne olur? uke jaehyun ! seme taeyong ! #1 jaeyong ©jaeyongmylemondetox