Yatağından nefes nefese doğruldu Akaashi. Bedeni artık uykusuzluğa dayanamadığı için yeniden uyumaya başlamıştı ama kabusları tam da iyiye gidiyor derken yeniden kötüleşmişlerdi.
Tıpkı dört aydır yaptığı gibi Suna'yı rahatsız etmemeye çalışarak doğruldu yataktan.
Gözlerini ovup biraz su içti. Ama tekrar uykusuna dönmeye korktu.
Üzerine ceketini alıp sessizce çıktı barakadan. Nöbetçilere görünmemeye dikkat ederek aylardır gecelerini geçirdiği açıklığa tekrar geldi.
Serin havada titreyerek sırtını oradaki tek tük ağaçlardan birine yasladı ve onu rahatlatması için yıldızları izlemeye başladı.
Ama tam da Akaashi'nin korktuğu şekilde hiçbir işe yaramadılar. Bokuto ile tanıştığından beri gökyüzündeki yıldızlar yeterli gelmiyordu ona.
Sanki Bokuto tek başına hepsine birden bedeldi.
Başını elleri arasına alıp kendini rahatlatmaya çalıştı Akaashi.
Uzunca bir süre kendi kalp atışından başka bir şey duymadı. O bu kadar hızlı atarken hala nasıl hayatta olduğuna hayret etti. Her an ağzından çıkacakmış gibiydi kalbi.
Aniden yakınlarından gelen sesle irkildi Akaashi. Kafasını kaldırıp sesin kaynağını ararcasına etrafı taradı.
Bulması çok sürmedi. Akaashi'ninkinden yirmi beş metre kadar ileride bir ağaca yaslanmış bir insan bedeniydi.
Yerinden kalkıp onun yanına gitmeye karar verdi. Yolu yarılamıştı ki bedenin omuzlarının sarsıldığını fark etti Akaashi.
Ağlıyor muydu?
Yanına ulaştığında önünde diz çöktü yavaşça ve "Koutarou?" dedi nazikçe. Sesinden çoktan tanımıştı Bokuto'yu.
Yüzünü kaldırdı Bokuto ve tam karşısında duran Akaashi'yi gördü.
Yavaşça tebessüm etti hala gözlerinden yaşlar damlarken. "Keiji."
Omuzları birbirine temas edecek şekilde oturdu Bokuto'nun yanına. "Korkuyor musun?" diye sordu tıpkı aylar önce Bokuto'nun ona sorduğu gibi.
Cevap vermedi Bokuto ama belli belirsiz başını salladığını hissetti Akaashi. Nefesini dışarı verip yukarı baktı. "Ben de korkuyorum." diye itiraf etti. "Aylardır her gece ama her gece kabuslar görüyorum. Bazen biraz hafifliyorlar ama tam geçti diye düşünürken yeniden başlıyorlar."
Hızla ona döndü Bokuto. Islak gözleri şimdi endişeyle dolup yaşıyordu. "Hiç bahsetmemiştin." dedi nazik bir sesle ama azarlanmış gibi hissetti Akaashi.
Omuzlarını silkip "O kadar işinin arasından bir de benim için endişelen istemedim." dedi umursamaz gibi durmasına çabaladığı ama başaramadığı sesiyle. "Hem..." Kızarmış olduğunu tahmin ettiği yüzünü gömdü diz kapaklarına. "Seninle zaman geçirdikten sonra hafifliyorlar."
Bokuto da başını çevirdiğinde Akaashi onun da aynı derecede utanmış olduğunu fark etti. Bir tebessüm yerleşti dudaklarına.
İkisi de konuşmadı bir süre. Ki genelde bu olmadığı için sessizlik rahatsız etti Akaashi'yi.
"Sana Konoha'dan hiç bahsetmiş miydim?" diye sordu aniden, tuhaf sessizliği bozmak için.
"Hayır." diye cevapladı Bokuto, o da sessizliğin bozulmasına minnettar gibiydi.
"Ortaokuldan beri arkadaştık." diye anlatmaya başladı Akaashi. Anıları gözlerinin önüne geliyor, her birini aynı tazeliğiyle yeniden hissediyordu. "Lisedeyken yazdığı yazılar gazetelerde yayımlanmaya başladı." Durdu Akaashi. Sonra devam etti. "Mükemmel yazardı. Hangi kelimeyi nerede kullanması gerektiğini bilirdi tam olarak. Bu yüzden hep imrenmiştim ona."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
querencia • bokuaka
FanfictionQuerencia~ • Kişinin kendini en güvende, evinde ve en güçlü hissettiği yer • • Bokuto Koutarou × Akaashi Keiji • Military AU 29.12.20 ~ 17.02.21 ! : Angst ! : Hikaye alternatif bir geçmişte yaşanmakta, gerçek olaylarla ilgisi bulunmamaktadır. Olası...