I

1K 68 162
                                    

Ne diyelim artık, imparatorumuz çok yaşasın!

Başını okuduğu yazıdan kaldırdı Akaashi. Konoha'nın son yazısı yine ironiler ve alaylarla doluydu.

Her zamanki gibi cesurca yönetime kafa tutuyor, lafını asla sakınmıyordu.

Sayfayı çevirdi yavaşça ve sıra kendi yazısına gelince sıkıntıyla yüzünü buruşturdu. Yazılarını okumayı sevmiyordu. Ne Konoha gibi güldürürken tokatlayan cümleler kurabiliyor ne de söylemek istediği şeyleri öz ve kısa bir şekilde yazabiliyordu.

Anlatmak istediği fikirlerini belirli imalarla gizliyor, sadece doğru insanların anlayabileceğini ümit ediyordu.

Konoha onun yazılarını insanı sorgulamaya teşvik ettiğini söyleyerek beğense de şu son yazısını Akaashi kendi bile beğenmemişti.

Normalde iktidar hakkında konuşurdu ancak bu seferkinde sadece savaşın doğru yol olmadığını yazacak kadar cesaret bulabilmişti içinde.

Kendi yazısını da cümleleri atlaya atlaya okumaya başladı. Bu yazıyı okusa acaba Konoha ne derdi diye düşündü üzüntüyle.

Kafasında Konoha'nın onu, "Kelimelerin biraz daha açık olabilir, fikirlerinden çok üstü kapalı bahsediyorsun, çekinmene gerek yok." diye cesaretlendirdiği bir senaryo kurmuş tekrar tekrar oynatırken suratını buruşturdu Akaashi.

Gerçekleşmeyecek şeyleri düşünmekten vazgeç diye azarladı kendini. Hatta direk düşünmekten vazgeç, ne zaman düşüncelerinle boğuşmaya başlasan her şeyi daha beter hale getiriyorsun.

"Hey hey!"

Sesle birlikte irkilerek önünde durmuş dikkatini çekmeye çalışan yabancıya baktı hemen. Öyle çok dalmıştı ki yazılara, onun gelip tepesinde dikildiğini fark etmemişti.

"Evet?" diye ne istediğini sordu yabancıya.

Elindeki kağıdı Akaashi'ye gösterdi genç adam. "Bu sayfa hangi gazeteden? Dün yerde buldum ve üstündeki yazıyı çok beğendim. Gazetenin tamamını okumak istiyorum."

Akaashi genç adamın uzattığı gazete sayfasına yakından baktı ve gazetelerinin üç hafta önceki sayısında çıkmış kendi yazısını görünce yine düşüncelerine kızdı. Konoha haklıydı, okuyanlar onun yazılarını beğeniyorlardı işte. Neden illa kendini yerme ihtiyacı duyuyordu ki?

"Şey, bu üç hafta öncenin sayısı ve maalesef şu an elimde yok." diye açıkladı sakince. "Bu haftanınkini vereyim mi?"

Omuzlarını silkip "Olur." dedi genç adam ve gazeteyi alıp parasını ödeyince Akaashi'nin gazete sattığı yerin karşısındaki banka oturup okumaya başladı.

Biraz onu izledi Akaashi. Gazeteye öyle dalmıştı ki o oturmadan önce bankta oturan kadını fark bile etmemiş, hemen yanına izin almadan oturmuştu.

Gerçi genç kadın pek de umursamışa benzemiyordu. Bugün Akaashi standı açtığından beri orada oturuyor ya kitap okuyor ya yanından geçen hayvanları seviyor ya da sadece oflayıp somurtuyordu.

Neyi bekliyor acaba diye düşündü Akaashi. Ama sonra fazla üstünde durmayıp stanttaki başka bir yayınevinin gazetesini alıp okumaya başladı.

Okuduğu yazıyla çelişen kendi fikirlerini kıyaslamaya iyice dalmıştı ki az önceki genç adamı yine hey diyesiye kadar fark edemedi.

Karşısındaki yabancıyı süzdü Akaashi. Beyaz tutamları olan siyah saçları, parlak sarı gözleri vardı. Kalkık kaşları yüzüne muzip bir ifade katıyor sanki ciddi bir şeyler söylerken bile espri yapıyormuş gibi durmasına neden oluyordu.

querencia • bokuakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin