Seokjin ve Taehyung en son gün önce görüşmüştü. İkisinin de işleri fazlasıyla yoğun olduğundan sadece telefonda konuşmakla idare ediyorlardı. Seokjin tuvale vurduğu her fırça darbesinde Taehyung'u, Taehyung ise okuduğu her yazıda Seokjin'i düşünüyordu.Seokjin birkaç gündür uğraştığı resmi nihayet bitirdi, birbirinden farklı tonlarda boyalarla bezenmiş paleti masanın üstüne bıraktığında ortaya çıkan resim nefesini kesmek için yeterliydi. Taehyung'u çizmişti Seokjin, kırmızı saçlarıyla can alıcı gözüküyordu. Sahi başka renk saçlar da yakışır mıydı ki ona? Mavi, siyah ya da sarı? Hayal ettikçe kalbinde oluşan hızlanma bile hislerinin etkilenmenin üzerinde olduğunu gösteriyordu.
Kafasında dolanan düşünceleri susturarak Taehyung'u aramaya karar verdi Seokjin. Sonuçta birbirlerini arıyorlardı değil mi? Bunda bir sorun yoktu. Telefonu cebinden çıkartıp Taehyung'un ismine tıkladı ve çalmasını bekledi. Açılan telefonla karşısındaki adamın konuşmasına izin vermeden kendisi konuşmaya başladı.
"Taehyung, müsait misin? Rahatsız etmedim umarım."
Karşısındaki adamdan cevap beklerken parmaklarıyla oynuyor ve yerinde sallanıyordu. Bir çocuk, Seokjin Taehyung'un yanında adeta heyecanlı küçük bir çocuk gibi oluyordu.
"Senin için her zaman müsaitim Seokjin, ben de birazdan seni arayacaktım, çok yoğun musun?"
"Bir resim üzerinde çalışıyordum ve şimdi bitirdim diyebilirim, zamanlaman cidden harika. Ne için sormuştun?"
"Düşündüm de, üç gündür görüşmedik ve çok sevdiğim bir film yeniden vizyona giriyormuş, benimle gelmek ister misin diyecektim."
"Seve seve gelirim film izlemeyi, özellikle sinemada izlemeyi çok severim."
Taehyung telefonun öbür ucundan gülümsedi, görmeyeceğim biliyordu ama Seokjinsesine yansıdığınıfark etmişti. "O zaman seni almaya gelebilirim ya da yayın evine gelirsin ve buradan gideriz ne dersin?"
"Şu an evdeyim yayın evi buraya çok uzak kalıyor, ben geleyim daha iyi olur boşuna o kadar yol gelmeni istemiyorum." dedi Seokjin evin içinde aceleyle odasına koşarken.
"Israr etsem de bir şeyin değişmeyeceğini biliyorum o yüzden tamam, yarım saat sonra çıkarsan iyi olur güzelim."
"Ah... o zaman geldiğimde görüşürüz." Taehyung gülerek telefonu kapattığında Seokjin elini kalbine götürmüştü. Basit bir kelime bile onun ağzından çıkarken kulağa en güzel melodi gibi geliyordu. Ve Taehyung ne derse desin Seokjin onu dinlemekten asla bıkmazdı.
***
Taehyung işlerini bitirmiş, odasında bulunan dolaptan rahat edebileceği bir şeyler giyerek Seokjin'i beklemeye başlamıştı. Birkaç dakika sonra çalan kapıyla içeri giren asistanı beklediği kişinin geldiğini haber verdiğinde beklemeden kapıya gelmiş ve onu içeri davet etmişti çünkü sıcak bir kahve teklifini reddetmeyeceğini biliyordu Seokjin'in. İkili karşılıklı oturmak yerine yana oturmuş birbirlerini izliyorlardı şimdi. Taehyung bakışlarını Seokjin'in ellerine indirdiğinde hala çıkmamış boya lekelerini görmüştü. Bembeyaz tenin üzerinde duran sönük renklerle bile elleri harika görünüyordu.
Uzanıp elini avcunun içine aldığında Seokjin bakışlarını ellerine indirmiş ne yaptığını anlamaya çalışırken Taehyung elinde boya kalan kısımları okşuyordu. "İzleri bu denli bedenine işlemişken yaptığın resmin harika olduğuna eminim."
"Evet, benim için yaptığım en iyi resimlerden biriydi diyebilirim, harika oldu."
Seokjin'in kıkırtısını duyan Taehyung bu anı kaçırmamak için hızla bakışlarını yüzüne çevirmişti. Seokjin dişlerini göstererek kocaman gülüyordu, gözleri kısılmış ve yanakları hafif kızarıktı. "Görmek istesem bana gösterirsin değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saudade | Taejin
FanfictionSevgilim, seni sevmek bir kuşu kafese hapsetmek gibiydi. Varlığıyla insana huzur veren ama özgürce dolaşamayan bir kuş...Ve ben o kuşa zarar veriyorum Seokjin, beni affet ama gitmeliyim. -Kim Taehyung