'katil değil,katiller'

509 68 38
                                    

Gök gürültüsü hiddetini arttırırken kollarımı cılız bedenime doladım.Çok geçmeden açılan kapıyla nefesim sıkılaşırken dağılmış halde kapı pervazına yaslanmış Jeno'ya hafifçe gülümsedim.

"Biraz konuşabilir miyiz?"

Beni gördüğüne şaşırmış olmalıydı zira uzun zamandır sokağının yakınından dahi geçmiyordum.Yalnızca o rutin şekilde yeni suçlar eklediği sabıkası ile karakola geliyor ben ise onun su.suzluğuna herkesi inandırarak geri yolluyordum.Karakol dışında uzun zaman sonra ilk görüşmemiz ise pek eğlenceli geçmeyecekti.

Kapının kenarına geçerek eliyle salonu gösterdi.Çekincelerim doğrultusunda yavaşça attım adımlarımı.Uzun süre yağmurun altında beklediğimden ötürü sırılsıklam olmuştum ve kıyafetlerimden parke zemine damlayan su taneleri sinir bozucuydu.

"Havlu rica edebilir miyim?"

"Sormana gerek yok şerif,odamın yerini biliyorsun,üstünü değiştir gel."

Karakteriyle bütünleşen o umursamaz ses tonu kulaklarıma doldukça en sevdiğim şarkılar yeniden beni terk ediyor,duymak istediğim tek ses onunki oluyordu.Fakat bir sorun vardı ki Jeno çok nadir bahşederdi ninni misali sesini,Az konuşur bakışlarıyla anatırdı kendini.

Küçük koridordaki ikinci odanın kapısını açıp yerini gayet iyi bildiğim havlu dolabından siyah bir havlu ve giysi dolabından daha önce kaldığım dönemde giyinmem için verdiği eşofmandan altım.Islak giysilerim odanın köşesinde kalan balkondaki çamaşırlıkta yerini alırken salona yöneldi yeniden adımlarım.

Ufak salonda her zaman oturduğu koltuğa uzanmıştı adeta bir şaheser olan bedeni.Başını kolunun üstüne koymuş,tavanı izliyordu sessizce.Karşısına oturdum ve en az onun kadar dikkatli izlemeye başladım kusursuz simasını.Beyaz teninde sayısız yaralar bulunuyordu.Çekiciliğinden asla milim kaybettirmiyordu elbette bu yarakar lakin her biri kalbindeki kara lekeleri dışa vuruyordu.Hayatının her anında tehlikeyle olan biri değil,tehlikeyi yaratan kişi olması üzüyordu bir nebze.Bazen herkes gibi olmasını diliyordum Tanrı'dan zira normal insanlar gibi olsaydı açılabilirdim ona,elini tutardım,belki masumca öperdim kırmızı dudaklarından lakin o her seferinde bir kutuya tıkılmak için sebeplerle geliyordu önüme.Ben parmaklarımız kenetlensin isterken sürekli bileğine kenetlenen kelepçeleri çözüyordum.Lee Jeno akıllanmaz,aklanmaz bir suçluydu neticede.

"Sadece beni izlemeye geldiğini düşünmüyorum şerif.Söyle,yine hangi suçtan tutuklanma emrim ilan edildi?"

"Verilen emirlerle gelmedim yalnızca kendim bazı sorularla boğuşuyorum bir haftadır.Belki çözmemde ufak dokunuşun olur."

Jung Jaehyun vakasının peşine tam altı kurban daha tespit edilmişti kasabada.Bütün şerifler ortak paydada bir seri katil olduğu kanısına varmış,çoğu okları Jeno'ya çevirmişti lakin yeterli kanıt olmamasından ötürü henüz kapısına dayanamamışlardı.Onların aksine ben bu cinayetleri tek kişinin işlemediğine adım kadar emindim zira fikrimi destekleyen oldukça fazla yargı bulunuyordu.

Örneğin aynı gün içinde işlenen üç cinayet olayı vardı.Üçününde ortak noktası fazlaydı.Diğer dördünde de olduğu gibi kurbanlar öldürülmeden önce tecavüz edilmişti ve hepsinde farklı simgeler bulunuyordu.İlkinde bulunan siyah ipin diğerlerinde bulunmaması içimi rahatlatırken aynı gün farklı diğer Kurbanında kasabanın bambaşka uçlarında olması,kasaba ulaşımının bu kadar kısa sürede oralara gidişat sağlamaması ve her birinden çıkan sperm örneklerindeki tazelik bir depil bir çok katil ile yüz yüze olduğumuzu gösteriyordu.Bu düşüncemi destekleyen iki şerif ise katillerden birinin kesinlikle Jeno olduğunu diretiyor,üst şerifin aklını çeliyordu.Bütün bakışlar Jeno'nun üzerinde toplanmadan bir şeyler yapmak bana şart olmuştu zira hiçbirinde asla onun parmağı olmadığına adım kadar emindim.

"Kendini boşuna yorma şerif.Kamuoyu katil Jeno diyorsa elinden hiçbir şey gelmez."

Rahat tavırları son zamanlarda daha çok gözüme batar olmuştu.Hapse girmeye bu kadar meraklı olamazdı değil mi?

"Senin yapmadığını biliyorum Jeno ve seni koruyacağım."

Güçsüz çıkan sesim güldürmüştü güzel yüzünü.Uzandığı yerden kalkarak bacaklarımın bitişiğindeki sehpaya oturdu.Gözlerimiz tam hizalanırken artan kalp atışlarımı duymaması için Tanrı'ya ayinler yapma sözünde bulundum.Bu kadardı işte,gözlerime bakması dahi yetiyordu nefesimi kesmeye.

"Ya o bensem?"

"Değilsin."

"Ya asıl korunmaya ihtiyacı olan sen isen?"

"O zaman korursun beni,bu güne kadar koruduğun gibi..."

Bileğime bağladığı ip koruyordu beni.Kimse farklı gözlerle bakamıyordu bana.Tehlike çanları benden kaçar olmuş,yanıma yaklaşan ateş suya döner olmuştu.Ona ait bir ip parçası bile yetiyordu herkesi korkutmaya.

"Ama sen Beni koruyamazsın şerif,anla artık."

"Nedenmiş o?"

Sağ eli okşadı yanağımı.Dokunuşu vücudumda adeta morfin etkisi yapıyor,teninin değdiği her noktam uyuşuyordu.

Yukarı kıvrıldı dudakları.Gözleri parlıyordu sanki,simsiyah gözleri...

"Korunmaya ihtiyacı olan bir civcivin hiç tilkiyi korumaya kalktığını gördün mü?"

Yanağımdan çektiği elini hırkasının cebine attı.Çıkarttığı ince dal dudaklarının arasına yerleşirken hemen yanımda duran kibrit kutusunu aldı.Çakmak kullanmayı sevmiyordu,bu da hakkında bildiğim gereksiz bilgilerdendi.

Alevin aydınlattığı tütünden çıkan dumanları fazla solumamak adına geri çekildiğimde beklemeksizin söndürdü sigarasını.Simasında mahcup bir ifade,pişmanlık kırıntıları...

"Uzun zamandır gelmiyorsun,rahatsız olduğun çıkmış aklımdan."

Onunda hakkımda bildiği önemsiz detaylardan astım olduğum lakin sçndürmesi güldürmüştü yüzümü.O her ne kadar akıllanmaz suçlulardan olsa da tanıştığımız günden beri bana karşı bulunduğu inceliklerden yalnızca biriydi evinde kaldığım süre boyu sigara içmemesi.

"Söyle şerif,bu sefer beni kurtarman için gerekli olan koz nedir?"

Sorusu içimi ferahlatırken benim yöneltmem gereken soru ise yüzümü kızartmıştı.Onu kurtarmama izin veriyor olmasıydı işin önemli kısmı lakin ondan isteyeceğim şey ahlak kurallarını epey aşar cinstendi.

"M-menin..."

"Hm?Anlamadım?"

Öyle kısık çıkmıştı ki sesim anlamamış olmasından ziyade duymamış olması daha olasıydı.Her ne kadar utansam da kaçınılmaz olanı istemem gerekiyordu.

"Suçsuz olduğunu ispatlayabilmem için meni örneğin gerekiyor zira kurbanların her biri tecavüz edilmiş.Seninkini laboratuvarda incelettirebilirsem eğer suçsuz ol-"

"Yeter şerif.Evinde dön artık."

"Biliyorum isteğim garip ancak bu seni kurtarmam için fazlasıyla yeterli olacak."

Kaşları çatılmış,o öfke buğranları simasını kaplamıştı.Şansımı fazla zorluyordum ve tek kelime etmemesi artık gitmem için tehlike çanlarını çalıyordu.

Kısaca iyi geceler dileklerimi sunup dış kapıya yöneldim.İşe yaramamıştı,onun iyiliği için yaptıklarım bile elime yüzüme bulaşıyordu.

"Sizi anlamıyorum şerif,bu kadar aptalı suçluları yakalasınlar diye neden karakola toplamışlar?"

Arkamda dikilmiş bilmiş ifadeleriyle başlamıştı yeniden insanları küçük görmeye.Konuşma uzamamalıydı,kapıyı çıkmak için açtım lakin peşine yönelttiği soru ile olduğum yerde kaldım.

"Tek bir katil ihtimalini geçin,kaç katil olduğunu düşünmeye başlayın.Daha kolay olur sizin için."


Kafalar karıştı mı?Böyle cinayetli şeyler yazmak cidden zor ve şuan batırdım.Ama söz veriyorum bir dahaki bölümde toparlyacağım,sizleri seviyorum :3

smoke and mirrors°NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin