Bölüm 4

137 12 0
                                    

Merhaba arkadaşlar  okunma sayısı 100 olmuş. Evet fazla yüksek değil  ama bu beni gerçekten çok mutlu etti. Ve bu kitabın  4. Günü. Vote verirseniz sevinirim. Yeterince uzun olduğunu düşünüyorum. İçime sindi bu bölüm. Yeni bölüm yarın gelecek. :) :*

Ne olumsuzluklar yaşanırsa yaşansın zaman herşeyin ilacıdır. Ne kadar seversen sev ne kadar onsuz yapamayacağını düşünürsen düşün unutuyorsun. Ben anneminde babamında yokluğuna alışmıştım. Dişlerimi fırçalarken bu konuyu daha fazla düşünüp günümü bozmamaya karar verdim.

Koyu lacivert gölgesiz kotumu giyip üstünede yine koyu lacivert bir kazak geçirdim. Mevsimlik ince bir hırkamıda alıp çantami hazırlamaya koyuldum. Hiç çalışmadığım sınavım aklıma gelince ateşim başıma vurdu. Yine okula erken gidebilir ve çalışabilirdim. Hareketlerimi hızlandırdım ve saçımı topuz yapıp odanın kapısını açıp meldivenlerden inmeye başladım. Bir yandan hırkami giymeye çalışıyordum. Bir yandan telefonumla sevişmiş gibi olan kulaklığımı telefondan ayırmaya çalışıyordum ki dünya sanki ters döndü ve ne olduğunu anlamadan kendimi yerde buldum.

Şoku atlatamamış bir şekilde ayağı kalkmaya çalışırken yerden destek aldığım sol bileğimin burkulduğunu hissettim. Acıyla inlerken yerden kalktım ve yerdeki çantam ile telefonumu alırken meldivene pis bir bakış attım. Telefonumun arka kapağını aramaya koyuldum. Bileğim hala sızlıyordu ve gerçekten çok ağırıyordu. Sanki eklemlerimin içinde bir tane kibrit çakılmıştı ve yanıyordu.

Eğilip koltukların altına bakmaya çalışırken elimden geldiğince sol elimi hareket ettirmemeye çalışıyordum. Meldivene yakın olan ikili koltuğun altında görünce hemen doğrulup dizlerimin üstünde koltuğa doğru ilerledim. Tekrar güçlükle eğilip kabı almaya çalıştım ama çok uzaktı. Böyle alamayacağımı anladığımda ayağımı kanepenin altına soktum ve kendime yakınlastırmaya çalıştım.

"Şimdi görürsün sen! Bakalim bu savaştan kim galip çıkacak? Sol köşede melodi var. Ve sağ köşede de arka kap var. Dövüş başlasın!"

Diye kendi kendime eğlence yaratırken her ayağımı, daha doğrusu bacağımı hareket ettirdiğimde " hiii haaa hooo" diye sesler çıkarıyordum. Arka planda kafamda bir tekvando fon müziği canlanıyordu. Sonunda ulaştığımda sağ elime aldım ve zafer işareti yapıp ayağı kalkmaya çalıştım.

"Ne savaşı kızım? Noldu?" diye duyduğum Meryem Hatun' un sesiyle irkildim. Ben içimden konuşmamış mıydım yaa? Diye düşünürken şaşkınlığımı yeni atlattım ve en mantıklı cevabı vermek için birkaç saniye tanıdım kendime. Çünkü meldivenlerden yuvarlandığımı söylersem doktora gidelim diye ısrar edecekti ve bende kabul etmeyince 15 dakika kadar bu konu hakkında tartışacaktık. Daha öncede olmuştu çünkü.

"Fok balıklarının nesli tükeniyormuş! Onlar için savaşalım!" diye hafif bağırır bir şekilde söylediğimde şaşkınlıkla açılmış gözleri dahada açıldı. Yeni uyandığı belliydi ve üstündeki gecelikleri ve dağılmış saçları onu çok komik gösteriyordu. Acelemin olduğu aklıma gelince yanına gittim ve yanağına bir öpücük kondurup cevap vermesine fırsat vermeden kapıya yöneldim. Zımbalı siyah botlarımı ayağıma geçirip evden çıktım. Arabaya yöneldim ve kapısını açıp bindim. Çantamı yan koltuğa atıp klimayı ve motoru çalıştırıdım.

**

Sınavda Selin' den yardım istemiştim. Oda kabul etmişti. Beş soru yapmıştı bana. Tam diğer sorumu yapacakken hoca fark etmişti  ve beni sınıfta tek oturan Uzay' ın yanına gönderdi. İsteksiz bir şekilde yanına otururken olabildiğince uzakta oturmaya özen göstermiştim. Hatta nerdeyse düştüm düşecektim. Beni dün o yolda bıraktığını unutmamıştım. Bu yaptığı tamda ona yakışan şeydi.

ULAŞILMAZ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin