"Olur hadi çıkalım"
Hyunjin kapıya yönelip askılıktan montunu aldı. Bende minderimin yanındaki gitarı alıp kapıya yöneldim. Montumu giyip sırtıma gitarı astım. Çardaktan çıkıp yürümeye başladık. "Ee nerede konuşacağız" haklıydı, boş beleş yürümeyecektik sonuçta değil mi? "Pembe yapraklı ağaca gidelim" kafasıyla beni onayladı. Yönümüzü o tarafa çevirip yürüdük. Kısa yürüyüşümüzden sonra oraya vardık."Gel şurda kayalar var oraya oturalım" ağacın yanındaki kayalıkları işaret ettim. Oraya gidip oturduk. "Evet anlat bakalım. Ne konuşmak istiyorsun?" Şuan çok utanıyordum. Ya heyecanlanır da düzgün çalamazsam diyordum kendime.
"Şeyy aslında bir şey konuşmayacağım"
"Neden geldik o halde"
"B-ben......huh tamam bir dakika izin ver"
Gitarımı çantadan çıkartıp elime aldım. "Asıl vereceğim hediye buydu. Sana bir şarkı besteledim. Dinlemek ister misin?" Bir anda heyecanlanıp bana doğru dönerek oturdu "tabii, tabi ki isterim. Haydi başla!" ellerini sevinçle çırptı. Bu hali çok sevimliydi. "Tamam o halde, başlıyorum!" üzerimdeki gerginliği atarak şarkıyı çalıp söylemeye başladım. Arada kafamı kaldırıp ona bakıyordum. Tüm dikkati ile dinliyordu.
Şarkımı bitirip başımı kaldırdım. Yüzümü çevirip ona baktım. Sevinçle ellerini çırpıp bana sarıldı.
"Harikaydı! Bayıldım! Teşekkür ederim!"
"Buna çok sevindim. Beğenmeyeceksin diye korkuyordum"
"Ciddi olamazsın! Nasıl beğenmem. Çok güzeldi, şarkıyı bir yere kayıt ettin mi?"
"Evet kayıt ettim. Belleğimde var"
"Bana atar mısın? Cidden çok beğendim"
"Tabiki atarım."
Beğenmesine çok sevinmiştim. Sanki dünyalar benim olmuştu. Yüzündeki gülümseme çok güzeldi. Bir dakika ya ne diyorsun sen. Kendine gel Hwa! Gitarımı çantaya koyup kendime çeki düzen verdim. Hala kayanın üstünde oturuyorduk. Dizlerimi kendime doğru çekerek bacaklarımı sardım. "Üşüdün mü?" Biraz üşümüştüm ama şuan bu sorun değildi. "Hayır üşümedim. Sen üşüdün mü?" Kafamı dizlerime yatırıp ona bakmaya devam ettim. "Ben üşümedim ama sen yalan söylüyorsun." Bana daha da yaklaşıp elime dokundu
"hiii bak buz gibi olmuş ellerin. Hani üşümüyordun?"
"Çok ama çok az üşüyorum. Burdan gitmek istemiyorum"
"Peki tamam. Burdan gitmeyelim ama bir şartla"
"Söyle bakalım"
Arkama geçip oturdu. Paltosunun önünü açıp göğüsüne yaslanmamı sağladı. Bana sarılıp Paltosuyla ikimizide sıkıca sardı. Gerçekten çok güzel kokuyordu. Kokusu daha önce kokladığım hiç bir koku kadar güzel değildi.
"Eğer kalmak istiyorsan bu şekilde kalacağız, donmanı istemeyiz dimi?"
"Normalde itiraz ederim ama sıcacıksın."
Birbirimize kahkaha atıp durduk. Bana daha sıkı sarıldı ve gök yüzüne baktı. "Yıldızlara bak! Çok güzeller" kafamı kaldırıp üstümüzde parıldayan yıldız sürüsünde gözlerimi gezdirdim "woah! Cidden çok güzeller" hayran kala kala yıldızları seyrettim. Hyunjin sağ tarafımdan kafasını uzattı
"sana bir şey söyleyeceğim Hwayeong"
"Hımm söyle, seni dinliyorum"
"Şurdaki en güzel ve parlak yıldızı görüyor musun? Bak sol da olan"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE | Hyunjin
RomanceSen benim üzerime düşen en güzel kar tanesisin Hwayeong.. * * * * Hyunjin ve Hwayeong'un aşkını ele alan fanficiona hoş geldiniz sevgili okurlar