"Çünkü... Çünkü eğer o sen isen seni sevmeyi bırakmak zorunda kalacağım.""Ne?"
Şaşırmış olmasına hak veriyordum zira ben bile şaşırmıştım itirafıma. Öyle ki ne söylediğimi algıladığım an utançtan yanaklarımın kıpkırmızı olduğuna emindim.
Gözlerim köşe bucak onun bakışlarından kaçarken ellerini yanaklarımdan indirip ayaklandım. Daha fazla karşısında küçülmeden eve gitmek en iyisi olacaktı ancak bileğimi kavrayıp beni içeri çekmesi engel olmuştu gidişime.
"Nereye gidiyorsun Şerif?"
Kapıyı kapatıp bedenimi kapıya yasladığında kapana kısılmıştım tümüyle.
"E-eve..."
Lanet olsun ki kekeliyordum. Daha ne kadar rezil olacaktım karşısında?...
Bileğimi elinden kurtarmak adına hareketlendiğimde aramızdaki mesafeyi sıfırladı. Kokusu burnuma dolup ciğerlerimi şenlendirirken tuttuğu çenemi kaldırdı. O ana değin gülümsediğinin farkında değildim. Lakin fark ettiğimde heyecanı en doruklarımda hissetmiştim.
"Ne kadar uzun zamandır bunu beklediğimi tahmin bile edemezsin Jaemin."
Sesi özellikle tahrik edici tonlardan takınmış, Parmakları belimde gezinmeye başlamıştı. Dokunuşlarından çok adımı ağzından duymak etkilemişti beni. Çünkü tanıştığımızdan beri bana hep Şerif derdi.
"Beni sevmeyi bırakma, çünkü o ben değilim."
Suçsuzluğunu kabul etmesi neden bu kadar zor olmuştu bilinmez ama alnıma yasladığı alnı ve tişörtümün içine sızan eliyle başımın dönmesi için yeterli sebebi sunduğu aşikardı. Onunla iki ay bu evde birlikte yaşamıştım lakin o süreçte tek temasımız birbirimize bir şeyler uzatırken değen ellerimiz iken şuan ki durum oldukça yabancıydı.
Eli çekingenliği uzak köşelere fırlatıp Arsızca belimi okşadı. Anın büyüsü ile doladım kollarımı boynuna. Boynuma belli belirsiz bıraktığı öpücük sabrımı zorlarken halen dudaklarımı öpmemeye direnen dudaklarına atıldım. Jeno benden bir şeyler duymayı beklerken ben ise çok uzun zamandır bu anı bekliyordum. Dudaklarımın arasında kırmızılıklarını haşince ezdiğim anı...
"Bir katille sevişmek istediğine emin misin?"
Dudakları dişlerimin arasından kurtulurken nefes nefese sordu. Elim ensesindeki saçlarını okşarken gülümsedi. İçimde hissettiğim güveni onun da hissetmesini istiyordum.
"Sen iyi birisin Jeno ve evet ne olduğunu bir kenara bırakıp seninle olmak istiyorum."
Kurduğum bu cesur cümleyi daha sonrasında hatırlayıp utanacağım kesindi lakin şimdi değildi zamanı. Hayatımda sadece bir kez olsun anın tadını çıkaracaktım. Başını, ucunu düşünmeden...
Tişörtüm bedenimden ayrılırken beklemeden çıkarttım onunkini de. Daha önce görmüştüm kumaşlardan arınmış tenini lakin hiç dokunma şansım olmamıştı. Bu ilk veya son bilinmez lakin fırsattı benim için. Sevdiğim adama dilediğimce dokunacak, kokusunu soluyacak, ruhumu doyuracaktım.
Parmaklarım göğsünde gezinirken bir adım geri çekilip izledi beni. Yazı yazmayı öğrenen çocuğunu gururla izleyen anne imajıyla gülüyordu. Tamam belki fazla masumdu dokunuşlarım ancak bu göğsünü avuçlayamayacağım anlamına gelmiyordu.
Beklemediği anda dokunuşlarımı sertleştirmem bana ilk iniltisini bahşetmişti. Tanrı'm, daha önce hiç bu kadar güzel bir ses duymamıştım.
Bakışlarında ki sevimlilik yerini şehvete teslim ederken eli kalçalarımı Hırsla avuçladı. Haşin tavırları daha fazlasını istemeye zorluyordu. Avuçlarımın arasındaki saçları çekiştirerek ayak uydurdum ritmine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smoke and mirrors°Nomin
Fiksi Penggemar'Yıldızlara manzara olur güzelliğin.' #nomin1