0.5

850 96 112
                                        

Siktir, Mark'ın söylediği şeyle adeta kafamda şimşekler çakarken, Taeyong öfkeyle çattığı kaşlarını düzeltti.

''Neyden bahsettiğinizi anlamıyorum.''

Suratına sahte bir gülümseme yerleştirmiş, yanındaki sunucuya bakmıştı.

Mark'ın telefon bağlantısı kesilirken sunucu araya bir şarkı sokmuş Taeyong'da oturduğu yerden kalkmıştı.

''Ne yapacağım ben şimdi?''

Ellerim sıkıntıyla saçlarıma gitti. Oda da volta atarken Taeyong'un öfke dolu bakışları düşmüştü hatırıma. Alev saçan gözleri o an o kadar tehlikeli bakmıştı ki tüylerimi diken diken etmişti.

''İyi de Taeyong Mark'ı tanımıyor ki?''

Kendi kendime söylenerek kendimi telkin etmeye çalışıyordum. Taeyong gerçekten Mark'ı tanımıyordu. Onun benim arkadaşım olduğunu bilmiyordu bu yüzden içim biraz olsun rahatlamıştı fakat, ''Ya Mark'ı bulup onun peşini bırakmazlarsa?'' düşüncesi beynimde dolaşmaya başladı. "Ya benim yüzümden ona zarar gelirse?"

⸻ ♡ ⸻

İki saattir salonda volta atarak çocukların gelmesini bekliyordum. Bütün fanlar Mark'ın sorusunu konuşuyordu sabahtan beri. Taeyong'a hakaret ettiği için hepsi deliye dönmüştü. Stresten tüm tırnaklarımı kemirmiş saçlarımı çekiştirerek onlara işkence etmiştim ben de. Mark böyle bir hatayı nasıl yapabilmişti aklım almıyordu. Hayatını mı mahvetmek istiyordu Lee Taeyong'u kendine düşman ederek?

Ağrıyan bacaklarımı koltuğa bıraktığım sırada kapıdan gelen hareketlilikle bacaklarımın ağrısını göz ardı ederek hızla ayaklandım. Mark ve Jungwoo bir şeyler konuşarak içeri adımlamıştı, keyifleri yerinde gibi duruyordu.

''Selam Jaehyun.''

Nasıl bu kadar rahat olabilirdi? Ben burada kaç saattir stresten dört dönerken o nasıl bu kadar kaygısız durabilirdi?

''Mark-'' Sözüm çalan kapı ziliyle yarıda kesilirken, Taeil hyungun geldiğini düşünerek kapıyı açmış fakat gördüğüm görüntüyle hızla tekrar kapatmıştım. ''Siktir.'' Onun burada ne işi vardı?

''Ne oldu Jaehyun kim o?''

Mark kapıyı tekrar açarken gördüğü kişilerle kaşlarını çatmış, Taeyong'da öfkeden gözü dönmüş bir halde eve adımlamıştı.

''Mark hanginiz?''

''Taeyong lütfen...''

''Jaehyun çekil!''

Mark Taeyong'un bana bağırmasından sonra öfkeyle adımlarını onun önünde durdurdu.

''Mark benim ne olmuş?''

Taeyong kafasını arkaya atarak alaycı bir gülüş verdi Mark'a. ''Bu cesaretinin nereden geldiğini merak ediyorum doğrusu.''

''Senin şerefsizliğin nereden geliyorsa oradan.''

Dudaklarımdan ufak bir inilti kaçarken, Taeyong Mark'ın yakasına yapıştı öfke ile.

''Senin kiminle uğraştığından haberin var mı?''

Tam bir lise ergen kavgasının içinde gibi hissetmiştim kendimi...

''Popüler birisindir, bir sürü hayranın vardır, bok gibi paranın içinde yüzersin ama karakterin leş gibidir. Evet sen işte busun Lee Taeyong.''

Mark sinirle söylenmiş Taeyong'un, yakasındaki ellerini hışımla ittirmişti.

İçimdeki çığlık atma ve ağlama hissi had safhadaydı.

you are just a fan // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin