"Taehyung?"
Şaşkınlıkla yüzüne bakan Seokjin'in bir açıklama beklediğini fark ettiğinde başını tablodan ayırdı, dudaklarını araladı ve hafif bir gülümsemeyle konuşmaya başladı genç adam.
"Beğendiğim bir tablo olursa söylememi istemiştin değil mi? Onu bana vermen mümkün mü acaba?" Ardından bakışları yeniden tabloya döndü.
Bakışlarını takip ettiğinde gördüğü tablo, serginin baş eseri olmasına rağmen ilgi gösteren kişilere veremeyeceğini söylediği ve özürlerini ilettiği tabloydu.
"Gerçekten oldukça zevklisin Taehyung. Eğer istediğin buysa seve seve verebilirim."
Genç adam adımlarını tabloya yönelttiğinde arkasından gelen ayakkabının zeminde bıraktığı tok sesi duyabiliyordu. Işıkların altında duran tabloya kısa bir bakış attı Seokjin. İki silüet vardı, birbiri içine geçmiş bir bütün gibi görünen ama birbirinden ayrı iki insan.
Diğerlerinin aksine canlı renkler kullanmamıştı burada, sadece iki renk vardı: siyah ve beyaz. Yanında duran bedenin tüm ilgisi tablodaydı ve şüphesiz gerçekten beğenmişti. Meraklı gözlerle tabloyu incelemesiyle salonda oluşan sessizliğin ardından hafifçe boğazını temizleyerek sonunda dikkatini çekebildiğinde gülümsemiş ve konuşmuştu Seokjin.
"Genelde 'ressam bu tabloda ne anlatmak istiyor?' Diye sorulur ama bu sefer değişiklik yapmak istiyorum. Sen bu resimde ne görüyorsun Taehyung?"
Uzun parmakları çenesinde gezinmeye başladığında gözlerini hafif kısmış bir şekilde resmi inceliyordu. Seokjin birkaç dakika düşünmesi için aralarında oluşan sessizliği koruduğunda Taehyung nihayet bir fikre sahip olmuş ve derin nefes alıp konuşmaya başlamıştı.
"Bana aşkın iki renkten oluştuğunu anlatan bir kitabı hatırlatıyor bu tablo. Yazar kitapta en karamsar anlarda bile aşkın hissedilebileceğini söylüyordu."
Seokjin kaşları şaşkınlık içinde havaya kalkmış bir şekilde yanındaki bedene bakıyordu. Ve Taehyung bunu anlamış olacak ki kısa bir an gülümseyerek boğazını temizledi, gizli bir sır verir gibi yaklaştı yanındaki adama. O an aralarında elle tutulur bir çekim vardı.
"Demek istediğim insanlar genelde aşkın rengi kırmızıdır derler tutkunun rengi olduğu için. Ama ben öyle düşünmüyorum."
Derin nefes aldı, fazla yakınında durduğunu fark edip geri çekildi ve yüzüne baktı.
"Aşk pek çok renktir aslında ama en çok siyah ve beyazdır. Birbirine zıt ama uyum içinde ve en önemlisi her koşulda hissedilebilir bir duygu."
Seokjin Taehyung'un söylediklerini düşünerek-biraz da etki alanından çıkmak içindi- tabloya döndüğünde haklılık payının olduğunu düşünmeye başladı.
Pekala dürüst olmak gerekirse bunu çizerken aklında asla böyle düşünceler yoktu ve bu tarz bir yorum beklemiyordu ama böylesine derin düşünmesi onu fazlasıyla mutlu etmişti. Tatmin olmuş bir şekilde gülümseyerek salonu düzenlemeye başlayan çalışanlardan birine işaret verdi.
"Minseok lütfen bu tabloyu benim için hazırlayabilir misin?"
Görevli çocuk kafasını sallayarak tabloyu nazikçe yerinden çıkarmış ve giderken zarar görmemesi için hazırlamak üzere yanımızdan ayrılmıştı. Kendisine yeni bir bakış açısı kazandıran bedene dönüp gülümseyerek eliyle koltukları işaret etmiş ve adımlarını takip ederek yanına oturmuştu Seokjin.
Normalde yeni tanıştığım insanları incelemeyi sevmezdi hstta bundan rahatsız olurdu ancak onun inkar edilemez bir aurası vardı ve elinde olmadan yüzünü incelerken buluyordu kendini. Bir şey söyleyeceği sırada yanlarına gelen çalışanla ayağa kalktı ve elindeki tabloyu alarak teşekkür etti.
Tablo yeni sahibine gittiğinde ikili, sanki aralarında sözsüz bir iletişim varmış gibi sadece gülümseyerek çıkışa yöneldiğinde Taehyung'un aklına Seokjin'in numarasını almadığı geldi.
Aniden durduğunda çoktan dışarı çıkmış ve arabasına yönelmişti, bir şey düşünürken hızlı yürüme alışkanlığına içinden sinirlenerek birkaç adımda kendisine bakan adamın yanına ulaştığında elini kırmızı saçlarına atıp karıştırırken mahcup bir gülümseme sundu.
"Üzgünüm, hızlı yürüme alışkanlığımı asla atlatamıyorum. Biliyorum biraz saçma gelebilir ama...telefon numaranı istesem fazla ileri gitmiş olur muyum Seokjin?"
Sorduğu soruyla gülmemek için kendini zor tutmuştu Seokjin, sert görünüşünün aksine bir çocuk gibi gelmişti o an gözüne. Kafasını iki yana sallayarak Taehyung'un elinde tuttuğu telefonunu alarak ezbere bildiği numarasını kaydetmiş ve ardından kendini arayarak Taehyung'un numarasının telefon ekranına düşmesini sağlamıştı. İşi bittiğinde telefonunu geri uzatmış ve gülümserken bir yandan etrafı inceliyordu.
"Teşekkür ediyorum Seokjin, umarım yeniden görüşebiliriz."
Gülümsemesine aynı şekilde karşılık verdiğinde kalbinde oluşan hızlanmayı yok sayarak arabaya binmesini izledi ve arkasından el salladıktan sonra kendi arabasına doğru yürürken mırıldandı.
"Kim Taehyung...ilginç ama dikkat çekici bir adamsın, umarım yeniden karşılaşırız."
O sırada arabadaki adam bunun son karşılaşmaları olmadığını biliyordu, şimdiden onu görmek için plan yapmaya başlamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saudade | Taejin
FanfictionSevgilim, seni sevmek bir kuşu kafese hapsetmek gibiydi. Varlığıyla insana huzur veren ama özgürce dolaşamayan bir kuş...Ve ben o kuşa zarar veriyorum Seokjin, beni affet ama gitmeliyim. -Kim Taehyung