VI

240 43 68
                                    

Güvendeyim.

Üstüne çökmüş gözlem kulesinin altından güçlü kollar onu çıkarırken Akaashi'nin düşündüğü şey buydu.

Onu çıkaranı görememişti. Kafası etrafında olup biteni seçebileceği kadar yerinde değildi çünkü. Kulakları hala çınlıyor, bütün vücudu alev almışçasına yanıyordu. Hoş, olan da bundan pek farklı değildi zaten.

Patlamanın etkisiyle gözlem kulesi yıkılmış, ağırlığıyla ezerken bir taraftan da korumuştu Akaashi'yi.

Ne kadar o molozların altında kaldığını ya da etrafta başka yaşayan olup olmadığını bilmiyordu.

Dışarıdan gelen sesleri duyduğunda yavaştan bilincini geri kazanmaya başlamıştı. Toz, duman ve giderek daha da ezilen göğsü yüzünden yeterli nefes alamıyor, bedeninin hiçbir noktasını hissedemiyordu.

Bu da bir kabus diye düşündü Akaashi hala yarı baygınken. Aptal gibi uyuyakalmışım bir yerlerde ama uyanırım birazdan. Sonra her şey normale döner.

Zaten kapalı olan gözlerini iyice sıkmış ve uyanmayı beklemişti.

Dışarıdan gelen sesler daha da yakınlaştığında Akaashi artık uyanıyorum diye düşündü. Şimdi Kita herkesi kaldıracak ve tepeyi koşarak geçeceğiz.

"Hey! Uyan!"

Gözlerini açamadı Akaashi. Aniden bunun bir rüya olmadığını hatırladı. Şu anda bir enkazın altındaydı ve her geçen saniye daha çok yaklaşıyordu ölüme.

Ölüyor olduğu gerçeği giderek kafasında yankılanmaya başlasa da hiçbir şey yapamadı Akaashi. Bedeninin hiçbir noktasını oynatamıyordu.

"Hey hey hey, öleyim deme!"

Sesin kaynağı hemen yanındaydı şimdi. Gözlerini sonunda azıcık da olsa açmayı başardı Akaashi.

Karanlıkta bir şey göremiyordu ama büyük bir bedenin yanına sokulduğunu ve üstünden molozları aldığını hissedebiliyordu.

Küçücük bir umut doldu içine. Burada ölmek zorunda değildi.

Sonunda Akaashi'nin bedenini hareket ettirebileceği kadar temizledi molozları yanındaki.

Ardından Akaashi'yi belinden kavrayıp çekti kendine. Ona yardımcı olmak istese de bedenini hareket ettiremedi.

Yanındakinin tek koluyla onu taşıyıp diğer koluyla sürünerek ikisini de enkazdan çıkardığını hissetti Akaashi. Gözlerine toprak kaçtığı için kapattı gözlerini yeniden.

Artık sürünmediklerini ve etrafın toz kokmadığını fark ettiğinde çekinerek gözlerini açtı.

Sırtüstü uzandığı yerden kapkara gökyüzünde parlayan yıldızları gördü. Tebessüm edip uzanmaya çalıştı onlara. Artık emindi, koruyorlardı Akaashi'yi. Yıldızlara baktıkça bu kadar güvende hissetmesinin başka bir açıklaması var mıydı?

"Uyandın mı?"

Yanında olduğunu unuttuğu kişiye çevirdi bakışlarını.

"Bokuto... san." diye mırıldandı Akaashi, gözlerini kırpıştırıp bunun bir rüya olmadığından yeniden emin olmaya çalışırken.

"Dayan." dedi Bokuto nemli bir bezle Akaashi'nin yüzündeki tozu temizlerken.

"Yıldızlar..." diye fısıldadı Akaashi. Hala sesini ve düşüncelerini tam kontrol edemiyordu. "Çok güzeller."

Bokuto'nun bakışlarını gökyüzüne çevirdiğini gördü Akaashi. Gözlerindeki endişe eridi yavaşça. Gülümsedi.

Yıldızlar önce gözlerine yansıdı Bokuto'nun. Yeniden parladı irisleri.

querencia • bokuakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin