'güven'

429 51 19
                                    

Tabeladaki yazıyı defalarca okuyup sindirmeye çalışırken bir yandan da Solumda durmuş film izler gibi suratımı izleyen Jeno ile uğraşıyordum. Hapisten çıktığı gün şiddetli kavgamız onun gitmesiyle son bulmuş, ertesi gün karakolda benim departmanımda işe girmesiyle çıkılmaz sokağa dönmüştü. Baş Şerif bütün yetkilerini bana verip ondan faydalanmamı emretmişti. Karşı çıkmalarım, tehditlerim boşa çıkmıştı ve dolayısıyla iki gündür Jeno ile birlikte çalışıyordum. Aslında çok da şikayetçi değildim zira bize iki zanlıyı kendi elleriyle getirmişti.

"İçeri ben gireyim. Ceset dört günlükmüş, kokuyordur."

"Ben şerifim Jeno. Unuttun herhalde? İşim bu."

Tatlı tebessümü yağmurlu bahara gününe güneş olurken hiç çekinmeden üç gündür yaptığı gibi karnımı okşadı.

"Önceden bebeğim yoktu karnında. Şimdi miden bulanır, onun için dedim."

"Bebeğin? Onu aldıracağım fikrine alışıp bebeği fazla kabullenmesen iyi olur."

"Beni kışkırtma!"

"Kışkıtırsam ne olur?"

Çocuk gibi birbirimize diklenmelerimiz kapıyı açan yeni adli tıp doktoruyla bölünmüş, iteklediğim adamı ardımda bırakarak içeri girmiştim. Tamam belki de fazla artistlikti yaptığım ancak altta kalacak değildim.

"Sizi dinliyorum Doktor Park."

Cebimden çıkarttığım küçük deftere ilk gözüme çarpan detayları not alırken dikkatimi kokudan olabildiğince uzak tutmaya çalıştım. Lakin yayılan çürük kokusu azımsanmayacak kadar güçlüydü.

"Benden önceki vakalar kadar vahşi olduğu söylenemez tecavüz belirtisi yok. Ancak bacak kısımlarında ve omuriliğinde çokça yanık izi bulunuyor. Aynı zamanda bilekleri kesilmiş ve sadece bilek kısmına bağlantısı olan aort damarları bedeninden çıkarılmış."

Normal şartlarda daha ağrılarını dinlediğim bu adli tıp sonuçları şimdi kaldırılamaz yük haline gelmişti. Bütün midem ağzımın içine dolarken izin isteyerek koridorun sağında bulunan tuvalate koştum.

Öğürmelerim sonuçsuzdu çünkü tümüyle boştu midem. Yalnızca o acı sıvı çıkmıştı içimden.

Halihazırda gitmeyen bulantım gözlerimden yaşlar boşanmasına sebep olurken öyle ağır öksürüyordum ki nadiren kan da geliyordu tükürğüme. Çok istediğim babalık hissinden beni uzaklaştıran bir neden de buydu işte, kendime bakmaktan bile acizdim.

Elim sifona uzanıp pis görüntünün gitmesini sağlarken sırtımı sıvazlayan bedene döndüm. Jeno hemen yanıma çökmüş, küçükken annemin yaptığı gibi sırtımı ovuyordu.

"Doktor çağırayım mı?"

"Gerek yok."

Bulunduğumuz yerin tuvalet olduğunu önemsemeden sırtımı kabine yaslayıp oturdum. Kenarda asılı olan tuvalet kağıdından koparmıştım ki elimden aldı ve kendi cebinden çıkarttığı nane mentollü peçeteyi kirlenen ağzımın etrafında gezdirdi.

"Dün bir makalede okudum. Nane rahatlatıyormuş hamileleri."

"Kitaplar bitti makalelere mi başladın?"

İstemsizce gülmüştüm. Gerçekten okuma bağımlısıydı.

"Yok, kitap okumaya devam. Yalnızca hamilelik ile ilgili makalelere bakıyorum. Erkeklerin hamileliği kadınlara kıyasla daha zor ve riskli oluyormuş. Sana daha çok dikkat etmeliyim."

"İstemiyorum Jeno, mümkünse benim için kılını kıpırdatma."

Aynı benim gibi yasladı sırtını ve oturdu. Ama önce beline bağlı olan gömleğini çıkartmış, bana uzatmıştı.

" Bunu altına koy. Soğuk daha çok ağrıtır. "

" Neden yapıyorsun bunu? Birdenbire ne oldu? "

" Biliyorum senin için anlaması güç ve karmaşık ama emin ol ben daha çok zorlanıyorum Şerif. Seni korumak için hapse girerken aslında seni kaybedeceğimi bilmiyordum. Taehyung için olanlar da seni koruma çabamdı, benden bu kadar nefret edeceğini tahmin edemezdim. Ayrıca Bu bebek bile istiye oldu Jaemin. Daha açık olayım seks yaparken prezervatif kullanılmasının sebebini çok iyi biliyorum ama asla seninleyken kullanmak istemedim çünkü bu benim en büyük hayalimdi. Aşık olduğum adamdan minik bir bebek... Planlarım, amaçlarım,zevk aldığım her şey aniden değişti. Benim için de çok zor ama sana layık olmaya çalışıyorum. O bebeği bana vermen için de ne gerekiyorsa yaparım. Ama yalvarırım onu bizden koparma. "

" Kelimeler çok kifayetsiz Bay Lee. Ve benim karnım boş sözlere çok tok. Senin değişme ihtimaline karşı bir hayatı riske atamam. Sırf ikimiz yeniden bir araya gelelim diye bebeğimi bu cehennemin ortasına doğuramam. Bu yüzden kuyularını kazmaya, çukurunda yaşamaya dön. Fikrim değişmeyecek. "

Onun için üzücü bir durum olsa gerek lakin peki ya benim için?... Ben çok mu meraklıyım aşık olduğum adamla birlikte gerçekleştirdiğimiz mucizeyi yok etmeye?... Bunun sonucunda ölene kadar yeniden hamile kalmayacağım, asla baba olamayacağımı bildiğim halde ondan ayrılma fikri çok mu kolay benim için?..

Başımı yasladım duvara. Onun beni izlediği gibi izledim onu. Acaba doğsaydı ona mı benzerdi oğlum? Onun gibi bembeyaz teni, ışıltılı gözleri olur muydu ki?... Peki ya beni, sol gözünün altındaki o kusursuz beninden olur muydu bebeğimin de?.. Bunu asla öğrenemeyecektim.

Siyah kirpiklerinin dansını izledim. Dolan gözlerindeki yaşları kirpiklerinin dansına eşlik ederek süzüldü pürüzsüz teninde. Geçtiği yeri yakıyordu sandı. İzi kalıyordu.

Sonra yaşları dudaklarının üzerinde duruyordu. Kırmızılıkları da nemleniyordu böylece.

Gözleri sağ bileğimdeki siyah ipi bulunca güldü yüzü. Acı tebessümü yaktı ciğerlerimi. Öpmek istedim o an. Sanki öpüşsek bitecekti tüm dertler... Tahammülüm yoktu onu acı içinde görmeye. Kalktım yerimden. Soğuk elleri benimkileri yakalayınca durakladım yeniden.

"Yalvarırım Jaemin... O ölürse bende ölürüm..."

Dizlerimdeki bütün bağlar çözülürken onsuz geçirdiğim günleri anımsadı zihnim. Yediğim yemeklerin tadı yoktu. Huzurlu uykular ise haram kılınmıştı.

Göz yaşlarına boğulan suratı avuçlarımın arasına yerleşince sildim yaşlarını. Koyu hareleri titriyordu.

"Sana çok zarar verdim, biliyorum ama sevdiğim kişiye aynı zamanda bütün kötülükleri unutturacak güzel bir hazine de verdim. Şimdi o hazineyi gömersen elimizde ne kalır? Kaderin bağladığı kırmızı ip koparılır mı?..."

"Onu koruyamam..."

Güçsüz sesim telaş uyandırdı karşımdaki adamda. Başını hızla salladı sağa sola. Avuç içlerima sayısız öpücük kondururken fısıldadı.

"Ben korurum. Kendimden bile korurum onu."

"Ya yapamazsan? Ya zarar görürse?"

"Ölürüm ama ona zarar gelmesine izin vermem. Lütfen Şerif. Bana son kez güven."

Ben sana ne zaman güvenmedim ki güzel adam?... Bir kelimen yemin oldu nezlimde. Bakışlarını da ihmal etmedim, yumuşak bakışların en güzel aşk şarkısı oldu kulağımda. Kokun nefesim...

Karmakarışıktı aklım. Önümde iki farklı çıkmaz sokak vardı. Ya bebekle beraber tamamen Jeno'yu da hayatımdan çıkaracaktım ya da büyük risk alıp bir kez daha güvenecektim ona, tümüyle.

Ve ne yazık ki çok sıkılmıştım durağanlıktan. Biraz risk fena mı olurdu?

Yarın devam edeceğiz millet. Okuyan herkese teşekkür ederim. Finale son iki, yarın finalde görüşürüz💙❄️Yorumları bekliyorum.

smoke and mirrors°NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin