Diğer bölümün üzerinden fazla geçmemişken yeni bir bölümle geldimm🎈Keyifli okumalar!
11.Bölüm•
Sert bir rüzgâr eserek açık bıraktığım saçlarımı daha da dağıtırken, telefonu tutan elim de iyice üşümeye başlamıştı ama annemin konuşmayı bitirmeye niyeti yok gibiydi.
"Yoksa bizi özlemedin mi Asuman?"
Sitemlerine karşı gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.
"Ne alakası var anne?"
"O zaman neden gelmiyorsun buraya? Bak bütün sınavların da bitti işte, ne yapacaksın orada?"
"Bu seferlik yarı yıl tatiline kadar beklesem olmaz mı? Zaten son senemdeyim, burada her anım çok değerli."
Dediklerim kısmen doğruydu fakat bir de Merih faktörü vardı, burada kalmayı daha cazip kılan asıl etken de oydu. Bunu anneme tabii ki söyleyemezdim.
"Olmaz, Asuman," dedi kesin bir sesle. "Bir hafta da olsa gelmelisin."
"Anne ya," deyip hayıflandım. "Hem ben burada İngilizce dersi de alıyorum, geri kalacağım sonra."
Bu da yalan değildi ama detayları gizlemekten bir zarar gelmezdi.
"İngilizce dersi nereden çıktı?" dedi şaşırarak. "Son senende bir dünyayı kurtarmadığın kaldı!"
Her gün yeni bir uğraşla karşısına çıktığım için yakınmakta hakkı vardı.
"İngilizce olmadan dünya da kurtarılmıyor anne..."
"Dünya da zaten 'Asuman gelsin beni kurtarsın' diyordu," deyip beni alaya aldı. "Ben anlamam hanımefendi, geleceksin. Hem baban çoktan yarına uçak biletini kesti bile."
"Ne?"
İşte bunu beklemiyordum.
"Babanın sana ne kadar düşkün olduğunu biliyorsun, o da bir an önce gelmeni bekliyor. Sen de yarına kadar toparlanırsın artık."
Bana kaçacak hiçbir köşe bırakmadığında sesli bir nefes verdim ve mecburen kabullendim. Ben de onları özlemiştim ama İzmir'e geleli iki ay olmuştu, bana kalsa biraz daha dayanabilirdim.
Annemle birkaç dakika daha konuşup telefonu kapattıktan sonra derin bir iç çektim. Söylediğine göre uçağım yarın saat ikideydi ve bu benim için çok ani olmuştu.
Oturduğum bankta iyice büzüştüm ve ellerimi ceplerime sokuşturarak ne yapacağımı düşündüm. Sınavlardan sonra aslında okul tatil olmuyordu fakat kimse okula gitmediği için o haftayı gayri resmî bir tatil olarak görüyorduk. Ev arkadaşım Sena, dün evine gitmişti bile. Ben de bu haftayı güzelce dinlenerek ve ara sıra Merihlere gidip onunla vakit geçirerek değerlendirmeyi düşünmüştüm ama belli ki mümkün olmayacaktı. Buna biraz canım sıkılsa da yapacak bir şeyim yoktu.
Şimdilik bankta oturmaya ve denizi izlemeye devam ettim.
Öğlene doğru son sınavımı da verdikten sonra, omuzlarımdan kalkan yüklerin verdiği hafiflik duygusuyla kendimi deniz kenarına atmıştım. Hava soğuktu ve denizin dalgaları kıyıya vurdukça nemli ve keskin bir soğuk da yüzüme çarpıyordu fakat bundan şikayetçi değildim, çünkü denizin mavisinde ruhuma dinginlik veren bir şey vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFTİ
Romance"Gözleri... Yeşilin en güzel tonu olan gözlerine baktığım ilk an, sanki sisli bir ormanda kaybolmuşum gibi hissetmiştim. Sisli, serin, ıssız bir ormanda... Öyle ki bir an nemli toprakların kokusu bile gelmişti burnuma. Karnım karıncalandığında, hâl...