🎵 Mabel Matiz - Gök Nerede 🎵7.Bölüm •
Yaşadığımız şeylerin gerçekliğini sorguladığımız anlar olurdu, işte şimdi öyle bir andaydım ve ne olursa benim iradem dışında olup bitiyordu.
Merih'in evine saklandığım ilk gün taksi paramı ödediğinde "Bir daha görmeyeceğim birine borçlandım" dediğim Yiğit, şu an kapıdan içeriye girmişti. Bu denk geliş basit bir tesadüfle açıklanabilir miydi bilmiyorum ama bu durumu basite indirgemek şu an benim için pek mümkün değildi.
Ben şaşkınlıkla ona bakarken, onun da beni gördükten sonra yüzüne yerleşen bariz şaşkınlığı fark edebilmiştim.
Gözlerini benden ayırmadan birkaç adım atıp yanıma yaklaştığında, "Asuman?" diye sordu teyit etmek istiyormuş gibi.
Beni ve adımı hâlâ hatırlıyor oluşunu es geçerek gülümsemeye çalıştım.
"Merhaba."
"Merhaba," dediğinde sesi afallamış gibiydi. "Seni görmeyi beklemiyordum." Ardından gözleri üzerimdeki önlüğe kaydı. "Burada mı çalışıyordun?"
"Evet," deyip başımı salladım. Ayakta kalmaması için hemen duvar kenarındaki bir masayı gösterdim ve "Otursana?" dedim.
İlk başta tereddüt etse de, gösterdiğim yere geçip oturdu. Ben de karşısına geçip sandalyenin ucuna doğru, hafif çekimser bir halde oturdum.
Bir süre ne diyeceğimi bilemeyerek gergince parmaklarımla oynadım. O geceden sonra Merihlere birkaç kez daha geldiğimden haberi olup olmadığını da bilmiyordum. Neyse ki aramızdaki sessizliği çok uzamadan bozmuştu.
"Seni görünce bir an şaşırdım..."
"Ben de," deyip dürüstçe itiraf ettim. Ama bunu söylemesem bile yüz ifademle zaten aşikâr ettiğimin bilincindeydim.
"Buraya beni Merih gönderdi," dediğinde direkt ona dikkat kesildim.
"Nasıl? Niye ki? Kime?" diye birden yükselip anlamsızca sorularımı sıraladıktan sonra bu ani yükselişimden çekinerek alt dudağımı dişledim ve olduğum yere sindim.
Merih neden onu buraya göndermişti ki? Benim için miydi?
Ama sonra Merih'e burada çalıştığımı söylemediğimi hatırladım, ayrıca benim için olsaydı Yiğit beni gördüğünde öyle şaşırmazdı.
Bu arada benim bu heyecanım da Yiğit'in dikkatinden kaçmamış gibiydi, yine de bunun üzerinde durmayıp devam etti ve kafamdaki soruların da cevabını vermiş oldu.
"Buranın kurabiyelerini beğenmiş sanırım, benden uğrayıp biraz almamı istedi."
Gözlerim büyüdüğünde, içim karıncalanır gibi olmuştu. Yaptığım kurabiyeleri yemesine ayrı, tekrar isteyecek kadar beğenmesine ayrı sevinmiştim.
İçimdeki bu çocuksu sevinci yüzüme fazla yansıtmamaya çalışıp Yiğit'e döndüm.
"Sevmiş mi kurabiyeleri?"
"Evet, öyle söyledi," deyip başını salladı. "Biri getirmiş sanırım geçenlerde, pakette de burasının adı yazıyordu. Ben de almaya geldim."
Demek Yiğit'e henüz benden pek bahsetmemişti. Buna o kadar da şaşırmamıştım çünkü Merih kısa cümleler kuran, mümkün olduğunca bir şeylerden bahsetmekten kaçınan biriydi. Az çok tanımamla bile bunun çok iyi farkına varmıştım. Ağzından laf almak hayli zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFTİ
Romance"Gözleri... Yeşilin en güzel tonu olan gözlerine baktığım ilk an, sanki sisli bir ormanda kaybolmuşum gibi hissetmiştim. Sisli, serin, ıssız bir ormanda... Öyle ki bir an nemli toprakların kokusu bile gelmişti burnuma. Karnım karıncalandığında, hâl...