III

301 44 57
                                    

Akaashi kendisine gösterilen yatağa bavulunu bırakıp eşyalarını yatağın kenarındaki küçük dolaba yerleştirmeye başladı.

Barakalarında, dört ranzayla birlikte sekiz kişi kalacaklardı. İkisiyle geldiğinde tanışmıştı Akaashi. Miya Osamu ve Suna Rintarou.

Suna ile aynı ranzayı paylaşacaklardı. Akaashi altı rica edince Suna da itiraz etmemişti.

Miya Osamu Akaashi dolabı düzenlerken yatağın çarşaflarını takmıştı. Akaashi iyice yerleşince duvarda asılı günün programı gösterip buna uyması gerektiğini anlatmıştı. Ardından şu anda serbest zaman olduğunu ve istediği gibi takılabileceğini söyledikten sonra Suna'nın arkasından o da çıkarak Akaashi'yi yatakhanede yalnız bırakmıştı.

Oturdu yatağına Akaashi. Yarım saat sonra serbest zaman bitecekti ve akşam yemeği dağıtıldıktan sonra sayım yapılacaktı.

Dışarı çıksam mı diye düşündü biraz Akaashi. Ama sonra vazgeçti hemen. Tanıdığı biriyle -özellikle de eski sınıf arkadaşlarıyla- karşılaşma ihtimali oldukça caydırıcıydı.

Yanında getirdiği defteri çıkarıp bugünü anlatmaya karar verdi. Köşeye tarih attı önce.  Ardından tren yolculuğunu, bir gece handa kalışını ve öğleden sonra da kışlaya gelişini yazdı. Hislerini ve düşüncelerini yazmamaya özen gösterdi.

Zaman geçtikten sonra bunları okuduğunda olayları okumak isteyecekti, abartılı ergen hislerini değil. Yine de kendi üstüne çok geldiğinin de farkındaydı. Ama yapamıyordu işte, sadece kendine de olsa zayıflık göstermekten nefret ediyordu.

Düşüncelerinde ve kelimelerinde kaybolmuşken Akaashi, serbest zamanın bittiğini haber veren sirenle birlikte irkildi. Kaldırdı kafasını defterden ve barakanın kapısını izlemeye başladı. Kimlerle kalacaktı az çok merak ediyordu işte.

Kapıdan ilk giren onu görünce konuşmadan hafifçe başıyla selam verdi. Akaashi de selamı aynen iade etti ona. Uzun boylu ve kaslıydı. Konuşmadan köşedeki yatağın birine kendini bıraktı.

Daha fazla bakmadı ona Akaashi. Elindeki deftere geri döndü. Ama dikkati dağılmıştı çoktan, yanında biri varken de yazamıyordu üstelik.

Birkaç dakika sonra üç kişi girdi içeri. Kendi aralarında gülüp birbirlerini itiyorlardı. Daha sonra içlerinden biri onlardan önce geleni görerek "Washio buradaymış." diye güldü. "Seni tanımasam bizden kaçtığını düşüneceğim."

"Kes sesini Komi." diye homurdandı Washio. Grup gülüşmeye devam edip yataklarına kendilerini bırakırken biri Akaashi'yi fark etti.

"Yeni misin?" diye sordu ilgiyle. Başını salladı Akaashi. "Bugün geldim."

Karşısındakinin yüzü düştü bir an. Akaashi'nin kaşlarını çattığını fark ettiğinde yüzündeki kasvetli ifadeyi bozup gülümsedi. "Alışırsın." dedi elini uzatıp. "Futakuchi Kenji."

Uzatılan eli sıktı yavaşça. "Akaashi." dedi kısaca.

Daha sonra diğerleriyle selamlaştı teker teker. Sonuncusunun da ismini öğrendikten sonra -Sarukui- yeniden defterine döndü Akaashi. Bir şeyler yazdığından değil, başka ne yapabileceğini bilmediği yabancı bir ortamda olduğundan.

"Yemek ne durumda?" diye Komi'nin  sorduğunu duyduğunda yeniden kafasını kaldırdı defterinden.

"Miya kontrol etmeye gitmişti." diye cevapladı yattığı yerden kafasını kaldırmadan Washio. Ve ekledi. "Bugün 6. Barakanın sırası. Beklentiyi yüksek tutmayın."

"Hatta hiç beklemeyelim." diye homurdandı Komi.

Akaashi neden bahsettiklerini çözmeye çalışırken Miya Osamu gürültüyle daldı içeri. "Bir patates!" diye bağırdı. "Bir patatesi on dakika soyamadı salak."

querencia • bokuakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin