BÖLÜM 1: Okuldaki Balo

383 142 274
                                    

          Daha yeni kalkmıştı Burcu. Aslında daha da uyumak istiyordu fakat Güneş onu önce telefonla üst üstte birçok kez arayıp uyandırmıştı. Daha sonra Burcu'nun evine gelip yatağından kaldırmıştı. ''Ya biraz daha uyumak istiyorum Güneş, gece boyu mesajlarına cevap vermem için uyutmadın beni. Bari şimdi uyuyayım! Burcu yatağına geri yattı. Güneş üstüne çektiği gri renkli ince pikeyi Burcu'nun üstünden alıp haki renkli berjerin üstüne fırlattı. ''Beni rahat bırak, lütfen!'' Güneş hala durmuyordu. ''Ama okulda balo var.'' Burcu umursamaz şekilde ''Eee? Varsa ne yapayım?'' diye cevap verdi.


        Güneş oturduğu yataktan kalkıp üzerinde bazı Kore gruplarının ve bazı kitapların posterleri yapıştırılı  gardıroba doğru ilerledi. Gardırobun kapağını açtı. Gardıropta bulunan iki elbiseyi de askılarından tutarak aldı. '' Mesela baloya hazırlanabilirsin.'' dedi elbiselere bakarken. Burcu yataktan kalktı. Elbiselerden birini eline aldı. İstemsiz bir şekilde baloya hazırlanıyordu çünkü o hazırlanmazsa Güneş onu hazırlayacaktı. Elbiseyi lavaboda giyip çıktı. Güneş'in yanına                    - odasına-   gitti. Saçlarını taramaya aynasının karşısına geçti.


       Saçlarını tararken ''Neden bu aptal balo varki!'' dedi. ''Rahatlamamız için var tatlım, bu arada sana böyle kelimeler yakışmıyor.'' diye cevap verdi Güneş. ''Ne dedim şimdi ben!'' Güneş sesli şekilde nefesini dışarı verdi. '' Tamam birşey demedin, hemen kızma.'' Burcu'nun huysuz olmasının nedenini bildiği için uzatmayıp alttan aldı.


                       ~Yarım Saat Sonra~


       Hazırdılar. Şeyda Hanım'ın -Burcu'nun annesi- hazırladığı kahvaltıdan -tabii saat 10'da yiyilen öğüne kahvaltı denirse- birşeyler yiyip balo için evden ayrıldılar. Burcu söylenmeye başladı. ''Bana gidip aldığın elbise bu mu?'' Güneş güler bir yüzle cevap verdi. ''Evet, bu. Ne oldu, yoksa beğenmedin mi?'' Burcu Güneş'in hızına yetişip konuşmaya başladı. ''Yok çok beğendim(!). Keşke biraz daha kısa alsaydın diyecektim, çok uzun almışsın bana, kendine aldığın çok kısa bende öyle istiyorum.'' Burcu Güneş'in bir tepki vermesini bekliyordu. Elbisesi kısa olan Güneş değil kendisiydi. Güneş biraz ilerledikten sonra durdu ve arkasına   -Burcu'ya-   döndü.


      ''Kafana güneş mi geçti diyecem de geçecek bir güneşte yok, iyi misin?'' Güneş anlamamış mıydı dediğini yoksa?  Güneş'in elini omzundan çekti. ''Demek istediğim şu; bana aldığın elbise çok kısa iken kendine daha uzun almışsın. Siyah istedim ama kısa olsun demedim!'' Güneş biraz bozulmuştu. ''Ama istediğin gibi bulamadım.''  Adımlarını yavaşlattı. ''Yırtmaçlı vardı ve sen öyle sevmiyorsun. Bende bir tek bunu buldum.''  Daha sakin konuşmaya başladı Burcu. ''O zaman söyleseydin de bende bir pantolon ile bir tişört giyerdim.''  Burcu'nun koluna girdi. ''Ama ben seninde elbise giymeni istiyordum.'' Burcu biraz yapmacık bir şekilde gülümsedi. ''İyi ama bunu sadece bir kez giyecek olmamı da unutma o zaman.''


        Güneş'te gülümsemeye başlamıştı. Keyfi yerine gelmişti çünkü. ''İyi tamam unutmam.'' dedi tatlı bir sesle. ''Aslında daha uzunları vard...'' Güneş'in cümlesini tamamlamasını beklemeden onu böldü. ''Sen bana daha uzunları varken gittin de en kısasını mı aldın yani?!'' Burcu olduğu yerde durup kollarını göğsünde birleştirdi, gözlerini Güneş'te sabitleyip cevap bekler gibi bakmaya başladı.''Cümlemi tamamlamama izin ver.'' Burcu halini bozmadan ''İyi, izin veriyorum tamamla cümleni.'' dedi. ''Daha uzunları vardı ama istediğin renkte yani siyah yoktu. Bunu diyecektim ama izin vermedin konuşmama.'' Burcu sakin bir nefes alıp  geri bıraktı. ''Tamam özür dilerim, ama yine de söyleseydin en başında.'' Güneş Burcu'nun birbirine kenetlediği kollarını ayırdı ve koluna girdi. ''Bunun içinde ben özür dilerim ama şimdi gitmeliyiz.'' diyerek Burcu'yu yürümeye davet etti.

GİZEMLİ YERE YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin