AYET: “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”(İHLAS/4)
HADİS: "Allah benimle görüştü ve el sıkıştı. Elini iki omuzum arasına koydu. Öyle ki parmaklarının soğukluğunu iki göğsüm arasında hissettim.”(Hanbel 5/243)İZAH: Öncelikle bir hadisi tam anlamak için kırpmak değil de tamamını okumak lazımdır, bir taraflarından cımbızlamak demek konuyu saptırmaya götürmek demektir.
Hadisin tamamına bakacak olur isek; Muaz b. Cebel (ra) anlatıyor: "Bir sabah Resulullah (sav) sabah namazını kıldırmak için gelmedi (gecikti), neredeyse hepimiz güneşin doğmasına bakıyorduk (yani güneşin doğması çok yaklaşmıştı). Derken Resulullah (sav) hızlıca çıkageldi ve namaza tesvib yaptı (yani namaz namaz, dedi). Namazı kıldırdı ve selam verince ‘saflarınızda olduğunuz gibi durun’ buyurdu, sonra bize karşı döndü ve şöyle dedi: "Sabahleyin beni namazdan alıkoyan şeyi size anlatacağım: Gece kalktım ve gücümün yettiği kadar namaz kıldım ve namazda uyuklamışım, uyanınca bir baktım ki en güzel şekil içerisinde Rabbim Azze ve Celle ile birlikteyim, Rabbim şöyle buyurdu:’ “Ey Muhammed! Biliyor musun, mele-i a’l’â neyin tartışmasını yapıyorlar?” Ben de: "Bilmiyorum, Ey Rabbim." dedim. Rabbim: “Ey Muhammed! Biliyor musun, mele-i a’l’â neyin tartışmasını yapıyorlar?” buyurdu. Ben de: "Bilmiyorum, Ey Rabbim." dedim. Bunun üzerine gördüm ki, el (keff)ini omuzlarım arasına koydu, parmaklarının serinliğini göğsümde hissettim. (Semadaki) her şey bana tecelli etti ve onların hepsini bildim. Bunun üzerine Rabbim yine: “Ey Muhammed! Biliyor musun, mele-i a’l’â neyin tartışmasını yapıyorlar?” buyurdu. "Keffâretler hakkında." dedim. “Keffaretler nedir?” buyurdu. Ben de: "Cemaatle namaz kılmak için cemaate (camiye) gitmek ve namazdan sonra yine namaz kılmak için mescitte oturmak ve zor anlarda dahi abdest uzuvlarını tam olarak yıkamak.” dedim. Rabbim: “Derecât nedir?” buyurdu. Ben de: ‘Yemek yedirmek, yumuşak söz söylemek ve insanlara gece uyurken (teheccüd) namazı kılmak.” dedim. Bunun üzerine: “İste!..” buyurdu. Ben de: "Allah’ım! Senden iyilikleri (hayratı) işlemeyi, kötülükleri (münkeratı) terk etmeyi, miskinleri sevmeyi, beni bağışlamanı ve bana merhamet etmeni, bir kavimde bir fitne murad ettiğinde, ben fitneye düşmeden beni vefat ettirmeni istiyorum ve senden senin sevgini, seni seveni sevmeyi ve senin sevgine beni ulaştıracak amelin sevgisini istiyorum.” dedim. Bundan sonra Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Bu haktır. Onları öğrenin ve öğretin.”(Ahmed b. Hanbel, 5/343).
Bu hadiste mânâsı sorulan; hadisin, Hz. Peygamber (sav)’in, “Allah’ın el (keff)ini omuzlarımın arasına koyduğunu gördüm ve öyle ki parmaklarının serinliğini göğsümde hissettim.” kısmının mânâsı ve buradaki “Allah’ın eli”ve “elin soğukluğu”nun hissedilmesi meselesidir. Bu ifadelerin yorumu yapılırken burada Allah’a “el” isnat edilmesi iki anlamda tevil edilmektedir:
a. Allah’ın kudreti ve Allah’ın takdiri; b. Allah’ın nimeti, ikramı ve rahmeti. “Allah’ın parmaklarının soğukluğu”ndan maksat da “Allah’ın ihsanın, ikram ve rahmetinin eserleri, tecellileri” olduğu şeklinde izah edilmektedir. Hadisteki “omuz” ifadesinden de Hz. Peygamber (sav)’in “kalb”i kastedilmektedir. Buna göre hadisteki bu ifadelerin mânâsını: “Allah, bana rahmet ve inamiyle, lütfuyle ve keremiyle semavatta tecelli eden kudretinin ve takdirinin eserlerini, bütün mülkünü bana gösterdi, kalbim nurlardı, tabiri caiz ise gözüm ve gönlüm iyice açıldı, kainattaki mahlukat ile gözüm arasındaki perdeler aralandı, ben de onların hepsini gördüm, bilmediklerimi öğrendim. Böylece Rabbimin kudretinin ve mülkünün büyüklüğünü ve bana olan nimetlerini, ihsanlarını, lütuflarını ve ikramlarını kalbimde hissettim.” şeklinde anlamak mümkündür. (Bu konuda geniş bilgi için bakınız. İbnu Fûrek, Müşkilü’l-Hadis, 1985, s.77-85).Ayrıca hadis-i şerifte rüyada geçen bir meseleden bahsedildiği unutulmamalıdır. Her ne kadar Resulullah(s.a.v) peygamber olarak sahih rüyalar görüyor olsa da bilindiği gibi rüyalarda zaman ve mekân biraz farklı bir hâl alır, nizamları farklıdır. Bu hadisi çelişki diye gösterenler bizlere kasıtlı yahut gayriihtiyari birkaç husus kaçırtıyorlar;
▪ Öncelikle rüyanın da bir perde olduğunu unutmamak gerek. Cımbızlanan yer ile bu perde anlaşılmayıp sümme hâşâ Rabb’imizin zatı göründü, mekâna sığdı gibi bir ifade ediş verilmeye çalışıldı gibi hissettim. Ki kalpleri en iyi ALLAH-u Teâlâ bilip, kalplerdeki niyetlere takılmamalıyız.
▪ Hadislerin sahihlik konusunda Kütüb-i Sitte’de konuşurken insan daha bir emin olabilirken başka hadis kaynaklarında biraz temkinli konuşmakta ve yaklaşmakta fayda vardır. Yani hadisi kitaptan görüp okumadıkça sahihliği yahut zayıflığı konusunda bir şey diyemeyecek olsam da zayıf hadisin de bir hadis olduğunu belirtmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
▪ Rüyada gerçekleşen bir durumu Miraç hadisesi gibi görmemek gerek, lâkin cımbızlanan hadiste rüyadan bahsedilmemesi akıllarda bulanıklığa sebebiyet vermektedir.
▪ Hadisteki verilen bilgilerdeki kefaretler ve deracet gibi ameller geçerken, yani ilim barındıran bir hadis iken, esas verilmek istenenler de bunlar iken gidip de başka meselelere takılmak akıl kârı da bir iş değil gibime geliyor.
▪ Hadislerin sahihliği bizim kıt aklımız ile ölçülüp tartılacak bir şey değildir. Hadisin sahihlik şartları bellidir ve hiçbir şartta akla yatkınlık geçmemektedir!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahih Hadisler Kur'an İle Çelişiyor İddialarına Cevaplar
EspiritualBu mektubumuzda "Hadisler Kur'an ile çelişiyor!" iddialarına ait sunulan on çelişki(!) hakkında açıklama ve izahlarda bulunacağız inşALLAH. Hadisler hakkında çoğu bilgiyi bir önceki mektupta belirttiğimiz için olabildiğince tekrarata düşmeden, hadis...