XI

227 37 150
                                    

O geceden sonra bir daha kabus görmedi Akaashi. Konoha ve içinde tuttuğu şeylerle  ilgili daha önce Bokuto ile konuşmadığına ve bunca zaman boşu boşuna kendine çektirdiği acıya kızıyordu şimdi de.

Tam da birkaç gün sonra ölecekken uykusunu rahatlatabilmişti, ne güzel!

Şimdiki durum Batı Cephesi öncesinden de farklıydı.

Bütün program talimlerle doldurulmuştu ama askerlerin içinde bulunduğu atmosfer dehşetti. Sanki herkes talimler olsun olmasın birkaç gün sonra öleceklerini kabullenmişti. Hoş, Akaashi onlara haksız olduklarını bile söyleyemezdi.

Şu anda içinde olduğu askeri araçla cepheye giderken Akaashi de sağ çıkabileceğini düşünmeye cüret edemiyordu ne de olsa.

Sonunda araçtan indiklerinde Akaashi Batı Cephesi'nde görmeyi beklediği çaresizliği görmüş oldu.

Dağlık bir bölge olduğu için her şekilde dezavantajdalardı. Üstelik düşmanın donanımı çok daha üstündü. Kazanmalarına imkan yoktu. Kaybedeceklerdi.

"Keiji."

Bokuto'nun sesini duyduğunda arkasını döndü Akaashi.

"Başarmak zorundayız."

Bokuto'nun gözleri tıpkı Batı Cephesi'ne giderken Akaashi'yi sakinleştirdiği zamanki gibiydi.

Tamamen odaklanmış ve tetikte.

Sanki biri ondan değer verdiklerini almaya çalıştığı an nefesinin son damlasına kadar savunmaktan vazgeçmeyecekti.

Bir anda içi sıcacık oldu Akaashi'nin. Evet Bokuto onları korumakta bir an tereddüt etmezdi ama bir insanın tek başına gücü her şeye yetemezdi ne de olsa.

Akaashi'nin de savaşması gerekiyordu.

İlk kez bu düşünce korkutmadı Akaashi'yi. Aksine. Yapabileceğini hissetti. Yapabilirdi. Yapmak istiyordu. Bokuto'ya elinden gelen her şekilde destek olmak istiyordu.

Kendini ilk kez bir şeyi başarabilecek kadar güçlü hissetti Akaashi.

Ama hissettiği sadece bu değildi. Umut diye düşündü kendi kendine.

Bokuto'ya bakarken de onun yanında dururken de hissettiği şey buydu Akaashi'nin.

Bokuto ona umut veriyordu.

İkisi de sağ çıkacaktı buradan.

***

"Günaydın Keiji."

Gözlerini araladı Akaashi ve kendine gelmeye çalışırken etrafına bakındı. Bir an her şeyin rüya olduğunu düşünmek istese de Bokuto'nun ona uzattığı ekmeği görünce olmadığını anladı.

Dün gece cepheye geldikten sonra dağa tırmanıp boş olan mağaralara gizlenmişlerdi.

Akaashi uyuyakalmış olmalıydı. Şimdi mağaranın ağzından yavaşça içeri giren günışığına bakılırsa birkaç saatliğine  uyumasına izin vermişlerdi.

Bokuto'dan ekmeği alıp "Sağol." diye mırıldandı belli belirsiz. Guruldayan midesinin talep ettiği şey Miya Osamu'nun onigirileri olsa da şu anda bununla ilgili yapabileceği bir şey yoktu.

Sonunda ekmeği bitirdiğinde bir haritanın başına toplanmış olan diğerlerinin yanına gitti.

"Dün gece etrafı biraz kontrol ettiğimde tesadüfen bu mağaranın arkasına konuşlanmış iki askere denk geldim. Öldürdükten sonra cesetlerini kontrol ettiğimde pis olduklarını ama üstlerinden çıkan cephanenin ve erzağın gayet yeterli olduğunu gördüm." dedi başlarındaki sorumlu asker. Tek parmağı bulundukları bölgenin haritasındaydı. "Bizi görmedikleri için şanslıydık. Yakınlarda bir sığınakları olmalı. Kirli olmalarına bakılırsa uzun zamandır buradalar."

querencia • bokuakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin